Yeni yasama döneminde HDP'ye 26 fezleke: "Siyasi faaliyetler fezleke konusu oldu"
HDP Milletvekili Abdullah Koç, partisinin vekilleri hakkında hazırlanan 26 yeni fezlekede, siyasi çalışma, parti programını halkla paylaşma ve eleştiri yapmanın suç sayıldığını söyledi.
HDP milletvekilleri, tutuklu siyasetçilerin fotoğraflarıyla Meclis bahçesinde yürüdü. | Fotoğraf: MA
Diren YURTSEVER
Meclis’in 1 Ekim tarihinde yeni yasama dönemine başlamasıyla, milletvekilleri hakkında 42 fezleke hazırlandı. Fezlekelerin 26’sı, Eş Genel Başkan Pervin Buldan’ın da aralarında bulunduğu Halkların Demokratik Partisinin (HDP) 18 milletvekiline ait. HDP’li milletvekilleri hakkında hazırlanan fezlekelerin gerekçesinde, yaptıkları basın açıklamaları, katıldığı etkinlikler yer alıyor. Fezlekelerin içeriğinde, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 200 gün süren açlık grevi eylemi yapan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven’e selam gönderme ve destek açıklamaları, seçim bürolarında yapılan açıklamalar, kayyımlara ilişkin yapılan açıklamalar ve sosyal medya paylaşımları bulunuyor.
"KAYYIMLARI SÜPÜRECEĞİZ" DEMEK SUÇ OLDU
Hakkında üç fezleke hazırlanan HDP Van Milletvekili Sezai Temelli’nin, 1 Mart 2019’da Kars’ın Digor ve Dağpınar ilçelerinde başkan adayları toplantısında yaptığı açıklamada, “Seçimde kayyımları süpüreceğiz” ifadesi fezleke konusu oldu. Yine Temelli hakkında hazırlanan diğer bir fezlekenin gerekçesinde ise Bitlis’te 2 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşen halk buluşmasında, IŞİD’in bombalı saldırıları sonucu 33 sivilin yaşamını yitirdiği Suruç Katliamı ile 103 kişinin yaşamını yitirdiği 10 Ekim Katliamı ve Cizre’de sokağa çıkma yasağı sırasında sivillerin bodrumlarda yakılmasına dair “katliam” ifadesi kullanması yer aldı.
DİRENİŞ NÖBETİ EYLEMİ
HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir’e ise partisinin 2017’de açıkladığı “Ortak Mücadele Deklarasyonu” kapsamında 25-31 Ağustos 2017 tarihlerinde başlattıkları “Direniş Nöbeti”ne katılması ve konuyla ilgili röportaj vermesi, fezleke gerekçesi yapıldı. Taşdemir’in eyleme katılmasının yanı sıra verdiği röportajda yer alan, “Toplumsal vicdanın ve adaletin ayaklar altına alındığı bu zulüm düzeninde, toplumsal değerler uğruna mücadele görevi bizlerin omuzlarındadır. AKP-Saray devletinin ve tek adam rejimine bütün hak ve özgürlük alanlarını gasp etme saldırış, direniş nöbetleriyle, durmadan yürüyen halkların ve haklıların eylemiyle püskürtülebilir. Biz içeride, siz dışarıda zulme ve darbeye karşı bu onur direnişini kararlılıkla sürdüreceğiz. Milyonların siyasi iradesine saldıranlar ve onu esir alabileceğini sananlar, bir kez daha akamete uğrayacaklar. Adaletten, vicdandan ve siyasi ahlaktan yoksun siyasetin sonunu, direnişimizin sürekliliği getirecek. Mücadelede geri çekilmeyenler, durmayanlar faşizmi durduracak” ifadesi de fezleke gerekçesi oldu.
İKTİDARI ELEŞTİRME
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş’ın, Siirt’te 27 Şubat 2019’da Seçim İrtibat Bürosu’nda yaptığı, “Orada Kürdistan, Lazistan eyaletleri var dediniz. Bu ülkede Kürdistan demek hiç bir suç içermediği gibi bu bir haktır. Bunu Recep Tayyip Erdoğan söyledi. Ama aradan üç yıl geçti MHP ile ittifak yaptıktan sonra Kürdistan bölgesin de Kürdistan’ı da, Kürt halkını da tanımıyorum diyor. Biz de Kürt halkı seni tanımayacak diyoruz. Bizi tanımayan, bizim dilimizi reddeden, bizim ana dilde kamu hizmeti talebini bile bölücülük olarak gösteren, kabul eden bir zihniyete verecek oyumuz, verecek desteğimiz yoktur” açıklaması, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik suçu” iddiasıyla fezleke konusu oldu.
