Göçmenlerin Ulusötesi Mücadele Günü: Eşit haklarla birlikte yaşamak istiyoruz
"Göçmenlerin Ulusötesi Mücadele Günü" dolayısıyla Kadıköy Süreyya Operası önünde ırkçılığa ve sömürüye karşı eylem gerçekleştirildi.
Fotoğraf: Evrensel
Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, HDP Göç ve Mülteciler Komisyonu, HDK Göç ve Mülteciler Meclisi ve Emek Partisi'nin de aralarında olduğu 25 Kurum, "Göçmenlerin Ulusötesi Mücadele Günü" dolayısıyla Kadıköy Süreyya Operası önünde ırkçılığa ve sömürüye karşı eylem gerçekleştirdi. "Sınırsız, Sınıfsız, Sürgünsüz ve Sömürüsüz bir dünya" pankartı açan kitle sık sık "Yaşasın halkların kardeşliği" sloganı attı. Kitle adına açıklamayı Deniz Şensöz okudu.
"Göçmenlerin Ulusötesi Mücadele Günü" dolayısıyla Kadıköy Süreyya Operası önünde ırkçılığa ve sömürüye karşı eylem gerçekleştirildi
— Evrensel Gazetesi (@evrenselgzt) October 17, 2020
"Sınırsız, sınıfsız, sürgünsüz, sömürüsüz bir dünya"https://t.co/lQUY7ISlun pic.twitter.com/qdxlMdZM26
Dünyanın dört bir yanında bugün yüz binlerce kişinin sokaklara çıkarak mültecilerin ve göçmenlerin karşı karşıya kaldığı sömürü, ayrımcılık, ırkçılık ve şiddete karşı, “Sınırsız, Sınıfsız, Sürgünsüz, Sömürüsüz bir Dünya” talebini haykırdığını dile getirildiğini aktaran Deniz Şensöz “Biz de İstanbul’dan bu sese destek olmak ve taleplerimizi birlikte yükseltmek için bir araya geldik. Bu Ulusötesi Eylem Günü, Türkiye’de de mültecilere ve göçmenlere yönelik ırkçı saldırıların ve baskıların giderek arttığı bir döneme denk geliyor. Neredeyse her gün göçmenlerin ve mültecilerin ölüm haberlerine tanıklık ediyoruz" diye konuştu.
"MÜLTECİLER SINIR POLİTKALARI NEDENİYLE HAYATINI KAYBEDİYOR"
Türkiye’nin mültecilerin yasal statüsünü tanımamasının bir sonucu olarak, tehlikeli yolculuklara girişmek zorunda kalan göçmenler kitlesel olarak ölüme sürüklendiğine dikkat çeken Şensöz “Van Gölü göçmen ölümlerinin simgelerinden birisine dönüşüyor. Ağustos ayı başında batan teknede en az 61 göçmen hayatını kaybetti. Geçtiğimiz hafta ise aynı bölgede, 15 kişilik minibüste 72 mültecinin sınırı geçmeye çalışırken 2 mültecinin havasızlıktan hayatını kaybettiği haberini aldık. Bunların sadece basına yansıyan haberler olduğunu unutmayalım. Her yıl yüzlerce mülteci hükümetin sınır politikalarından dolayı hayatını kaybetmekte" dedi.
"MÜLTECİLERİN İLTİCA HAKKI KOŞULSUZ ŞEKİLDE TANINMALI"
Deniz Şensöz AKP hükümetinin bir yandan Suriye sınırına ördüğü duvarla yüz binlerce mülteciyi savaşın kaderine terk ederken, Batı sınırında Avrupa Birliği’nin sınır bekçiliğini üstlenerek Türkiye’deki mültecilerin iltica hakkını da engellediğini belirtti. Şensöz "'Mülteciler AB ile pazarlıkta bir koz olarak kullanılmaya devam ediyor' diyen AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in geçtiğimiz günlerde 'Yaptırımlar olursa mülteciler konusunda AB işbirliği beklemesin' açıklaması, bu durumun açık bir özetiydi. Bu işbirliğinin sonucu ise bu yılın başından beri en az 37 mültecinin Ege Denizi’nde sınırı geçmeye çalışırken hayatını kaybetmesi oldu. Ege Bölgesinde 17 bin mültecinin sınırı geçme girişimi durduruldu ve Yunanistan’ın geri ittiği 125 mülteciyi Türkiye sınır dışı etme kararı aldı" ifadelerini kullandı.
