15 Ekim 2020 00:00

Hırsızlar mağarası

Hırsızlar Mağarası deneyinde Şerif’in de kanıtladığı gibi, ayrımcılık başlatıldığı kadar kolayca da ortadan kaldırılabiliyor, düşmanlık etkisiz hale getirilebiliyor.

Wesleyan University Press tarafından yayımlanan "The Robbers Cave Experiment: Intergroup Conflict and Cooperation" kitabının kapağı

Halis Ulaş
Halis Ulaş

Muzafer Sherif’in yaşamı ve sosyal psikolojiye katkıları ile ilgili ardışık 2 yazı yazmıştım. Üçüncü yazımda Sherif’in sosyal psikolojiye en önemli katkısı kabul edilen “Hırsızlar Mağarası” deneyini yazacağımı belirtmiştim. Kısmet bugüneymiş.

“Hırsızlar Mağarası” deneyi 1954 yazında Oklahoma’nın San Bois dağı eteklerinde 200 dönümlük bir kamp alanında gerçekleştirilmiştir. En yakın yerleşim yerine bile yürüyerek ulaşmanın pek mümkün olmadığı bu kamp alanına 11 yaşlarında 12 erkek çocuk 3 haftalık yaz tatili için getirilmiştir. Daha doğrusu çocuklar böyle sanıyormuş.

Çocuklar kamp alanına gelir gelmez, efsanevi kanun kaçakları Jesse James ve Belle Starr’dan esinlenerek, devrilmiş bir ağaç kütüğünün üzerine “Robbers Cave State Park” yazısını kazıyıp kampın girişine asmış. Böylece deneyin ismini de belirlemiş olmuşlar; “Robbers Cave” yani “Hırsızlar Mağarası” … 

Çocukların hem parkı hem de birbirlerini tanımaya çalışırken bayrak, gömlek, arma gibi sembollerle grup “kimliklerini” hızlıca yarattıkları gözlenmiş. Dere kenarında iki yılan görmeleri gruplarının ismini de esinlemiş. Çıngıraklı Yılanlar...

Çocuklar birkaç gün içinde hem gruplarını hem de kamp alanını büyük bir coşkuyla benimsemişler. Ancak bilmedikleri bir şey daha varmış. Oklahoma City’den yine aynı yaşta 12 çocuk kamp alanının kendi bölgelerinden uzak bir noktasına yerleştirilmiş. Bu grup da kendi kimliğini hızlıca oluşturmuş ve kendilerine Kartallar ismini vermişler.

Yaz kampının bekçisi rolünü üstlenen Muzafer Sherif deneyin ayrıntılarını son derece titizlikle tasarlamış ve deneyin ilk sonuçları çok geçmeden ortaya çıkmış. İki grubun üyeleri de kendi içlerinde bir hiyerarşi oluşturmuş ve doğal bir şekilde astlar ve üstler belirlenmiş. Astlar üstlere koşulsuz itaat ederken, üstler onlara emir vermekten, hatta zaman zaman sert davranmaktan çekinmez olmuş.

Bu aşamanın ardından grupların tanıştırılması sağlanmış ve öğrencilerin sıradan bir izci kampındaymışçasına çeşitli spor ve eğlence dallarında yarışmaları planlanmış. Rekabetin yaratıldığı bu aşamada şaşırtıcı olarak grup üyeleri öteki grubun mensuplarına düşmanca davranmaya başlamış. Ayrıca her çocuğun normal hayattakinden çok daha iyi performans gösterdiği saptanmış. Sanki bu yaz kampında başarılı olmak bir ölüm-kalım meselesiymiş gibi…

Hatta oluşturulan rekabetçi ortamda gruplar birbirlerine zarar vermekten kaçınmamaya başlamış. Gruplar aynı yerde yemek yemek istememiş, birbirlerini aşağılayıcı sloganlar atıp şarkılar söylemiş, diğer grubun bayraklarını yakmış hatta geceleri birbirlerinin yatakhanelerini basıp çevreye zarar vermişler. Süreç tehlike sinyalleri vermeye başladığında deneyin bu aşaması durdurulmak zorunda kalınmış ve deneyin son aşaması olan “dostluk” bölümüne geçilmiş. 

Muzafer Sherif 24 çocuğu sadece iki gruba ayırmanın bile aralarında düşmanlığa yol açtığını saptadığı bu deneyin son aşamasında bu durumu düzeltmenin ve o çocukları aynı noktada buluşturmanın da bir yolunun bulunabileceği hipotezini sınamıştır. 

Son aşamada çocuklar yeni bir bölgeye götürülmüş, rekabet ortadan kaldırılmış ve hepsini ilgilendiren önemli sorunları birlikte çözmeye özendirilmişler. Örneğin kampın tek su kaynağı kullanılamaz hale getirilmiş. İki grup da bu durumdan zarar göreceği için muslukları birlikte onarmak için iş birliği yapmak zorunda kalmış ve kafa kafaya vererek sorunu çözmeyi başarmışlar. Böylece bir grup için başarı olan şey öteki için başarısızlık sayılmayınca huzur sağlanmış. Hatta düşmanlık o kadar gerilemiş ki gruplar dönüş yolunda aynı otobüse binmekte bile ısrar etmişler.

Hırsızlar Mağarası deneyi, sosyal psikolojinin en tartışılan konularından biri olan ayrımcılık ve ötekileştirme sorununun bir toplulukta nasıl kolayca tetiklenebileceğini, farklı gruplar arasında düşmanlığın nasıl büyük bir hızla büyütülüp savaşa dönüştürülebileceğini ortaya koyduğu için bilim tarihinde çok önemli kabul ediliyor. Dahası çözümü de kendi içinde taşıyan bir deney bu. Çünkü Şerif’in de kanıtladığı gibi, ayrımcılık başlatıldığı kadar kolayca da ortadan kaldırılabiliyor, düşmanlık etkisiz hale getirilebiliyor.

Sherif’in bu deneyi gerçekleştirmesi ile Nobel ödüllü İngiliz yazar William Golding’in benzer bir konuyu ele aldığı ünlü romanı Sineklerin Tanrısı’nı yayımlamasının 1954 yılının yazına denk gelmesi yaşamın ilginç bir tesadüfü sayılabilir. Sherif ve Golding birbirlerinden haberdar mıydı bilmiyorum.

Ancak bu deneyin etkisinden televizyon programcılarının ve politikacıların haberdar olduğu aşikardır. Örneğin bu deney Survivor yarışma programının esin kaynağı sayılıyor. Diğer yandan Gina Pery 2018 yılında NewScientist dergisine yazdığı makalede bu deneyle ABD Başkanı Donald Trump’ın toplumu bölücü–kamplaştırıcı politikalarının doğrudan bağlantılı olduğunu belirtmiştir.

Bizim ülkemizde yıllardır uygulanan kutuplaştırıcı politikaların uygulayıcıları bu topraklarda doğmuş olan Muzafer Sherif’in “Hırsızlar Mağarası” deneyinden yararlanmış mıdır bilmem. Eğer yararlanmışlarsa deneyin son aşaması olan “dostluk” bölümünü de okumuş olmalarını toplumsal uzlaşma adına “safça” umut etmek istiyorum.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI