Jeremy Corbyn’i partiden atma hamlesinin arkasında ne yatıyor?
Jeremy Corbyn’i partiden uzaklaştırma çalışmasının temel mesajlarından biri yeni lider Keir Starmer'in sermaye çevrelerine verdiği “Bakın Corbyn’i bile attım. Beni başbakan yapabilirsiniz” mesajıdır.
Jeremy Corbyn | Fotoğraf: Evrensel
Arif BEKTAŞ
Londra
İşçi Partisi, bir önceki lideri Jeremy Corbyn’in parti üyeliğini askıya aldı. Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu (EHRC) tarafından hazırlanan bir rapora göre, Corbyn’in liderliği boyunca antisemitik yaklaşımlara müsade etmekle suçlanıyor. Parti içindeki “Yahudi düşmanlığı”na ses çıkarmadığı ve bu anlayışlara sahip kişilerle aynı platformu paylaştığı iddia edildi. Yeni lider Keir Starmer ise Corbyn’in üyeliğini askıya alarak sermayeye bir mesaj verdi. “Bana güvenin, beni başbakan yapın”.
Peki işin gerçeği bu mu? Corbyn’i partiden atma hamlesinin arkasında ne yatıyor? Öncelikle şunu belirtmek gerekir: Corbyn, hayatı boyunca ırkçılığa karşı mücadele etmiş bir politikacı. Filistindeki saldırılardan tutun da George Floyd’a kadar, Şili diktatörlüğüne karşı mücadeleden, Türkiye’deki ırkçı-dinci politikalara kadar, din, dil, renk, ırk ayırımı yapmadan insanlarla diyalog içinde oldu ve ırkçılığa karşı mücadele etti. İngiltere’nin İrlanda’daki katliamlarına karşı çıktı, savaşın son bulması için kampanya yürüttü.
Parti lideri olmadan önce, yıllarca Savaş Karşıtı Koalisyon’un başkanlığını yaptı. Londra’da 2003 yılında 2 milyon kişinin Irak işgaline karşı yaptığı yürüyüşün örgütleyicisiydi. Partinin sol kanadının yıllarca en tanınır yüzü idi. Londra’da 30 yıldır faaliyet yürüten Türk ve Kürt Toplumu Dayanışma Merkezi (DAY-MER) tarafından düzenlenen kültür sanat festivallerinin düzenli katılımcıları arasındaydı.
İşçi Partisi sorunsuz bir parti olmadığı kesin. Yani gerçek bir işçi partisi değil elbette. Parti içinde, işçi ve emekçilerin çıkarlarını savunan politikacılar da var. Yüz binlerce işçi üyesi var. Üye sayısı bakımından Avrupa’nın en büyük partisi.
Parti programı, özünde Muhafazakar Parti’den çok farklı değil. Partinin politikasını belirleyenler, “Blairci” olarak bilinen merkez sol-liberal politikacılarıdır ve Blair hala partide önemli bir etkiye sahip.
Fakat, Corbyn’in liderliğiyle birlikte, partinin manifestolarında değişikliğe gidildi. İşçi ve emekçilerden söz edilmeye başlandı. Göçmenler, ayrımcılık, ırkçılık, savaş karşıtlığı daha çok konuşulmaya başlandı. Hatta parti içinde sosyalizm bile konuşulmaya başlanmıştı. Bütün bunlara rağmen, Corbyn’in ciddi bir etkisi olmadı, parti yönetimini değiştir(e)medi.
Sürekli söylediği, “partide birliği sağlamalıyız” politikası ile hareket etti ve birlik adına “Jeremy’e oy verenlerin beyin nakli olması gerekir” diyen Tony Blair’i bile partide tuttu. Afganistan ve Irak dahil, 5 savaş açarak yaklaşık 2 milyon kişinin ölümünden sorumlu olduğu söylenen Blair, partide tutuldu. Blair de acele etmedi ve “antisemitizm” ortaya çıkınca güçlerini harekete geçirdi.
