Fransa’da barışçıl yürüyüşlere yönelik polis baskısı artıyor
Uluslararası Af Örgütü'nün (Amnesty International), Fransa’da eylem yapanlara yönelik baskı ve polis şiddeti araştırmasının sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı.
Fotoğraf: Alaattin Doğru/AA
Kıvanç DEMİR
Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), Fransa’da eylem yapanlara yönelik baskı ve polis şiddeti araştırması yayınladı. Buna göre, 2019’da 20 bin 280 kişi, gösteriler veya bazı durumlarda sadece slogan attığı ya da kamu otoritesindeki kişilere hakaret iddiasıyla suçlu bulundu.
Fransa’da son yıllarda protestoların iki katına artış gösterdiği belirten raporda, örneğin “Sarı yelekliler, iklim değişikliğine karşı acil çözüm, işçi-emekçilerin genel grev ve yürüyüşleri, polis şiddeti ve Irkçılığa karşı olmak üzere” çokça eylem yapıldığı ifade edildi. 2018’den bu yana, Fransa’da yürüyüş ve mitinglere yapılan baskıların eşi görülmemiş bir ölçüye ulaştığı, bugün barışçıl bir şekilde yürüyüş yapmanın, polis şiddetiyle karşılaşmanın ve gözaltına alınma riskinin fazlasıyla arttığı ifade edildi.
Bir o kadar, uluslararası hukuka aykırı olarak Fransa hükümetinin yetkililerini şiddete hiçbir şekilde başvurmamış insanlara ceza vermek, keyfi tutuklamalar yapmak ve yargılayarak takip etme gibi bir sistemle yasalara aykırı bir şekilde kanunları eğip büktüğü vurgulandı.
Amnesty İnternational’in yaklaşık 18 ay süren bu araştırmasında, yürüyüş ve eylemler sırasında gözaltına alınmış ve yargılanmaları devam eden kişilerden alınan ifadelerde, ortaya çıkan bulguların endişe verici olduğu öne çıkıyor. Aralarında eylemlere katılan insanlar, gazeteciler ve insan hakları gözlemcilerinin hedef alındığı, 2018’den bu yana binlerce insanın suç sayılmaması gereken barışçıl eylemlere katılma durumu neden gösterilerek para cezasına çarptırıldığı, alıkonulduğu, gözaltına alındığı ve yargılandığı belirtildi.
Fransa’da Uluslararası hukuka aykırı şekilde kanunların yaygın olarak kullanıldığı, özellikle Sarı Yelekliler sürecinde 2019’da çıkarılan “kırıcılar yasası” olarak bilinen bu yasanın, güncel olarak içişleri bakanlığının SNMO /Ulusal Kamu Düzeni Uygulama Planı ile ilgili yeni düzenlemeler için bu yasayı dayanak olarak kullanılmaya devam ettiğine dikkat çekildi. Ekim 2018’den, Temmuz 2019’a kadar yürüyüşlere katılan insanların 11203’ü gözaltına alınıp, ortalama 5962 kişinin ise yargılanmadan serbest bırakıldığı açıklandı. 2019’da 20280 kişi, gösteriler veya bazı durumlarda sadece slogan attığı ya da kamu otoritesindeki kişilere hakaret iddiasıyla suçlu bulundu.
Mart 2019’dan bu zamana ise, binden fazla kişi, eylemlere katılma yasaklarının olduğu konusunda devlet yetkilileri tarafından haberdar edilmemeleri ve gösterilere katılmamalarına rağmen ceza yağmuruna tutuldu.
Araştırmada yer alan ifadelerin bazılarında; Toulouse’daki engelliler derneği kurucularından Odile’e göre “Bu yargılamaya karşı kendimi savunamadım ve gösterilere katılma yasağı beni derinden etkiledi. Eğer, bu yasağa uymazsam, zaten var olan kalp ve nefes darlığı sorunlarımla birlikte cezaevine gönderilme riskim var” ifadelerine yer verildi. Gazeteci olan Brice’e göre “Serbest bırakıldıktan sonra, uykusuzluk problemi ve anksiyete krizi yaşadım. Kötü bir durumdaydım. Gazeteciyim ve aleyhimde bir delil olmamasına rağmen savcılığın üç ay hapis istemesini yanlış buluyorum” diye konuştu. Besançon’da yaşayan sendikacı Frederic’e göre “yürüyüş ve eylem yapmak temel bir haktır. Katılmaktan hiç bir pişmanlık duymuyorum, kötü bir şey yapmadım ve pes etmiyorum” dedi.
HÜKÜMET SALGIN SÜRECİNDEN YARARLANMAYA ÇALIŞTI
Koronavirüs-19 sağlık krizi sürecinde Fransa hükümetinin orantısız bir şekilde gösteri ve yürüyüş hakkını daha da kısıtlamak için salgın sürecinden yararlanmaya çalıştığı belirtildi. Koronavirüs-19 sağlık krizi sürecinde Fransa hükümetinin orantısız bir şekilde gösteri ve yürüyüş hakkını daha da kısıtlamak için salgın sürecinden yararlanmaya çalıştığı belirtildi. Yeni karantina önlemlerinin endişe verici durumlar ortaya çıkarmakta olduğu ve yargılamaların, göz altıların devam ettiği günümüzde, Fransa’da özgür bir şekilde eylem ve gösteri yapma hakkı üzerinde olumsuz etkisinin olduğu ifade edildi. Yapılan araştırmada bu kötü koşullara maruz kalan kişilerin daha az gösterilere katıldığı ya da büyük mitinglere gitmemeyi tercih ettiğine değinildi. Amnesty İnternational’in açıklamasının devamında ise; Fransa halkı ve emekçilerinin uzun yıllardır toplumsal değişimlerden yana olan gurur duyulacak bu kolektif gösteri geleneğinin, bu şekil baskılarla kriminalize edilmeye çalışılması, özellikle Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un üç yıl önceki seçim vaadi olan gösteri ve toplanma hakkının korunmasının ortadan kalktığına dikkat çekti.
Ayrıca, gösterilere katılan kişilere karşı, yasanın kötüye kullanılmasının, polis şiddeti kadar görünür olmadığı vurgulandı. İnsanların gösteri ve toplanma hakkının ihlal edilmesinin yıkıcı etkinlere sahip başka bir şiddet türü olduğu, ifade edildi. Fransa hükümetinin bir an önce gösterileri ve göstericilerin suçlu gösterilmesinin bırakılması ve gösteri, toplanma hakkını ihlal eden bütün yasaların yeniden değiştirilmesine çağrı yapıldı.