"KÜRDİSTAN" İFADESİ
HDP Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü hakkında, Twitter hesabından yaptığı, “Kürdistan’da hile, taşımalı oylar ve baskılarla kimi yerleri almış olabilirsiniz fakat yine de halk kazanmıştır. Unutmayın batı da HDP’nin desteğiyle AKP’nin saltanatı sarsılmıştır” paylaşımında yer alan “Kürdistan” ifadesi fezleke konusu oldu.
VALİLİĞİN EMRİNE UYMAMAK!
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz hakkında, Olağanüstü Hal (OHAL) çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) ihraç edilen kişiler ve kapatılan kurumlar için Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) organize ettiği basın açıklamasına katılması fezleke gerekçesi oldu. 29 Ekim 2016 tarihinde düzenlenen açıklamaya katılan Aydeniz hakkında, "Valinin Emirlerini Dinlememek, İsteklerini Yerine Getirmemek, Kanuna Aykırı Toplantı ve Yürüyüşlere Silahsız Katılarak İhtara Rağmen Kendiliğinden Dağılmama" suçunu işlediği gerekçesiyle fezleke hazırlandı.
"YARGI APARAT OLARAK KULLANILIYOR"
Hafta içinde hakkında fezleke hazırlanan HDP Adalet Komisyon üyesi ve Ağrı Milletvekili Abdullah Koç, fezleke içeriklerini değerlendirdi. Koç, AKP-MHP’nin Anayasa’da var olan toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkını rafa kaldırdığını belirtti. Bu durumun Anayasa’nın ortadan kaldırmaya dönük bir uygulama olduğunu söyleyen Koç, “Bu hükümet HDP’nin siyaset yapmasının da önüne geçmek istiyor. Bir milletvekilinin siyasi bir çalışma, eleştiri yapma, partisinin plan ve programını halka paylaşma, toplantı, gösteri ve yürüyüş yasası ile birlikte bir siyasi çalışmayı halkla paylaşma dahi bu iktidar suç olarak görülüyor. Yargıyı bir aparat olarak kullanmaya başladılar” dedi.
"KÜRT DÜŞMANLIĞI"
İkili bir yargı sisteminin olduğunu belirten Koç, “Kürdistan” ifadesinin fezleke konusu olmasını şöyle değerlendirdi: “Kürdistan’ın tarihsel bir gerçeği var. Kürt halkının gerçeğidir. Kendileri oy devşirmek için ve iktidarda kalmak için her şeyi kullanıyorlar. Onlar için suç olmuyor. Böyle bir şeyin soruşturma konusu olması, Kürde artık tahammül göstermediklerinin bir açıklamasıdır. Kürt ve Kürtlere ilişkin ne varsa hepsi hedeflerindedir. Kürt düşmanlığının başka bir uygulamasıdır. Bu soruşturmaları yok hükmünde sayıyoruz.”
ANAYASAL HAK
Koç, fezlekelerin bir talimat sonucunda hazırlandığını belirterek, şunları söyledi: “Valinin dağılın emrine rağmen milletvekili dağılmamış. Vali Anayasanın üstünde midir? Kolluk kuvvetleri Anayasanın üstünde midir? Bu hakkı rafa kaldırarak aslında vali anayasal bir suç işliyor. Bu ülkede artık dikta rejiminin olduğunu gösteren başka bir boyut. Bir taraftan AYM’nin kararlarına uymayan mahkeme sistemi var, diğer taraftan AKP-MHP’den talimat alan yargı sistemi var. Biz yılmayacağız ve bu anayasal hakkımızı kullanacağız. Aynı zamanda topluma reva gördükleri anti demokratik uygulamaların da ifşa etmeye devam edeceğiz. Bin 500 tane fezleke de gelse demokratik mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.” (MA)