PROGRAM DAHA DA GERİCİLEŞTİ
Parti programı, her yıl yapılan yıllık olağan konferanslarda gözden geçirilir ve eklenecek, çıkartılacak maddeler varsa delegelere sunulur. Geçtiğimiz yıl yapılan konferansta, İsrail’e karşı söylenecek her şeyin antisemitik olacağı maddesini programa ekledi.
İsrail’e karşı çıkmak, İsrail’in katliamlarını protesto etmek, İsrail karşıtı propaganda yapmanın antisemitizm olarak lanse edildiği İngiltere’de, basın aracılığı ile sorun büyütüldükçe büyütüldü.
İşçi Partisi ya da diğer partiler, hepsinde de bir miktar ırkçılık var. Hele iktidardaki Muhafazakar Parti’de. Irkçılar gırla. Belki de İşçi Partisi, tarihi boyunca en az ırkçının içinde barındığı zaman Corbyn zamanıdır. Fakat, parti içindeki antisemitik, müslüman kesimlerin varlığı söz konusuydu. Parti ilk kez bu kadar az ırkçı içinde barındırıyor olmasına rağmen, Corbyn’i “antisemitik” olmakla suçlayarak devre dışı bırakmaya çalışıyorlar.
İKİ MESAJ BİRDEN
Kararın altına imza atan, hukuk alanında “Sir” olmuş Sir Keir Starmer, Corbyn’i partiden uzaklaştırma çalışmasının iki temel mesajı var. Biri, bir süredir konuşulan ve İsrail ile ilişkilerin İşçi Partisi iktidarında bozulacağı yönündeki tartışmaları bitirmek ve İsrail’e “Ben size iyi bir arkadaş olurum” mesajıdır.
Diğeri ve asıl önemli olanı, sermaye çevrelerine verdiği mesajdır. “Bakın Corbyn’i bile attım. Beni başbakan yapabilirsiniz” mesajıdır.
Corbyn parti lideri olduğu zaman ve seçim öncesi bir çok sermaye grubu, İşçi Partisi iktidarında şirketlerini yurtdışına taşıyacağını söylemişlerdi. Hatta dönemin genelkurmay başkanı “Corbyn ülke güvenliğine bir tehdittir” demişti.
CORBYN HALA MEDET UMUYOR
Bütün bular yaşanırken, partide disipline sevk edilmiş, üyeliği askıya alınmış, karar mekanizmalarından çıkartılmış Corbyn, “Kimse partide istifa etmemeli, parti bölünmemeli” mesajı verdi.
Karar sonrası, çeşitli açıklamalar yapan Corbyn, parti içinde hiç bir şekilde ırkçılığa ve ayrımcılığa müsade etmediğini söyleyerek, “Asıl ayırım fakirler ile zenginler arasındadır. Bu sorun daha büyük bir sorundur” dedi. Bu açıklamanın ardından, “Kimse partiden istifa etmesin, partiyi bölmesin” açıklaması yaptı.
DESTEK YAĞDI
Haberin duyulmasının ardından Corbyn’e destek mesajları yağdı. Başta sendikalar olmak üzere, bir çok göçmen örgütü, kampanya grubu ve dergi çevrelerinden Corbyn’e destek geldi. Ülkenin 1.3 milyonla en büyük ikinci sendikası olan UNITE sendikası Genel Sekreteri Len McCluskey, “Bu kararla birlikte parti içinde bir kaos yaşanacak” diyerek kararın yanlış olduğunu söyledi.
Parti içindeki solcu kanat olarak bilinen ve Corbyn’in liderliğinden sonra geniş bir taban bulan Momentum grubu da, derhal soruşturmanın durdurulmasını ve Corbyn’in üyeliğinin tekrar tahsis edilmesini istedi. Sosyal medya üzerinden bu talep için başlatılan imza kampanyasına 5 saat içinde 50 bin kişi imza attı.