Şensöz, “Bundan yaklaşık 7 ay önce hükümet sınırların açıldığı yalan haberiyle binlerce göçmenin Pazarkule sınır kapısına yığılmasını teşvik etmiş, Türk ve Yunan polis güçleri arasında sıkışan göçmenler günlerce sınırı aşmaya çalışmıştı. Hükümetin AB ile gerilimi düşürmeye karar vermesinin ardından ise göçmenler geri gönderme merkezlerine ve spor salonlarına kapatılmıştı. Bu trajedilerin son bulması için Türkiye ve AB arasındaki Geri Kabul Anlaşması derhal sonlandırılmalı ve hem Türkiye hükümeti hem de Avrupa ülkeleri mültecilerin iltica hakkını koşulsuz biçimde tanımalıdır" dedi.
Irkçılığın bir insanlık suçu olduğunun altını çizen Şensöz, “Nefret söyleminden işlenmiş cinayetlere dek hiçbir suç cezasız kalmamalıdır. Türkiye’de yaşayan mülteciler ve göçmenler emek sömürüsünün en yoğun olduğu alanlarda çok daha düşük ücret karşılığında iş bulabilmekteler. Herhangi bir sosyal güvenceye sahip olmadan en riskli alanlarda çalışan göçmen işçilerden yüzlercesi her yıl iş cinayetlerine kurban gitmekteler. Pandemi süreci ise göçmen işçiler üzerinde daha da büyük bir yıkım yaratmış durumda. Bu dönemde işini ilk kaybedenler göçmen işçiler oldu. Kayıtsız çalıştırılmanın sonucu olarak ücretsiz izin ödeneği ve kısa çalışma ödeneği hakkı gibi haklardan da faydalanamıyorlar. Bu durum göçmenlerin fiilen açlıktan ölüme terk edilmesi anlamına geliyor. Göçmen işçilerin çalışma, sosyal güvenlik, sendikalı olma gibi tüm hakları tanınmalı, pandemi döneminde dağıtılan sosyal yardımlardan göçmenler de yararlanmalıdır" dedi.
Son olarak Şensöz şunları söyledi; “Kadın ve LGBTİ+ göçmenlerin ise göçmen oldukları için yaşadıkları cinsiyetçilik, ayrımcılık, sömürü ve maruz kaldıkları şiddet daha da arttığı halde görünmez kılınıyor, hepimizin bildiği Nadira Kadirova cinayetinde olduğu gibi üzeri örtülmeye çalışılıyor. Pandemi sürecinde artan ev içi erkek şiddetine karşı gerekli önlemler alınmıyor; aksine hükümetin İstanbul Sözleşmesini kaldırma girişimleri, cinsiyetçiliğin ve LGBTİ+ düşmanlığının bizzat iktidarın söylemleriyle körüklenmesi ve bu suçların cezasız bırakılması kadın ve LGBTİ+ göçmenlerin hayatlarını daha da korumasız hale getiriyor."
Şensöz taleplerini şöyle sıraladı:
- Savaştan kaçarak Türkiye sınırına sığınan göçmenler için sınırlar açılmalı, göçmenlerin yaşam ve sığınma hakkına saygı gösterilmelidir.
- Türkiye, Cenevre Mülteci Sözleşmesi’ne koyduğu sınırlamayı kaldırmalı, zulümden kaçan herkese mültecilik statüsü tanınmalıdır.
- Avrupa devletleri, Türkiye’yi sınır bekçisi olarak tutma politikasına son vermeli ve kapılarını göçmenler için açmalıdır.
- Göçmenleri Türkiye’ye hapseden AB-Türkiye arasındaki geri kabul anlaşması iptal edilmelidir.
- Göçmenlerin pazarlık aracı olarak kullanılmasına son verilmeli, hükümet göçmenleri güvensiz geçiş yollarına yönlendirmekten vazgeçmelidir.
- Tüm göçmenlerin beslenme, barınma, sağlık, eğitim, çalışma, serbest dolaşım ve yerleşim hakları tanınmalı, insani ihtiyaçları derhal karşılanmalıdır.
- Hiç kimse nedensiz göçmez, bütün sınırlar açılmalıdır.
(İstanbul/EVRENSEL)