16 Ekim 2020 01:00

Sahteliğe bürünen şeyler üzerine bir ölüm alayı ülke…

Salgınla mücadele eden bütün ülkelerde halka dönük kabullendirilmiş bir faşizmin icrası altındayız. Ekonomi sarsılıyor. Biz batıyoruz. Halk bedel ödüyor.

Sahteliğe bürünen şeyler üzerine bir ölüm alayı ülke…

Fotoğraf: Beyza Nur Güler/DHA

Bugün gündelik hayatımızı belirleyen en önemli kavram sahte…

Sahtelik, sahtekarlık, sahtecilik…

Neresinden tutsak vıcık vıcık akan bir zamanın ikliminde her yerden doğal gaz fışkırır gibi sahtecilik fışkırıyor…

Tezgâha konu olan bütün ürünler, vitrinleri süsleyen cilalı dünyanın bütün objeleri, hediye paketlerinin içine sinmiş yapmacık mutluluk kolileri…

Kokular, makyaj setleri, güzellik adına yağmalanan bedenler, insan gözlerinin içine tensel bir objenin sunumuyla sokulan ve iğdiş edilen güzellik kavramı…

Sahte güzeller…

Sahte yakışıklılar…

Sahte insaf odası başkanları…

Niteliğinden arındırılmış her şey…

Hayatını üç beş satırlık cümleyle ifade etmeye çalışan ve bu dağarcığın sığlığında engin küfürlerin ev sahipliğini üstlenmiş gövdesiyle, talan edilen her şeyi yataklık eden o yakışıklı, yalakalı, cüppeli, küfeli, parlak sakallı adamlar…

Bütün bir hayatı bu adamların penceresinden dizayn eden kamusal hayat ve bu kamu vurgusuyla devletin bütün olanaklarının hizmetkarlığa amade edilmesi… İhya olan eşraflar…

Ucu sahteliğe, sahtekarlığa, sahteciliğe dokunmayan hiçbir alan bırakılmamacasına süren bir talanın coğrafyası…

Bilginin, bilimin, eğitimin sahtesi … Liyakatliliğin ve sadakatliliğin bilisizlik ve acımasızlıkla yüceltilmesi…

Sınır tanımayan bir sahteciliğin dünyasında soluk alıyoruz nicedir.

Sadece bizde değil. Salgınla mücadele eden bütün ülkelerde halka dönük kabullendirilmiş bir faşizmin icrası altındayız. Ekonomi sarsılıyor. Biz batıyoruz. Halk bedel ödüyor.  Bu flu ortamda Covid gerçeği de sorgulanıyor…

Tüm ülkelerde iktidarlıkla beslenen bir sahteciliğin yönetimi altında inliyoruz.

Yüksek yaşam standartları, peşin kesilen cezalar, ürünün kendisinden geri ödediğimiz vergi çılgınlığı…

Her şeyin uzayıp giden faturasına rağmen sahtekârlığın insaf ve ülke tanımayan yükselişi…

Hayatımızda organik bir şey kalmıyor hızla…

Hızla daha çok kirleniyoruz, daha çok ölüyoruz ve artık teker teker de değil…

Çok çok ölüyoruz.

Haliyle sendikalar, bağımsız odalar, borsalar, dernekler de gerçek, asıl, asli olmamalı böyle bir düzende…

Hızla gökyüzüne egemen olan bu iktidar kirliliği ikliminden nasiplenmeli. Kayyumlar atanmalı evlerimizin oturma odalarına. Erkin o sevimli ojeli parmakları sallanıp durmalı gözlerimizin bebeğine doğru ki haddimizi bilelim. Hak, adalet, eşitlik demeyelim. İnsaf, insan, izan bilmeyelim…

Sahteciliğin rengini bütün renklerimize bulayalım ki biz de eriyip görünmez olabilelim bu renk, dil, din, diş karmaşasının cenderesinde.

Yoksa ya yoksulluğun ve sefaletin bir ürünü olup şiddetin ve acının pençesinde kıvranacak ya da saygın bir beyefendi kıvamında sahtekârlığın olanaklarıyla süslenip büyük itibarın sofrasındaki yerimizi ve payımızı alacağız… Haliyle yalan söyledikçe uzayan buruna sahip Pinokyo misalı, uzayan dilimizin yalakalığını üstleneceğiz…

Ancak mutlaka ve kayıtsız bir biçimde sahtekârlığını içselleştirip yüzünün ortasına takınacağın o parlak maskenin tadını da çıkarmasını öğrenerek…

Artık hangi elinle çocuğunu şefkatli bir duygunun derisiyle okşayabilirsin… Bunu henüz örselenmemiş ve nasırlaşmamış bir vücutla başarmak mümkün belki ama ya daha sonrası!

Riyasız, sahtesiz, içten bir dokunuşun yumuşaklığını aramayacak mısın?

Bizler kendimizi nerede arayacağımızı nicedir unuttuk artık… Bir ülkeyi nerelerde arayacağımızı…

Ülkenin bir anlamı, namusu, sevdası bir adresi vardı eskiden…

Şimdi her şey birbirine karıştı.

Her şey bir sahtenin gri rengine büründü.

Her şeyin acımasızca bozulduğu bir dünyada şöyle keyifle bir efkarda dağıtamıyoruz.

160 liralık bir 70’lik rakı içebilmek için 112,37 TL vergi ödememiz gerekiyor…

İçkinin alabildiğine haram olduğu, ancak bu devasa haram vergi gelirleri sayesinde bir devletin şıkır şıkır hayırlısıyla işlediği bir ülkede…

Sahtenin, sahteciliğin ve sahtekârlığın parlayan yıldızları altında...

Yavaş yavaş, toplu toplu, diri diri, emek emek öldürülüyoruz…

Evrensel'i Takip Et