Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat
28 Ekim 2020 00:00
/
Güncelleme: 13:11

Var bi’ mücadelemiz: Demokratik üniversite

Eğitimin sermayenin önüne serilmesi, bilimin burjuva sınıfın kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirilmesi üniversitelerin de anti demokratik yapılanması ile karşılık buluyor.

Var bi’ mücadelemiz: Demokratik üniversite

Kaynak: Freepik

Berfin Ezgi TATLI

Yıldız Teknik Üniversitesi

#YTÜMilletBahçesiOlmasın

#İÜyemeğimedokunma

#İTÜlüwitwiseristemiyor

#ŞenlikODTÜ’nünODTÜbizimdir

Pandemi süreci ve öncesinde üniversite öğrencilerinin gündeme geldiği, taleplerini gerek gazete gerek sosyal medya gerekse okulda dile getirdiği birçok madde sıraladık. Bu liste daha uzar da gider. Pandemiyle birlikte daha da gün yüzüne çıkan, kendi üniversitelerimizde yaşadığımız şenlikten tutalım yemekhane zamlarına, üniversitelerimiz bölünmesinden tutalım millet bahçesi yapılması kararının alınmasına kadar birçok sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Yaşadığımız bu birçok sorun da beraberinde yukarıda sıraladığımız talepleri oluşturuyor. “Peki, üniversitelerimizde neden bunca sorunu yaşıyoruz?​” sorusuna gelin birlikte cevap aramaya çalışalım.

ÖĞRENCİLER KARAR ALINIRKEN YOKSA İŞTE ORDA VAR BİR SIKINTI

12 Eylül darbesinden bu yana farklı bir biçimde ele alınmaya başlayan üniversiteler, darbeyle birlikte inşa edilmek istenen rejimin; toplamında tüm halk nezdinde burjuva kapitalist sistemin ideolojik bir egemenlik sağlaması üzerine harekete geçtiği alanların başında geliyor. AKP iktidarıyla da özel bir biçiminde ele alınan eğitim ve özellikle üniversiteler bugün açısından burjuva ideolojik sistemin kendini yeniden üretmesi, üniversitelerde yürütülen eğitim ve araştırma faaliyetlerinin direkt olarak piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda şekillenmesi üzerine harekete geçildiği bir alan olarak karşısında duruyor. Neoliberal politikaların ilk elden tesirinde kalan üniversiteler kapitalist dönüşüm sürecinin de en temel ayaklarından biri. Bilimsel bilginin üretim alanı olan üniversiteler ve bu kurumlardaki değişimler de toplumsal gelişmelerin ve değişimlerin temel yapı taşlarını oluştururken burjuvazi egemen bir sınıf olarak örgütlenmede burayı kendi sınıfının çıkarları doğrultsunda dönüştürme ve kendisine yedekleme misyonuyla hareket ediyor. Bu bilimin ve ilerlemenin karşısında gerici bir sınıf olarak hayatta kalabilmesinin zorunlu bir koşulu olduğundan üniversitelerin üzerindeki tahakkümünü sağlamlaştırmak da aynı zorundalıkla özdeşleşiyor. Bu bağlamda bizleri eğitimin sermayenin önüne serildiği, bilimin burjuva sınıfın kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirildiği, sermayeye hizmet ettiği bir duruma götürüyor. Tüm bu şekillenmeler de üniversiteler içerisinde kendini antidemokratik yapılanmalara sürüklemek üzerine karşılık buluyor.

