25 Ekim 2020 00:30

Genç kadın işsizliğinin bir örneği Gülten: İŞKUR’lu geleceksizlik, sömürü, umutsuzluk

Gülten, işsizlik ve umutsuzluk sarmalı ile başa çıkmaya çalışırken gitmediği kurs almadığı sertifika kalmadı, ama yine de alanında iş bulamadı. Şimdi bir marketin rafları arasından sesleniyor.

Fotoğraf: MA (Arşiv)

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

28 yaşındaki Gülten, sosyoloji mezunu. 4 yıldır CV göndermediği kamu kurumu, özel sektör, dernek kalmadı. Sosyoloji olmayınca girişimcilik sertifikası aldı, kredi çekip bir iş kurmak için, olmadı. İnsan kaynakları alanına yönelmek için sertifika aldı, olmadı. Bu süreçte hayatını kazanabilmek için markette de çalıştı, çağrı merkezinde de. Ön muhasebe bile yaptı. 1 aydır İŞKUR’un gönderdiği zincir markette ‘kursiyer’. 2.5 ay boyunca asgari ücretle çalışacak, ne olacağı ise o sürenin sonunda işverenin iki dudağının arasında. “Çare diye gittiğimiz İŞKUR sömürünün de en dibini yaşatıyor size” diyor ve soruyor: “İşsizlik düştü diyorlar, şimdi ben işsiz sayılmıyorum. Peki geleceksizliğimi, umutsuzluğumu ölçen bir rakam var mı?​”

"KENDİME AİT BİR ODAM OLACAKTI, OYSA…"

Hemen her gün yapılan erken seçim tartışmalarının en dikkat çekici başlığı gençler. Muhalefet; iktidarı götürecek kesimin gençler olduğunu söylerken, iktidar aynı heyecanla gençlere sarılıyor. Gençler ise bir yanı işsizliğe ve borca diğer yanı umutsuzluğa değen bir kıskacın içinde. Rakamlarsa bu su götürmez gerçeği bir kez daha yüzümüze çarpıyor. Öyle ki Türkiye’de her dört gençten biri işsiz. 18-29 yaş grubu gençlerle gerçekleştirilen bir araştırmaya göre gençlerin yüzde 50.5’i mutsuz, yüzde 23.5’i ‘Ne mutluyum ne mutsuzum’ diyor.

Gelecekten umudunu yitiren, işsizlikle kötü koşullarda çalışmak arasında sıkışıp kalan milyonlarca genç var. O gençlerden biri Erzurumlu Gülten. “Çiftçi bir ailenin çocuğuyum, babam çobanlık yaparak bizi okuttu, büyüttü” diye anlatmaya başlıyor kendini. 7 kardeşler. Muğla Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden 2016’da mezun oldu. Okul dönemi ile mezun olduktan sonraki ilk dönemi için “İdeallerim, hayallerim vardı. Her şey gözüme güzel görünüyordu” diyor. Bir yandan ders çalışıp bir yandan nerede bir seminer varsa katıldığını anlatıyor. Ankara’daki ablasına yaptığı ziyaretlerde de ODTÜ’deki seminerlere gidiyor: “Kendimi geliştirmek için seminer seminer gezdim. Memlekette bir iş bulup sonra da akademide bir şeyler yaparım diyordum. Memlekete döndüm, ama beklediğim gibi olmadı hiç, iş yok. ‘Kendime ait bir oda’ düşlerken, Ankara’da ablam ve eniştemin yanında buldum kendimi.”

"TÜRKİYE’DE TANIDIĞIN YOKSA SENİNLE SOHBET BİLE ETMİYORLAR"

Belediyeler, mülteci dernekleri, özel şirketler… Sosyolog olarak çalışabileceği her yere başvuruda bulunuyor Gülten. Bütün bu iş başvurusu deneyimlerinden edindiği acı tecrübe ise “Türkiye’de insanlar tanıdığın yoksa seninle sohbet bile etmiyor” oluyor. Tanıdık dediği “torpil”. Sadece Gülten’in fikri değil üstelik bu. Araştırmalara göre Türkiye’de gençlerin yüzde 77.6’sı torpilin yetenekten daha etkili olduğunu düşünüyor. “Bırakın kamu kurumlarını birçok özel şirkette bile ‘tanıdık’ arandığını söylüyor Gülten: “Hemen ‘Sen nereden, kimin aracılığı ile geldin’ diye soranlar oluyor. Ben torpilin torpili dövdüğünü bile gördüm. Torpili olan iki kişiden birinin torpili diğerinden daha büyük diye o torpilli kişinin yerine daha büyük torpilli olan kişi geçmiş.” 

