İHD: 1 milyonun üzerinde kaydı olmayan göçmen bulunuyor
İHD İstanbul Şubesi, Göçmenlerin Ulusötesi Mücadele Günü dolayısıyla mültecilere yönelik yaşanan hak ihlallerine ilişkin raporunu açıkladı.
Fotoğraf: Evrensel
Arif KOŞAR
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 17 Ekim Göçmenlerin Ulusötesi Mücadele Günü nedeni ile mültecilere yönelik yaşanan hak ihlallerine ilişkin 9 aylık raporunu Taksim'de bulunan dernek binalarında yaptığı basın toplantısıyla açıkladı. “Yaşamın kıyısındaki mülteciler” pankartının asıldığı toplantıda raporu İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri okudu.
MÜLTECİLERE TECRİT
Ocak ve Eylül arasında gelen başvuruları içeren raporda mülteci istatistikleri şu şekilde:
"23 Eylül 2020 tarihi itibari ile Türkiye’de geçici koruma altındaki 3 milyon 621 bin 968 kayıtlı Suriyeli dışında 400 bin dolayında diğer ülkelerden kayıtlı mülteci ve tahminlere göre 1 milyonun üzerinde kaydı olmayan göçmen bulunuyor. Mülteci nüfusun, kayıtlı olduğu il dışında ikamet ediyor olması nedeni ile çocukların okula kayıt yaptırmalarının mümkün olmaması, okullarda Suriyeliler için ayrı sınıflar açılarak çocukların diğerlerinden tecrit edilmesi, mültecilere ama özellikle Suriyeli öğrenci, öğretmen ve velilere yönelik ayrımcı uygulama ve söylemlerin giderek artması, ortaokuldan başlayarak okullaşma oranının hızla düşüş göstermesi, üniversitede okuyan mülteci kadınların neredeyse yok denecek noktada olması sorunun boyutunu gözler önüne sermektedir. Bu durum sağlık hakkına erişimi de imkansız kılmaktadır. Bu nedenle ciddi rahatsızlıkları olan mülteciler hastanelere gitmek istememektedirler."
'GEÇİCİ BARINMA MERKEZLERİ İHTİYACI KARŞILAMIYOR'
Özellikle salgın sürecinde kadınlara ve çocuklara yönelik artan şiddet ve istismara dikkat çeken raporda bu hak ihlallerine ilişkin acil önlemlerin alınması vurgusu yapıldı. Salgın sürecinde Geçici Barınma Merkezlerinde kalan Suriyeli sayısının son 3 yılda 228 binden 60 bine gerilemesinin altı çizilen raporda, mültecilere yönelik koruma mekanizmaların ihtiyacı karşılamadığı belirtilerdi.
'GENÇ NÜFUS GELECEKSİZ'
Genç nüfusun Türkiye’de kendisine bir gelecek göremediği ve bu nedenle Avrupa ülkelerinde şansını denemek istediğine işaret edilen raporda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın 31 Mart 2019 tarihinde yaptığı açıklama şöyle yer aldı:
“4 milyon Suriyeli mülteci içinde Türkiye’de çalışma izni verilen Suriyeli sayısının 31 bin 185 kişi olduğu belirtmiştir. Fakat 18 Mart 2016 tarihinde Türkiye ile AB arasında göçün önlenmesi adına yapılan Geri Kabul Anlaşması çerçevesinde 20 Mart 2016 tarihinden itibaren Türkiye, kendi toprakları üzerinden Ege’deki Yunan adalarına geçen bütün kayıtsız göçmenleri geri almayı kabul etmiş olmasına rağmen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 3 Mart 2020 günü yaptığı açıklamada Edirne üzerinden Türkiye’den ayrılan göçmen sayısının 130 bin 469 olduğunu açıklamıştır. Geri kabul anlaşması yanında Geçici koruma statüsü tanınan Suriyeliler için uluslar arası koruma yolunun kapatılması, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR), 10 EYLÜL 2018 tarihi itibariyle Türkiye’de kayıt alma ve mülteci statüsü belirleme işlemlerini sonlandırması ve bu görevi Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu uyarınca görevlendirilen ulusal makam olarak Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (GİGM)ne bırakması sorunu daha da büyütmekten başka bir işe yaramadı.”
Ocak - Eylül arasında mültecilerin İHD İstanbul Şubesi'ne yaptığı başvurulara yer verilen raporda mültecilerin vatandaşlık talepleri ve sığınma taleplerinin kabul edilmediği vurgulandı.
'MÜLTECİLER İÇİN HİZMET MERKEZLERİ KURULMALI'
Raporun sonuç kısmında bir arada yaşamak zorunda olan halklar arasına düşmanlık eken anlayış karşısında toplumsal barışın zorunluluk olduğu vurgulanırken şu önerilerde bulunuldu:
- Nefret dilinin yaygınlaşmasının önüne geçilmeli. Mülteciliği temel bir hak olarak tanımlayan uluslar arası sözleşmelere uyulmalı.
- Kadına yönelik şiddet önlenmeli ve çalışan mültecilerin hakları korunmalı.
- Nefret saldırılarında cezasızlık uygulamalarına son verilmeli.
- Göç İdaresi'nin uluslararası koruma ve ikamet başvuruları alınmalı.
- Suriyeli'lere uluslararası koruma başvurusunda bulunma yolu açılmalı.
- Eğitim, sağlık, barınma ve çalışma gibi temel haklar bakımından vatandaşlarla eşit haklar sağlanmalı.
- Mültecilere kendi dillerinde hizmet sunacak merkezler kurulmalı.
- Uzun süre Türkiye’de yaşayan ve geri dönmesi savaş etkilerinin neden olduğu koşullar çerçevesinde mümkün görünmeyen mültecilere vatandaşlık sağlanmalıdır.