Devrimci Gençlik yöneticisi Ekrem Ekşi anıldı: 40 yıl geçti, davasının peşindeyiz
12 Eylül Darbesi’nde işkenceyle katledilen, Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği (YDGD) gençlik sekreteri Ekrem Ekşi, katledilişinin 40. yıl dönümünde mücadele arkadaşları tarafından anıldı.
Fotoğraf: Evrensel
12 Eylül Darbesi’nde gözaltına alınan, işkenceyle katledilen, Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği (YDGD) gençlik sekreteri Ekrem Ekşi, katledilişinin 40. yıl dönümünde mücadele arkadaşları tarafından mezarı başında anıldı.
Ekrem Ekşi'nin 40 yıl önce işkence ile katledildiğine vurgu yapılan anmada, işkencecilerin ise cezasız bırakıldığı belirtildi. Yapılan konuşmalarda "40 yıldır bir işkence davasının peşindeyiz. İşkenceciler ve yol verenler cezalandırılana kadar bırakmayacağız" denildi.
TUNCER: EKREM EKŞİ GÖSTERDİĞİ DİRENİŞ İLE HEPİMİZE ÖRNEK OLDU
12 Eylül darbesiyle gözaltına alınıp işkencede katledilen, katledildiği dönemde Yurtsever Devrimci Gençlik Derneğinde (YDGD) genel sekreteri olan Ekrem Ekşi, mücadele arkadaşları tarafından Karacaahmet mezarlığındaki mezarı başında anıldı.
Ekrem Ekşi'nin ölmeden kısa bir süre önce kendini tedavi eden doktora, polislerin kendisine işkence yaptığını ama işkencecilere karşı kendinin kazandığını anlatarak “Ben kazandım” demesine atıfla çıkan 'Ben Kazandım' kitabının da konuşulduğu anlamada ilk sözü Ramazan Tuncer aldı. Ekrem Ekşi'nin lisede 68 hareketinin devrimci önderlerinin katliamları ile idam edilmeleri ile karşılaşılaştığını ve bundan etkilendiğini söyleyen Tuncer, "1974 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'ne giriyor, orada geçmişte kaybedilen devrimci önderlerin arkadaşları ile de tanışıyor. Eline ilk 'Yoldaş' dergisi geldiğinde Denizlerden gelen bir yadigar gibi görüyor onu ve devrimci mücadeleye böyle atılıyor. 'Halkın Kurtuluşu' gazetesi çıktığı zaman onunla yaşamını birleştiriyor. 1980 12 Eylül'üne kadar antifaşist mücadelenin önde gelen devrimcilerinden oluyor. 12 Eylül 1980'de evinden alınıyor, işkenceden geçiriliyor ve 14 Ekim 1980'de de katlediliyor. Ekrem büyük bir direniş örneği gösteriyor ve hepimize örnek oluyor" diye konuştu.
"40 YIL GEÇTİ BİR İŞKENCE DAVASININ PEŞİNDEYİZ"
Ekrem Ekşi'nin İstanbul Teknik Üniversitesinden arkadaşı Tulga Kumbasar Ekrem Ekşi'yi tanımanın, onunla arkadaşlık etmenin bir onur olduğunun altını çizen Arkafaş Z. Özger'den
"alnını dağ ateşiyle ısıtan
yüzünü
kanla yıkayan dostum
senin
uyurken dudağında gülümseyen bordo gül
benim kalbimi harmanlayan isyan olsun"
dizelerini içeren şiiri paylaştı.
Ekrem Ekşi'nin hayatını ve mücadelesini anlatan 'Ben Kazandım' kitabına dair bilgi veren Nevzat Onaran ise şunları söyledi: "Geçen yıl 14 Ekim'deki anladan sonra yaptığımız toplantıda yola çıktık, yürüyüşe başladık. Ve bu yürüyüşte hepimiz Ekrem'in mücadelesini ve kişiliğini tanıdığımız kadarıyla böyle bir içerikle kitap yapmayı tasarladık ve SAV yönetimi burada bize imkânlarını açtı ve birlikte yürüyerek kitabı bu hale getirdik. Böyle bir çalışmayı yapmış olmanız bize aynı zamanda davayı yeniden ele almamızı sağladı, bu çok önemli çünkü işkenceciler cezasız kalmıştı. 1980 14 Ekim'den, 14 Ekim 2020'ye 40 yıl oldu, bir işkence davasının peşindeyiz."
Ben Kazandım kitabını hazırlayan ekipte yer alan Ekrem Ekşi'nin arkadaşı Mustafa Çolak ise "Ekrem'in ailesinden, arkadaşlarından, hocalarından onu tanıyan insanlardan çok sayıda çok değerli yazılar geldi" diyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü: Kitabın bir özelliği de dava sürecini anlatılmasıdır. Avukat Kamil Tekin Sürek arkadaşımız büyük bir gayretle bu davayı ortaya çıkardı, kürlenmiş davayı tekrar alevlendirdi. Bundan sonra bu davayı takip etmemiz gerekiyor" dedi.
"EKREM'İ ANMANIN YOLU ONU DAHA FAZLA ANLAMAKTAN GEÇİYOR"
Ekrem Ekşi'nin arkadaşlarından Ayhan Serdar ise Ekrem Ekşi'yi almanın yolunun her yerde onu ve mücadelesini daha fazla anlatmak olduğunu vurguladı. Serdar, "Yapabileceğimizi daha fazla yapmak, insanlara iklimi, onun mücadelesini, dirnişini daha fazla anlatmalıyız. Ekrem'in gerçek anlamı budur" dedi.