Sosyolojiden bir şey çıkmayınca kredi çekip abisi ile iş kurmak için Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığından (KOSGEB) girişimcilik sertifikası alıyor Gülten, ama olmuyor. Sonra Ankara Üniversitesinden insan kaynakları sertifikası alıyor, onunla başka işler aramaya da başlıyor, oradan da bir şey çıkmıyor. Bu süre boyunca marketlerde, çağrı merkezlerinde çalışıyor, ön muhasebe işi bile yapıyor. Kendi durumu ile de somutlayarak “Bu kadar sertifika aldım, sosyoloji mezunuyum, bir sürü seminere gittim, kendimi geliştirmeye çalıştım ama burada bunların bir önemi yok. Gidiyorsunuz ‘Seni kim yönlendirdi buraya’ deniyor. Belediyelere gittim, bir tanesinde resepsiyonu geçip yetkili bile bulamadım. Bir tanesinde görüştüğüm kişi beni bir zincir markete yönlendirdi” diye anlatıyor. Sadece kendisi değil bunu yaşayan. 90 kişi ile birlikte mezun olduğunu söylüyor Gülten: “Bunlardan 5-6’sının zaten hiç dert etmeden işi hazırdı, formasyon alıp öğretmenlik yapanlar falan… Yani 90 kişilik sınıfta belki 20 kişi sosyolojiye dair bir şey yapıyordur.” Durumunu şöyle özetliyor Gülten: “Kısacası ekonomik olarak güçsüz bir aileden çıkmamın her yerde bir duvar gibi karşımda olduğunu gördüm.”

"HÂLÂ MARKETTE Mİ ÇALIŞIYORSUN"

Genç İşsizler Platformundan Dr. Murat Kubilay ile genç işsizlik üzerine yaptığımız bir görüşmede Kubilay işsiz kalan geçlerin yaşadıklarını anlatmaktan geri durmasının nedenlerinden birinin içinde bulundukları durumun ‘eş, dost, akraba’lar tarafından detayları ile bilinmesi ihtimali olduğunu söylemişti. Gülten bu durumun üzerlerinde ne kadar ağır bir yüke dönüştüğünü örnekleri ile anlatıyor. “İsim soy isim olmayacak değil mi” diye sorarken tek kaygısının işsiz kalmak olmadığını, akrabaların, tanıdıkların bütün bunları bilmesini istemediğini de söylüyor. Şu durumda bile sürekli kendisine ‘Markette mi çalışıyorsun sen hâlâ, neden hâlâ iş bulamadın’ diye sorulduğunu anlatıyor Gülten, hatta en çok kızdığı sorulardan birinin de bu olduğunu. Devamında şöyle konuşuyor: “Sürekli soruyorlar, bu çok yorucu, sanki ben az dert ediyormuşum gibi bir de böyle şeyler… Bir noktadan sonra şöyle diyorlar, ‘İş bulamadın mesleğini de yapamıyorsun, doğru düzgün bir insan bul da evlen’. Hepsi üst üste geldiğinde okumasaydım keşke diyorum. Okumasaydım daha şanslı, daha mutlu bir insan mı olacaktım acaba diye soruyorum kendime”. 

UMUTSUZLUK ÇIKMAZINDA GENÇLERE SUNULAN: YAŞAMDAN VAZGEÇMEK

Türkiye’de son dönemde yapılan araştırmalar gençler arasında umutsuzluğun yaygın olduğunu gösteriyor. Gülten de konuşmamız sırasında sık sık yarınını göremediğinden yakınıyor. “Üniversiteyi bitirirkenki umudum ideallerim… Hepsi duvarlara çarpa çarpa kaybolup gitti” diyor bu konuda söze girerken. 28 yaşında olduğunu defalarca vurguluyor konuşma sırasında ve ekliyor: “Bu yaşıma geldim bugün ancak bir ev tutabildim kendime. Herkesin öyle ya da böyle bir düzeni var, ben 28 yaşına geldim hâlâ bir şeylerin peşinde koşuyorum, ama bir türlü sesimi kimseye duyuramıyorum, yoruldum. Ve umudum kalmadı. Yani artık son dönemde sık sık hayatımda hiçbir şey yok, kaybedecek hiçbir şeyim yok neden ben bu hayattayım diye düşünüyorum. Dış dünya çok acımasız, çok…” Söyledikleri hem çok ağır hem de belki yaşadıklarının yanında hiçbir şey: “İş görüşmelerinden eli boş dönmekten yoruldum, bu sefer olacak dedikten sonra olmamasından yoruldum. Asla bir çocuk getirmeyeceğim bu dünyaya, onun benim yaşadıklarımı yaşamasını istemem ki…”

İŞ ARAMAK DA KOLAY DEĞİL: FOTOĞRAF İSTEYENİ, EVİNE DAVET EDENİ...

