"Fransa-Türkiye arasındaki çatışma aşırı sağın işine yarıyor"
Fransa, İngiltere ve Almanya basınında yer alan analizlerde, Fransa-Türkiye geriliminin hem cihatçı örgütlerin hem de Avrupa’da aşırı sağın işine yaradığına dikkat çekildi.
Fotoğraflar: DHA
Fransa’da üst üste gelen ve son olarak Nice kentinde bir kilisede üç kişinin öldürüldüğü, radikal İslamcılar tarafından yapıldıkları açıklanan saldırılar Avrupa basınının başlıca gündem konularındandı. Fransa, İngiltere ve Almanya gazetelerinden seçtiğimiz bazı analizlerde, Fransa-Türkiye geriliminin hem şiddet ortamına etkisine dikkat çekilirken hem cihatçı örgütlerin hem de Avrupa’da aşırı sağın işine yaradığı belirtiliyor.
BU SONA ERMELİ!
L’Humanite gazetesi
(Başyazı/Fransa)
“(…) Geçen yüzyılın alacakaranlığında neomuhafazakar zihniyette filizlenen medeniyetler çatışması teorisi, detaylandırılmasından yirmi yıldan fazla bir süre sonra, bazı çırak diktatörlerin saraylarında, parlak zihinli vaizlerin ağızlarındakine benzer bir yankı buldu. 'Batı' ile yüzleşmeye tek uygun kişi olduğu iddiasıyla Türkiye Cumhurbaşkanı, pozisyonunu kullanarak Müslüman toplumu, yeniden canlandırılmış bir 'Büyük Osmanlı' projesi kapsamına katmak için yıkıcı bir rol oynuyor. Arka planda, düşük iç politika degerlendirmeleriyle birlikte…
Milliyetçi aşırı sağa layık olan bu hayal, dinin siyaseten araçsallaştırılmasına olduğu kadar askeri cephelerin çoğaltılmasına da dayanmaktadır. Ve doğal olmayan jeopolitik ve askeri ittifaklara saplanmış Fransa, tüm savaşanlar -Atlantikçiler veya İslamcılar- için mükemmel bahaneler sağlamaktadır.
Ülkemizin içinde bulunduğu tuzak yıldan yıla ve artık günden güne inşa edilmektedir. Öyle ki kökenleri veya dinleri ne olursa olsun, bu gerici propagandaya yabancı olan kesimlere de yaklaşıyor gibi görünüyor. Karanlık senaryoları engellemenin ve halk birliğini inşa etmenin yolu acilen temizlenmelidir. Bu da laikliği, herkese saygı ve herkesin özgürlüğü için bir değer haline getirerek olur."
FRANSA’DAKİ SALDIRILAR İSLAMCI AŞIRICILIĞI TEKRAR GÜNDEME GETİRDİ
Jason Burke
(The Guardian/İngiltere)
“(…) Saldırıların, büyük bir grup tarafından organize edilen eş güdümlü bir kampanyanın parçası olma olasılığı düşük, daha çok birbirlerine yanıt veriyorlar; uzmanlar bir saldırının -sıklıkla aynı taktiklerle- düzenli olarak diğerlerini tetikleyeceği, Macron’un Fransa’nın seküler ilkelerini yeniden onaylamasına karşı Müslüman dünyadaki bazı liderlerin öfkeli söyleminin yarattığı sıcak atmosfere dikkat çekiyor.
Hiç şüphesiz ki şiddet, aşırı grupların hızla gelişen ve rekabetçi dünyasında en azından Avrupa’daki saldırılara ilham verdiklerini iddiasıyla gündemde kalmak için yol arayan IŞİD ve el Kaide liderlerini, memnun ediyor. (…)
Fransız yetkililer, Nice saldırısından sorumlu kişinin, eylül ayı sonlarında tekneyle ulaştığı İtalya’dan Fransa’ya yeni gelen 21 yaşındaki Tunuslu Brahim Aouissaoui olduğunu belirlediler. Hem Conflans (öğretmen) cinayeti hem de eylüldeki Charlie Hebdo saldırısı 18 yaşındaki göçmenler tarafından işlendi. Abdouallakh Anzorov (Öğretmen Samuel Paty’nin katili) altı yaşında Fransa’ya muhtemelen Moskova’dan gelen bir Çeçendi. Ali Hassan, Avrupa’ya gitmek üzere 15 yaşında Pakistan’dan ayrılmıştı.
Washington merkezli (düşünce kuruluşu) Atlantik Konseyinden Shuja Nawaz, iki faktörün şiddet üretmek için çarpıştığını söyledi. 'Birincisi, Pakistan gibi kendi ülkelerinde, eğitim sisteminin de çöktüğü, mollaların ve popülist hükümetlerin etkisiyle giderek daha İslamileşen ve Batı karşıtı hale gelen koşullar. İkincisi, göçmenlerin yasal veya yasa dışı bir şekilde ulaştığı Batı ülkelerinde, bir savunma mekanizması olarak ve toplanma noktası olarak dine dönen Müslüman göçmenlerin gettolaşması söz konusu.'"
NICE SALDIRISINDAN SONRA FRANSA
Albrecht Meier
(Tagesspiegel gazetesi/Almanya)
“Nice’teki cinayetler, koronavirüs salgını ve hüküm süren sağlık acil durumu nedeniyle zaten büyük ölçüde sarsılmış bir ülkeyi vurdu. Saldırının ilk haberleri kamuoyuna açıklandığında, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un korona nedeniyle yeniden kapanma ilan etmesinin üzerinden15 saat geçmişti. Fransa’da Almanya’dakinden çok daha katı olan kısıtlamalar yürürlüğe giriyor.
Geçen hafta sonu, Paris ile Ankara arasındaki diplomatik krize ilişkin karikatür tartışması tırmandı. Paris, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Macron’un ruhsal durumu nedeniyle muayene edilmesi gerektiğini söylemesi üzerine büyükelçisini geri çağırdı. Müslüman dünyasında, Fransız ürünlerine karşı boykot çağrıları yapıldı. Daha sonra, Elysée Sarayı’nda anlaşmazlığın daha da tırmanmasından kaçınılması gerektiği söylendi.
Ancak Türkiye Cumhurbaşkanıyla tartışma olmasa da Macron büyük bir siyasi baskı altında. Özellikle, siyasi yelpazenin sağ tarafındaki temsilciler, İslamcılığa karşı mücadelede daha sert bir çizgi çağrısında bulundu. Eski Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy’nin sırdaşı olan yeni İçişleri Bakanı Gérald Darmanin’in atanmasıyla, Macon zaten çoktan sağa biraz daha yanaşmıştı. Ancak bu, Nice Belediye Başkanı Christian Estrosi’nin perşembe günü 'Yeter artık' demesini engellemedi. 'Cumhuriyetçiler' partisinden muhafazakar siyasetçinin ifadesiyle, 'İslami faşizmi topraklarımıza kovmanın, yok etmenin zamanı' gelmişti. Aşırı sağcı Ulusal Cephe Başkanı Marine Le Pen, benzer sözler söyledi: 'Nazilerin işgalinden bu yana ilk defa, Fransa artık özgür bir ülke değil, Fransa savaşta, iç savaşta!' 52 yaşındaki kadın siyasetçinin sabit bir hedefi var: 2022’de yapılacak bir sonraki başkanlık seçiminde Macron’un yerini almak istiyor. Kısacası Fransa-Türkiye arasındaki çatışma aşırı sağın işine yarıyor.” (DIŞ HABERLER)