Sağlık emekçileri Genel Kurulda sendikal örgütlülüğü tartıştı
SES, dün Ankara’da başlayan 10. Olağan Genel Kurulu, ikinci gününde seçimle devam ediyor.
Fotoğraf: MA
Birkan BULUT
Ankara
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasının (SES) 10. Olağan Genel Kurulunda söz alan delegeler, sağlık emekçilerinin mücadelesinde sendikalarının durumunu tartıştı. Sendikanın emekçilerin sorunlarına karşı mücadeleyi örgütlemesinde yaşadığı sorunlarına ilişkin tartışmada, emekçilerin sorunlarına uzak söylemler yerine işyerlerini esas alan örgütlenmenin önemine ilişkin öneriler öne çıktı.
SES 10. Olağan Genel Kurulu, sağlık emekçilerinin tüm dünyanın koronavirüs pandemisiyle en ön safta mücadele ettiği bir dönemde toplandı. Genel kurulun ilk gününde yapılan delege konuşmalarında, sağlık emekçilerinin sendikal mücadelesine ilişkin tartışmalar yapıldı. İktidarın artan baskıları, emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarına yönelik saldırılar ile sendikalarının tüm bunlar karşısında nasıl bir mücadele vermesi gerektiği konusunda eleştiri ve önerilerde bulunan delegelerin konuşmalarının merkezinde, sendika politikalarının sağlık emekçilerinin sorunlarıyla ne kadar buluşabildiği tartışması yer aldı. Bazı delegeler sendikanın emekçilerin sorunlarından kopuk bir şekilde siyaset yaptığını söylerken, bazı delegeler ise bunun sendikal mücadelenin demokrasi mücadelesiyle birleştirilmesi olduğunu savundu.
Delegelerin bir kısmı sendikaların görevlerinin sadece emeğin sömürüsü ile sınırlandırılamayağını dile getirdi. “Emeğin kapitalist modernitenin sınırlarını aşmaya çalışması gerektiği”ni ifade eden delegeler, “geleneksel sendikacılığın” sendikal mücadele ile demokratik mücadeleyi birleştiremediğini söyledi.
Bir kısım delege ise emekçilerin sorunlarından kopuk bir şekilde “toplumsal hareket sendikacılığı” yapıldığını ve sendikaların sivil toplum kuruluşlarına benzetilmeye çalışıldığını söyledi. Bu kapsamda oluşturulan genel meclis tipi yapıların demokratikleştirme iddiasına karşın emekçileri karar alma mekanizmalarından daha çok uzaklaştırdığı ifade edildi. Sendikaların daha planlı ve gerçekçi bir mücadele hattı izlenmesi gerektiğine dikkat çeken bir delege de “Sonuç alıcı bir mücadele yerine protestocu çizgi bir kazanım sağlamıyor” dedi.
"İŞYERLERİNE DAYANMAYAN EYLEMLERDEN VAZGEÇELİM"
Tüm baskı koşullarına rağmen sendikalarının genel kurulu toplayabilmesinin önemli olduğunu vurgulayan delegeler, herkesin sağlık emekçilerinin ne söylediğini merak ettiği pandemi sürecinde sendikanın topluma daha fazla seslenmesi için tüm olanakların kulanılması gerektiğini ifade etti. Sağlık emekçilerinin sorunları için işyerleri temelinde örgütlenmenin önemini vurgulayan bir sağlık emekçisi, artık işyerlerine dayanmayan, “Üst perdeden politik argümanlarla bir araya gelen basın açıklamalarından” vazgeçmek gerektiğini önerdi. Pandemi, temel ücret ve toplu sözleşme gibi en yaygın sorunların dışında kalamayacaklarını belirten delege, “Bir gün bile sürse, bir işyerinin gündemini oluşturabilmek için bildiri dağıtmak çok önemli” dedi.
HASTANEDE BENİ AYAKTA TUTAN SENDİKA OLDU
Sendikanın işyerleri temelinde mücadelenin ne kadar önemli olduğu konusunda kendi yaşadıklarını anlatan bir hemşire ise şöyle konuştu: “Pandemi sürecinde şunu öğrendim ki; beni ayakta tutan şey sendikal örgütlülüğümdü. Arkamdaki güç işyerindeki arkadaşlarımızın gücüydü. Yani üst perdeden politik söylemler değil, yanımda duran arkadaşlarımdı. Bizim şehir hastanesi 20 bin kişinin çalıştığı bir merkez. Ancak üye sayımız yalnızca 93. Büyük çoğunluğu örgütsüz olan sağlık emekçilerini çaresiz bırakmaya hakkımız var mı? İşyerlerine dönmek, umudu büyütmek zorundayız.”
Genel Kurul devam ediyor.