İş arayan bir kadınsanız gönderdiğiniz CV’lerin işsizlik boşluğunda kaybolmasının yanında başka sorunlarınız da oluyor. Gülten anlatıyor: “Kadınsanız eğer, taciz edeni, fotoğrafını isteyeni… Kurumsal bir siteye girip form doldurdum. Akşamında bir mesaj WhatsApp’tan, kimsiniz diyorum ‘İşte falanca yere form doldurmuşsunuz oradan yazıyorum, fotoğrafınızı göreyim’ diyor. İtiraz edip tepki gösterince bir de tartışmaya girdi benimle.” Bu mesaj ne ilk ne de son oluyor, ne yazık ki. İşsiz kalan bir arkadaşları için yardım toplandığını duyunca kendisinin de işsiz olduğunu yazıyor yardım toplayan kişiye Gülten. Hemen ‘Yardımcı oluruz’ yanıtını alıyor. Hatta torpil bile öneriyor, ‘Şu il başkanına gideriz, bundan yardım isteriz’ falan diye. “Umutlandım, bir ışık mı doğdu diye geçirdim içimden” diyor Gülten, sözüne öfke ile devam ediyor: “Çok geçmedi, bunları yazan kişi evine davet etti. Ne kadar hayatınızı değiştirmek isterseniz isteyin çizilmiş çizgiler var, bunlar ekonomik çizgiler. Kadınlar için bir de cinsiyet çizgileri var. Ben bunları aşamıyorum işte, aşacakmışım gibi olduğumda korkuyorum acaba başıma ne gelecek diye düşünüyorum.”

"GELECEKSİZLİĞİMİ HANGİ RAKAM ÖLÇEBİLİR?"

Şimdilerde Ankara’da yaşıyor Gülten, İŞKUR’un yönlendirdiği bir markette çalışıyor bir aydır. İşe girince 15 gün önce ev tuttuğunu anlatıyor. Üniversiteye hazırlanan kız kardeşi var. Onu yanına alacak sınava çalışması için, formasyon bir aya bitecek, sonra belki bir yerde ücretli öğretmenlik, ama bilmiyor… “Market” diye soruyorum, “Çare diye gittiğiniz İŞKUR sömürünün de en dibini yaşatıyor size” diye giriyor söze. Ama dikkatli de olması lazım, tekrar hatırlatıyor işi zar zor bulduğunu, yeni ev tuttuğunu. Malum sonunda işsiz kalmak da var ki zaten her şey çok “belirsiz”. Neden belirsiz sorusuna yanıtı şu: “2.5 ay siz kursiyer olarak geçiyorsunuz. Asgari ücret ve sigorta var, yol yemek falan yok. Bu sürenin sonunda firma ‘Sizi deneyimledik, beğenmedik, sizinle çalışmak istemiyorum’ diyebilir. O yüzden de herkesle aranızı iyi tutmak, her denileni yapmak zorundasınız. Bu da işiniz olsun olmasın her denileni, her verilen işi yapmak zorundasınız demek.”

İktidar kanadından yapılan açıklamalara da kızgın Gülten: “Yok işsizlik düştü, ekonomi yükseldi diyorlar ya… Ben işsiz sayılmıyorum şimdi ama… Peki geleceksizliğim, umutsuzluğum, onları ölçen bir rakam var mı?​”

İŞSİZLİK KADINLARIN UMUDUNU TÜKETİYOR

  • TÜİK’e göre ülkede 4.2 milyon işsiz, DİSK-AR’a göre ise bu rakam 9.8 milyon.
  • TÜİK ve İŞKUR verilerine göre, 15-34 yaş grubundaki gençlerin tam 2 milyon 506 bini işsiz.
  • İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı verilerine göre Türkiye’de erkek nüfusunun yüzde 72.7’si iş gücüne katılabilirken, kadın nüfusunun yalnızca yüzde 34.2’si iş gücüne katılıyor.
  • DİSK-AR verilerine göre; Son bir yılda toplam iş gücü yüzde 6.9 ve iş gücündeki erkeklerin sayısı yüzde 4.9 azalırken iş gücündeki kadınların sayısı yüzde 11.1 oranında azaldı.
  • Kadınlar iş gücü piyasasından çekildiler, daha fazla istihdam dışına çıktılar ve iş aramaktan vazgeçtiler.
  • İstihdam edilen erkeklerin sayısı bir yılda 858 bin azalarak 18 milyon 11 bine, kadınların sayısı ise 804 bin azalarak 8 milyon 122 bine geriledi.
  • Son bir yılda istihdam edilen kadınların sayısı ise yüzde 9 azaldı. Kadınların istihdam oranı bir yılda 3 puan azalarak yüzde 28.5’ten yüzde 25.5’e düştü. Böylece çalışma çağındaki her dört kadından sadece biri istihdama katılmış oldu.
  • Mart 2019’da 8 milyon 663 bin olan işbaşındaki kadınların sayısı mart 2020’de 1 milyon 818 bin azalarak 6 milyon 845 bin oldu. İşbaşında olan kadınların sayısı bir yılda yüzde 21 oranında azaldı.

Güvenlik kaygısı nedeniyle gerçek isim kullanılmamıştır.

ÖNCEKİ HABER

F Oturması 448. haftada: Hasta tutuklu Nazime Avras serbest bırakılsın

SONRAKİ HABER

Kuzey Ormanları'nın 3 ayda yaşadığı tahribat raporlandı: Yangınlar ve maden ocakları…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa