28 Ekim 2020 07:15

Gençliğe yaşam borçları var!

Hiçe sayılan emeklerimiz ve eğitimimiz bizim onlara karşı elimizde bulundurduğumuz en büyük güç. Bu ülkenin bu gençliğe bir yaşam borcu var, bu borcu onlardan alacağız.

Görsel:pch.vector/freepik

Paylaş

Gülten UNAL

Bursa

Biz gençler eğitim hayatımıza devam edebilmek için hem çalışmak hem okumak zorunda kalıyoruz. Okulların kapanması ile birlikte üniversite öğrencilerinin bir kısmı aile evine dönerken diğer bir kısmı ise öğrenci evlerinde kaldılar. Fakat giderek zorlaşan yaşam koşullarına ayak uydurabilmek için çalışma koşulları ne kadar zor ve kötü olursa olsun çalışmaya ihtiyacımız var. Hali hazırda zor olan çalışma koşullarına bir de pandemi sürecinin eklenmesi ile birlikte çalışmak artık bizler için sağlıksız ve korumasız bir boyuta evrildi. Kafelerde, barlarda saatlerimizi verip karşılığında aldığımız düşük ücretlerle geçinmeye çalışıyoruz. Hem derslerde aktif olmaya hem de geçinmek için para kazanmaya ihtiyacımız var ama perdenin arkasında harcanıp yok edilen bir gençlik yatmakta.

Bu hayat koşullarını Uludağ Üniversitesi’nde okuyan ama aynı zamanda çalışmak zorunda olan bir arkadaşımızla konuştuk. Görükle’de geçinebilmek için bir barda çalışan arkadaşımız saati 8 TL’ye dokuz saat çalışıyor. Arkadaşımız çalışma saatlerinin çoğu zaman uzadığını belirtiyor. İki saatlik çalışma için beş dakikalık molanın verildiğini, yoğun olduğu zamanlarda ise beş saatliğin sonunda beş dakikalık molayla işe devam ettiğini söyledi. Çalışma saatlerinin yoğunluğu sebebi ile kendine vakit ayıramadığını dile getiren arkadaşımız “Sekiz saatlik çalışmanın sonunda bana kalan zaman neredeyse beş saat oluyor, sabah dersim olduğu için erken kalkmak zorunda kalıyorum. Sporla ilgileniyorum fakat spora ayıracak bir vaktimin bile kalmıyor” dedi. Bu durum aslında öğrencilerin üzerinde gün geçtikçe daha da ağırlaşan geçim sıkıntısını açık bir şekilde gözler önüne seriyor.

“ÇALIŞMA SAATLERİ BOYUNCA SÖZLÜ TACİZE MARUZ KALIYORUZ”

Aslında yalnızca çalışma koşullarımız bile bize kapitalizmin tarifini yapıyor. Eğitimimizde, sosyal hayatımızda ve çalışma ortamlarımızda yani her anımızda karşımıza çıkan sömürü, kapitalizmi daha yakından tanımamıza ve onun koşullarını hissetmemize neden oluyor. Konuşmaya arkadaşımızın çalışmakta olduğu barın koşullarından devam ediyoruz. Çalıştığı barda kasadan çıkan eksiklerin aldıkları ücretten kesildiğini ama fazlalık çıktığında ise onlara verilmediğini “kasadan çıkan eksik benim yüzümdense ve onun sorumluluğunu bana yüklüyorlarsa kasadan çıkan fazlalık da benim hakkım o zaman” diyor. Bara gelen kadın müşterilere patronlar tarafından yapılan ekstra ikramların gece sonunda ücretlerinden kesildiğini de ifade ediyor. Bu durumun yalnızca müşterilere yönelik olmadığını, aynı zamanda birlikte çalıştığı kadın arkadaşlara karşı da yapıldığını belirtiyor. “Çalışma saatleri içinde ve dışında sürekli cinsel içerikli sözlü taciz uygulanıyor. İş bulamama ve geçinememe korkusu yüzünden kadın arkadaşlarımız bu durumdan ne kadar rahatsız olsa da katlanmak zorunda kalıyorlar” diyerek Görükle şartlarında kadınların çalışmak için maruz kaldığı sistematik tacize dikkat çekiyor. O işten çıkıp başka bir yerde çalışmaya başlasa yine aynı sorunları yaşayacak, içinde bulunduğumuz bu kısır döngü bizi kendi içine hapsediyor.

ÇÖZÜM İÇİMİZDE

Tek sıkıntımızın okul ve eğitim hayatımız olması gerektiği yerde, yaşayabilmek için çalışmak zorundayız. Ama çalıştığımız yerde hem fiziksel hem de psikolojik olarak yıpranıyoruz. Sosyal hayatımıza ayırmamız gereken zamanı geçinmek için kötü koşullarda çalışarak harcıyoruz. İktidar güçlerinin tepkisizliği, umursamazlığı ve büyük çıkarları harcanan bir gençliği ve yok olan hayalleri gözler önüne seriyor. Arkadaşımızla tüm bu sorunların nasıl çözüleceğini konuşuyoruz. “Elbet bu böyle gitmez, bir yerde patlayacak ve biri bayrağı kaldıracak” diyerek çözümü ifade ediyor. Yaşadığımız sorunlar karşısında aldığımız tepkisizlik ve umursamazlık çözümün kendi içimizde olduğunun en büyük göstergesi aslında. Hiçe sayılan emeklerimiz ve eğitimimiz bizim onlara karşı elimizde bulundurduğumuz en büyük güç. Bu ülkenin bu gençliğe bir yaşam borcu var, bu borcu onlardan alacağız.

ÖNCEKİ HABER

Çankırı'da kadın cinayeti: Bir ay önce boşandığı kadını öldürdü

SONRAKİ HABER

Büyükçekmece'de yıkım için önlem alınmayan binada iş kazası: 1 işçi yaralandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa