Vizeli işçilerin en önemli talebi 12 ay çalışma
Vizeli işçiler kilit noktalarda çalışmalarına rağmen yılın 10 ayı çalışıp 2 ayı çalışmıyor. Tez Koop-İş İzmir 2 No'lu Şube Başkanı Caner Fırat bu mağduriyetin giderilmesi gerektiğini söylüyor.
Caner Fırat | Fotoğraf: Evrensel
Dilek OMAKLILAR
İzmir
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı yapılan değişiklik doğrultusunda 2006 yılı içerisinde usulüne uygun olarak vizesi yapılmış geçici iş pozisyonlarında çalışan işçiler, yıl içerisinde 6 ila 10 ay çalışırken yılın geri kalanını işsiz geçiriyor. Tez-Koop-İş Sendikası İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Caner Fırat, vizeli işçilerin en önemli taleplerinin 12 ay çalışmak olduğunu, öte yandan KHK’li işçilerin ise kadro konusunda hâlâ sorunlar yaşadığını söyledi.
Türkiye’de kamuda tahmini olarak 300 bine yakın vizeli işçinin olduğunu ifade eden Fırat, “Bu arkadaşlarımızın işleri, işyerinde devamlı bir iş. Yani geçici veya mevsimlik işçilerle karıştırılmamalı. Stratejik noktalarda çalışan arkadaşlarımız var, mesela maaş işlerinde, muhasebede veya strateji geliştirme daire başkanlığında. Bu arkadaşlar nasıl çalışıyor? 1 Ocak tarihinde Maliye Bakanlığı tarafından vize geliyor, 31 Ekim tarihine kadar, 10 ay. 10 ay boyunca bu arkadaşlar kilit noktalarda çalışıyor, sonra vizeleri bitiyor evlerine gidiyorlar, 1 Ocak’a kadar çalışmıyorlar. Ne bir ücret ne de sosyal hak alıyorlar. İki ay primleri ödenmiyor ve bu emekliliklerini de etkiliyor. Bu arkadaşlar yeteri kadar seslerini duyuramamış durumdalar. Hayatlarında çok zorluklar çekiyorlar. Çoğunun çocuğu var, evi kira, 2 ay evlerine ücret götüremiyorlar. Tam okul döneminde parasız kalıyorlar” dedi.
Özellikle geçen sene bu konuda çeşitli adımlar atmaya çalıştıklarını dile getiren Fırat şöyle devam etti: “Çalışma Bakanı'na gittik, 10 aylık arkadaşlarımızın içinden temsilciler seçtik ve İzmir’den yola çıktık. Bakanın bu çalışma şeklinden haberi olmadığını öğrendiğimizde çok şaşırdık. Geçen sene 10 aylık vizeyi çıkarttık, tüm Türkiye’ye örnek olacak diye çok sevindik. Ancak bu kez 31 Ekim tarihi yaklaşınca yine vize geldi, bu kez de Maliyeden ‘Geçen sene biz bunu sehven, yanlışlıkla vermişiz bu sene vermiyoruz’ cevabını aldık. Devletin kamu kurumlarındaki taşeron işçilik bile kalkarken hâlâ 10 aylık, 8 aylık gibi bir çalışma var. Bu da bu kurumlara yıllarca emek veren insanları görmezden gelmektir. Sizin aracılığınızla yetkililere duyurmak istiyoruz sesimizi. Yaklaşık 300 bin kişi bu şekilde mağdur, bu mağduriyetin acil çözülmesi gerekiyor. Biz elimizden ne geliyorsa yapmaya hazırız.”