Kitap çalışmasının bitmiş bir çalışma olmadığına vurgu yapan Avukat Kamil Tekin Sürek ise "Yazı gönderebileceği halde yazı gönderemeyen ya da Ekrem'i tanıyan ama bu kitapta yer alamayan insanlar var. Burada olması gereken pek çok arkadaşımız Ekrem ile ilgili anılarını anlatamadı. O yüzden hem yeni yazıların ve bilgilerin katılması hem de dava sürecini eklenmesi açısından 2. ve belki 3. baskıda kitap geliştirecek. Buradaki arkadaşlar hem kendileri hem çevresinde Ekrem'i tanıyan arkadaşlarının Ekrem'e dair anılarını anlatmaları için şimdiden hazırlıklara başlamalar" ifadelerini kullandı.
"YALNIZCA İŞKENCECİLER DEĞİL YOL VERENLER DE CEZALANDIRILMALI"
Ekrem Ekşi'nin İTÜ Mimarlık Fakültesinden arkadaşı olan Güzin Alpaslan, Ekrem Ekşi'nin katillerinin yargılanması sürecinde verilen mücadelede bir arkadaşlarına 'Biz yapanları biliyoruz ama onlar bize lazım' diye bir itirafta bulunulduğunu hatırlatarak, "O nedenle burada verdiğimiz mücadele yalnızca işkence yapanların cezalandırılması değil buna yol veren, bundan beslenen anlayışa karşı da mücadeledir, onların da cezalandırılması içindir" diye konuştu.
Anmada son olarak söz alan Hakkı Ocakaçan "Ekrem Ekşi bir taraftan faşistler tarafından yapılan işkenceyi ama bir taraftan da ona karşı yapılan direnişi hatırlatıyor bize. Kitaba da adını veren 'Ben Kazan'dım bu nedenle çok önemli. O dönemi anlatmak ve o döneme karşı duruşu, işkence altında onuru ile mücadele etmeyi anlatmak ve göstermek açısından çok önemli" diye konuştu.
SEFARİYE EKŞİ: 'BEN KAZANDIM' İLE 40. YILDA KIRIK BİR YANIM İYİLEŞTİ
40. yıl anmasında Türkiye'de olmayı planladığını ancak pandemi ve bazı sağlık sorunları nedeniyle olamadığını belirten Ekrem Ekşi'nin eşi Sefariye Ekşi, 'Ben Kazandım' kitabı için "40. yılda kırık bir yanım iyileşti, bir boşluk doldu gibi geldi sanki" ifadelerini kullandı.
Sefariye Ekşi anmaya şu mesajı gönderdi: "Gelecek kuşaklara, kesintisiz sürdürmeye çalıştığımız bu mücadele yolunda bir ışık arayanlara yollarını aydınlatacak, yüreklerini dolduracak, geleceğe korkusuzca bakmak için bir rehber olabilecek, bir katkı olabilecek bir kitap yazıldı. Tarihe bir not düşüldü Ekremimiz için. Bizler olmasak da bu kitap Ekrem'i tanımayanlara Ekrem'i anlatacak. Bu kitap, sanki bir çocuk doğurmanın mutluluğunu verdi bana! Kitap kollektifindeki Ramazan, Mustafa, Kamil, Nevzat, İhsan Murat ve Raşit ve SAV yönetimine, Serap ve Dinçer'e sonsuz teşekkürler. Emeğinize sağlık. Elbette yazanlara da... Her biri ayrı bir zenginlik kattı. Kitabın toplamının dönemi ve kurtuluşa giden yolda genç bir komünisti her yönüyle tanıma olanağı sunduğunu düşünüyorum... Bir yanım Ekrem'le yaşanmış olanların mutluluğu, hiç dinmeyen bir özlem. Bir yanım da, kitap calışmasıyla elde edilen bilgilerle başlatılan, işkencecilerin yeniden yargılanabilmesi için elimizden gelen ne varsa yerine getirme azmi. Ki bu tüm mücadele edenler adına kazanımımız olacaktır!"
EKREM EKŞİ KİMDİR?
1955 yılında İkizdere’de doğan Ekrem Ekşi, 1974 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Mimarlık Fakültesine girdi. Yurtsever Devrimci Gençlik Derneğinde (YDGD) gençlik sekreterliği yapmış, İTÜ ve İstanbul gençlik mücadelesinde önde gelen isimlerindendi. Tam da bu nedenle 12 Eylül darbesinin sabahında ilk gözaltına alınacaklar listesinde (bayrak listesi) adı vardı. 12 Eylül sabahı gözaltına alınan Ekrem Ekşi’ye yoğun işkenceler yapıldı.Ekşi’nin işkenceden geçirildiğini gören tanıklar da vardı. 24 Haziran seçimlerinde CHP’den Manisa Milletvekili adayı olan Sabri Temel bu isimlerden biriydi. Temel, o dönem Ekrem Ekşi ile aynı hücrede kalmıştı ve Ekrem Ekşi’nin işkenceden geçirilmiş halde hücreye getirildiğini, bütün vücudunun simsiyah olduğunu fenalaşınca da polislerin onu apar topar götürdüğünü anlattı. Aynı dönemde işkence ile öldürülen Ahmet Karlangaç da o sırada hücrede bulunuyor. Ekşi 13 Ekim 1980 günü akşam saatlerinde Haydarpaşa Askeri Hastanesinin acil servisine bırakıldı. 14 Ekim’de nakledildiği Haydarpaşa Numune Hastanesi Göğüs Cerrahisi Bölümünde hayatını kaybetti. Otopsi raporunda kaburgalarının kırıldığı, kırılan kaburgaların akciğeri delmesi sonucu iç kanama ve akciğer sönümlenmesi sonucu hayatını kaybettiği yazıyordu. (İstanbul/EVRENSEL)