Bugün üniversitelerde alınacak herhangi bir karar, kampüslerde yapılacak herhangi bir değişiklik karşısında üniversitenin asıl bileşenleri olan öğrencilerin üniversitelerin birer öznesi olmaktan kopartıldığı bir noktaya geliyor. Alınan kararların ve değişikliklerin muhataplarının fikrinin dahi sorulmadığı bir karar süreci sonucunda da alınan kararların da öğrencilerin çıkarlarına veya taleplerine hizmet etmediği/etmeyeceği açık. Bugün yemekhanelere yapılan zamlar, üniversitelerin millet bahçelerine dönmesi üzerine alınan kararlarda öğrencilerin karar sürecinde dahil edilmemesi, öğrencilerin bir araya gelerek ortaya koydukları şenliklerin önünün kesilmesi, online eğitim sürecinde öğrencilerin yaşadıkları tüm problemler de bu antidemokratik yapılanmanın karşılığı.

Tüm bu karar süreci yanında kulüpler ve toplulukların, öğrenci temsilciliklerinin de demokratik bir işleyiş biçimden uzaklaştığı bir durum söz konusu. Hatta öğrenci temsilciliklerinin 2018 yılında süresiz ertelendiğinden beri öğrencilerin üniversite içerisindeki temsiliyet alanlarının yok edildiğinden söz edebiliriz. Tüm bunlar yanında üniversitelilerin olmazsa olmazı kulüpler ve topluluklar üniversiteler üzerinde kurulmaya çalışılan baskının ilk görüngülerinin gerçekleştiği alanlardan. Üniversite öğrencilerinin akademide karşılığını bulamadığı bilimsel tartışmaların, sosyal-kültürel ihtiyaçlarını karşılayabildiği yerler olmasından mütevellit mevcut yapılanmalarından ötürü üniversitelerde yaratılmak istenen hegemonyanın karşısında bir pozisyonda duruyor. Bu da kulüp ve toplulukların attıkları her adımın sansüre, yasaklara maruz bırakılmasına sebep oluyor. Kültürden sanata, ekonomiden felsefeye toplumu ilgilendiren her alanda tartışma yürütebilmemizin olanakları olan bu yapılanmalar içerisinde aldığımız pozisyonların, kulüp yönetimi seçimlerinden üyelerin kulüp içerisindeki şekillenişine kadar demokratikleşmekten geçiyor.

YÖK BUNUN NERESİNDE?

1981 6 Kasım’ında kurulan YÖK, kurulduğu günden bu yana, sermayenin üniversiteler içerisinde oluşturmak istediği ideolojik egemenliği garanti altına almak üzere devlet ve sermaye eliyle üniversitelerin tepesine kurulmuş bir kurum. Üniversiteler; alınacak her kararın üniversite içerisinde bulunan tüm bileşenlerin tasarrufuyla alınması gereken demokratik ve özerk bir biçimde işlemesi elzem olan alanlardır. Bugün YÖK,  AKP ve sermaye düzeninin üniversitelere uzanan kolu olarak üniversite bileşenlerin karar alıcı mekanizmalarını kırmak üzere harekete geçiyor ve bu mekanizmalar üzerinde bir baskı ortamı oluşturuyor.

Üniversiteler içerisinde yer alan tüm demokratik yapılanmaların önüne geçmek ve üniversite gençliğinin ufkunu bu biçimiyle sınırlamak, demokratik bir üniversite kurmak üzere atılan adımlar ve gençliğin talepleri etrafında bir araya gelerek haklarını aramak üzere harekete geçtiği noktada YÖK tüm bu mücadeleleri de yok etmek üzerine de pozisyon alıyor.

Bugün AKP ve YÖK’ün üniversite gençliğinin ufkunu tüm demokratik ve özerk yapılanmalardan uzak bir biçimde sınırlamaya çalışması karşısında üniversitede yaşadığımız tüm sorunlarda bir araya gelerek bilimsel, demokratik bir eğitim talebi etrafında şekillenen mücadele alanları kurmak ve bu alanları genişletmek üzere harekete geçmek zorundayız. YÖK ve sermaye düzeni karşısında bilimsel ve demokratik bir üniversite kurma fikrinden vazgeçmemek, attığımız her adımı buna hizmet edecek bir biçimde kurmak zorundayız.

Evrensel'i Takip Et