"İktidarın ‘hak’ anlayışı: Hastalar olmasa sağlık sistemimiz çok iyi"

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi 26 Ekim Hasta Hakları Gününde yurttaşların hastaneye gidemediğinin, tedavi ve ameliyat olamadığının altını çizerek, “Hasta Hakları Gününde ne yazık ki en temel hasta hakkı olan, ‘Hizmetten Genel olarak Faydalanma Hakkı’nın ihlal edildiğine şahit oluyoruz” dedi.

İlgezdi, “Sağlıkta Dönüşüm” adı altında hizmetlerin yekpare özelleştirildiği, kamu anlayışının tasfiye edildiği bir süreçten geçildiğini hatırlatarak, “Piyasanın emrine sunulan sağlık hizmetleri her geçen gün yurttaşın cebindeki mali yükü artırırken, kolay erişilebilen ve nitelikli sağlık hizmeti alabilen yurttaşlarımızın sayısı da ayını oranda hızla azalıyor” diye konuştu.

İlgezdi,  26 Ekim Hasta Hakları Gününde yayınladığı basın açıklaması ile hizmete erişemeyen hastaların sorunlarını gözler önüne serdi. “Ne yazık ki şeffaflığın unutulduğu, kelime oyunlarının ön plana çıktığı, vaka-hasta ayrımının yapıldığı bu süreçte hastalar en temel hakkı olan tedavi hakkından yararlanamıyorlar” diyen Gamze Akkuş İlgezdi, sağlık emekçilerinin cansiperane biçimde Koronavirüs salgını ile mücadele ettiğini ancak iktidar aygıtının hasta ve sağlık çalışanlarının en temel ihtiyaçlarını bile karşılamaktan uzak bir tutum içine girdiğini açıkladı.

“Yurttaşların hasta olmasının bile yasaklandığı bir “Hasta Hakları Günü”nden geçiyoruz” diyen Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, liyakatsiz kadroların elinde plansızlığın kurbanı olan sağlık sistemi ve yurttaşların derin bir krizin içinde olduğunu vurguladı.

“Süreç hızla, ‘şu hastalar da olmasa, sağlık sistemimiz aslında çok güzel’ denilen kahredici bir evreye doğru ilerliyor” diyen Akkuş İlgezdi, hem sağlık emekçileri için hem de yurttaşlarımız için tünelin ucunda derin bir karanlık gözüktüğünü açıkladı.

Açıklamanın satır başları şöyle:

• Koronavirüs şüphelisi yurttaşlar test olamazken, teşhis konan hastalar kalacak yer olmadığı gerekçesiyle hastanelere kabul edilmiyorlar. Yoğun bakımlarda yer bulunamazken, yoğun bakıma ihtiyaç duyan hastalar ambulansla şehirde hastane hastane gezdirilerek boş yatak aranıyor.
• Covid-19 hastalarına bakacak personel olmadığı için hastaneler sağlıklı hasta yakınlarını bu hastaların yanında refakatçi olarak kalmaya zorluyor. Sağlıklı bireylere bulaşan virüs onlar kanalıyla daha da yayılıyor.
• Pandemi gerekçesiyle ameliyatlar yapılamıyor. Ameliyat edilebilecek şanslı hastalar içinse başka sorunlar beliriyor. Zira medikal malzemelerle ilgili yaşanan ödeme sıkıntısı nedeniyle ameliyat malzemesi bulmak başlı başına bir dert olarak göze çarpıyor.
• Doğal olarak, artan döviz kurları nedeniyle SGK’nın karşılamadığı malzemeleri alabilmek de ancak parası olanın “hakkı” oluyor.
• Hasta Hakları Gününde aile hekimleri rutin taramalarını yapamadığı için kanser, obez gibi takibi gereken hastalar ciddi sorunlar yaşıyorlar.
• Ne acıdır ki, gelişmiş ülkelerin hiçbir sorun yaşamadığı “Grip aşısı” ülkemizde kaos ortamına dönüşmüş durumda! Grip aşısı planlaması yapılmadığı için kronik hastalara aşı yapılamıyor.
• Geçen yıl risk grubu kabul edilen hastalar bu sene risk grubundan çıkartılarak aşıya erişimleri engelleniyor. Tedavi hizmetlerindeki sorun önleyici ve korucu sağlık hizmetlerinde de yaşanıyor.
• Pandemi süreci bakanlık tarafından doğru yönetilmediği için hekimler ve sağlık çalışanları tükenmişlik içerisinde istifa etmek zorunda kalıyorlar. Bu istifalar nedeniyle yurttaşların tedavi imkanları da ortadan kalkıyor.
• Bakanlık yeni personel almadığı için de sağlığa erişim hakkı her geçen gün daha da zorlaşıyor.
• Öte taraftan “sağlıkta dönüşüm” ile yaratılan tahribatının iş barışını yok ettiğini, sağlıkta şiddeti körüklediğini ve hastaları “ihbarcı”, sağlık emekçilerini ise “zanlı” haline dönüştürdüğünü üzülerek görüyoruz. (HABER MERKEZİ)