KHK MAĞDURİYETİ SÜRÜYOR
KHK ile kamu iktisadi teşekküllerine ve belediye şirketlerine geçirilen işçilerin durumuna da dikkat çeken Fırat, “Devlet 2018 yılının nisan ayında, taşeron uygulamasını kaldırıyoruz, size kadro veriyoruz dedi. Aslında bu kadro değildi, siyasi iktidarın oy devşirmek için işçilere sunduğu içi boş, kadrocuk dediğimiz bir şeydi. Kanuna göre TİS’ten yararlanmaları gerekirken 696 sayılı KHK’ye koydukları bir maddeyle ‘Hayır, biz size kamuda kadro veriyoruz ama toplu sözleşme hakkını tanımıyoruz. 31 Ekim 2020 tarihine kadar alacağınız ücretleri çalışma koşullarınızı Maliye Bakanı ve Çalışma Bakanı olarak biz belirleriz’ dediler. ‘Tüm özlük haklarınızla beraber kadroya geçiyorsunuz’ dendi ama arkadaşlarımız taşeron firmadayken asgari ücretin yüzde 20, 30, 40 üzeri gibi maaşlar alırken kadroya geçtiklerinde bu hakları gasbedildi. Hatta birçok arkadaşımız keşke taşeronda kalsaydık dedi.” diye konuştu.
1 KASIM’DA İŞÇİLERİ NELER BEKLİYOR?
31 Ekim’de verdikleri tarihin dolduğunu hatırlatan Fırat, bu süre zarfında da iş kolları tespitinin yapıldığını söyledi. Fırat, “Geçtiğimiz günlerde bu tespitler çıktı. Örneğin üniversite hastaneleri ve diş hastaneleri sağlık iş kolunda. Kampüsler ve rektörlükler bizde. İzmir 2 No’lu Şube olarak hızlı bir şekilde örgütlenmeye başladık. Zaten taşerondan kadroya geçtikleri günden bugüne biz arkadaşlarımızın yanındaydık. Şimdi ise resmiyete döküldü” diye konuştu.
1 Kasım tarihinin önemli olduğunu dile getiren Fırat şunları söyledi: “Örneğin, Ege Üniversitesinde 30 yıldır örgütlü bir sendikayız, toplu sözleşmemiz var, orada da yaklaşık 2 bin tane taşerondan kadro alan arkadaşlar var. Bu arkadaşlar üyeliklerini gerçekleştirdikleri takdirde 1 Kasım tarihinden itibaren orada yürürlükte olan toplu iş sözleşmemizden direkt yararlanacaklar. Bir böyle profilde arkadaşlar var, ikincisi de Dokuz Eylül Üniversitesinde daha önce daimi işçi kadrosu olmadığı için hiçbir şekilde toplu sözleşme imzalanamamış. Şu an örgütlenme çalışmamız var, çok da iyi gidiyor. Taşeronda yaklaşık 1000 arkadaşımız var, 800’e yakını üye oldu. 1 Kasım tarihinde iş kolları bizde olunca Bakanlığa müracaat edip toplu sözleşme yetkisi isteyeceğiz ve orada sıfırdan TİS görüşmelerine başlayacağız.”
"YANDAŞ SENDİKALAR İŞÇİLERE BASKI YAPIYOR"
Fırat’ın dikkat çektiği noktalardan biri de iktidara yakınlığıyla bilinen sendikalar. Fırat, “Bir şeyler netleştiğinde ne yazık ki siyasi iktidarın desteklediği yandaş sendikalar çıktı ortaya. Bunlar 2018 yılında bu kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan taşeron işçileri görmüyorlardı. Şimdi kadro almaları kesinleşince hepsi taşeron arkadaşlarımızın yanında olduğunu söylemeye başladılar. Hak-İş’e bağlı Öz Büro-İş’e üye olmazsanız bunun sıkıntısını çekersiniz gibi baskılarla veya yalan vaatlerle, bu arkadaşlarımıza oynamaya başladılar. Biz zaten bununla ilgili hem hukuksal hem de eylemsel olarak çalışmalarımıza başladık. Bu baskıya direnen arkadaşlarımızı da yerleri değiştirmekle tehdit ediyorlar ama şunu unutuyorlar: Bizim mücadeleci sendika anlayışımızı işçiler de gayet iyi biliyor. Bu sendikalar kendini düşünüyor, işçiyi değil. Ne korksunlar ne baskılara boyun eğsinler biz her zaman işçi arkadaşlarımızın yanındayız” diye konuştu.