Turhan Özyazanlar: Oyuncunun sadece şutunu geliştirmiyoruz
Faruk AYYILDIZ
Diyarbakır
Spor Toto 3. Lig’de oynadığı 12 maçı da kazanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. Takımın hocası Turhan Özyazanlar, 12 maçı da üst üste kazanmalarının hedeflerine vardıkları zaman önemli olacağını söylüyor. Futbolcuların sadece attığı şut ile değil sosyal, kültürel gelişimlerini de yakından takip eden Özyazanlar ile geniş bir sohbette bulunduk.
Takım olarak hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?
Aslında genel bir hedefimiz var; Diyarbakır gibi 1.5 milyon nüfusa sahip, 450 bin 25 yaş altı gencin bulunduğu ilin süper ligde takımı olması lazım ki daha büyük imkanlarla, daha çok kişiye olanak sunulsun. Üst liglere çıkmanın daha büyük yararı var. Gelirler artıyor. PTT 1. Ligde bile kulüplerin ciddi kazançları oluyor. Tesis konusunda da daha kolay gelişebilir. Federasyondan daha iyi destek alabiliyor. Şu an Diyarbakır’ın doğru düzgün tesisi yok ama Diyarbakır’ın çok altında nüfusa sahip iller devletten aldığı desteklerle daha büyük tesislere sahipler.
Genç nüfus var dediniz. Peki Diyarbakır’daki futbolcu potansiyeli ne durumda?
450 bin 25 yaş altında genç var. Muhakkak çok iyidir. Biz ulaşamıyoruz belki ama ulaşamayan hatalı. Ulaşılması lazım muhakkak vardır o kadar genç arasında. Bazı mevkilere oyuncu bulunamayabilir. Özel yetenek isteyen oyuncular zor bulunabilir ama bunlar bir takım içerisinde üç, dört kişidir.
Bölgede yaşanan olumsuzlukların bulamamanızda etkisi var mı?
Olabilir tabi. Yani faktörler vardır ama bu durum böyle ve ona rağmen çıkması lazım.
Deplasmanlarda nasıl karşılanıyorsunuz?
Bir kere Diyarbakır’a gelen takımları o kadar iyi misafir ediyor ki camiamız ister istemez buna aynı güzellikle karşılık vermek zorunda kalıyorlar gibi geliyor bana. Gittiğimiz her yerde çok iyi karşılanıyoruz. Bu sene bir deplasmanda olumsuz bir tezahürat söyler gibi oldu rakip takım seyircileri ama yöneticiler hemen araya girip susturdular. Bazı maçlarda sahaya çıkıyoruz lider buraya diye seyirciler bizi çağırıyor.
Lider buraya diye çağrılmanızda bölge takımı olmanızın etkisi var mı?
Bunun da etkisi vardır ama olumsuz bir şey görmedim. Olur gibi olduğu zaman da yöneticiler engelledi. Sevgiyle karşılanıyoruz diyebilirim. Ama bizim tavırlarımız da burada etkili. Biz kart görmüyoruz, futboldan başka bir şeyler ile ilgilenmiyoruz.
Batıdan, Diyarbakır’a deplasmana gelenler ne gözlüyor, ne görüyor peki?
Gelenleri yöneticiler misafir ediyor ama demek ki o kadar iyi karşılıyorlar ki gittiğimiz yerde de bizi iyi karşılıyorlar. Herkesle dost olmuş vaziyetteler. DİSKİ camiasına karşı korkunç bir güven var. Sadece yöneticiler arasında değil futbolcular için de öyle. Birçok futbolcu burada gözü kapalı imza atabiliyor.
Takımınız 12 maçı üst üste kazanınca basın da haberlerinizi okumaya başladık..
Şuanda benimle konuşmak isteyen gazeteciler var ve açıkçası alınıyorum. Böyle olmasaydı sesimizi hiçbir zaman duyuramayacaktık. Ama bu bir gerçek. Sesimizi duyurmak istiyorsak tırmanmamız lazım. Amatörlerde çok kötü şartlarda, çok güzel işler yapan takımlar, antrönör arkadaşlar vardır ama sesini duyurması için yukarılara tırmanmaları lazım ki bizim de öyle.
‘DİYARBAKIR ÇALIŞTIĞIM EN GÜZEL YER’
Sizin Diyarbakır’a gelmeniz konusunda mı yanlış karar verdiğinizi düşünüyorlardı?
Diyarbakır uzak niye gittin, biraz karışık deniliyordu ama burada İstanbul’dan farklı bir yaşam görmedim. İstanbul’da nasıl yaşıyorsam burada da aynı şekilde yaşıyorum. Hatta bazı yerleri daha da avantajlı. Diyarbakır’da olumsuz olarak gözüken ne varsa bu Türkiye’nin her yerinde, İstanbul’da da var. Ayrıca artı yönleri Diyarbakır’ın çok fazla. Geldiğim günden bu yana söylüyorum bu kadar kaliteli, kültür seviyesi yüksek, kitaptan, sinemadan bahseden bu kadar çok yöneticiyle hiç çalışmadım. Fenerbahçe’de futbolcu olarak başladım, sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ilk hocası benim, kurucusu sayılırım. Samsun, Güngören, Amatör genç takımlar dahil buralarda da çalıştım burası kadar kültür seviyesi yüksek takım görmedim.
EĞİTİMİ BIRAKMAMAK GEREKİR
Avrupa’da futbolcular farklı yetişiyorlar sanki.. Mesela eski Bursasporlu İvan Ergiç Karaburun Bilim Kongresinde evrim üzerine bir sunum yaptı.
Küçük yaştan itibaren okuluyla birlikte futbol eğitimini paralel yürütmek gerekir. Futbolcunun sadece yeteneğine bakmamak, sadece o yönünü geliştirmemek lazım. Bunun gelişmesi içinde önce bunu sağlayacak eğiticilerin düzeyinin ileride olması lazım.
Bir de şike meselesi var.. En sonunda ‘sahaya yansımamış’ denilerek üzeri örtüldü ama mahkemesi devam ediyor. Bunlara dair ne söyleyeceksiniz?
Bunlara dair çok fikrim yok ama ben bu yaşananlara inanamıyorum. Olan bitene şaşırıyorum. Ama bildiğim tek şey var paranın olduğu yerde kirlilik oluyor. Para varsa spora siyaset te, mafya da karışıyor.
Bu tartışmaların arasında Milli Takım hocası da değişti. Yeniden yapılanma söylemleri var ama başarısızlık devam ediyor..
Kendimle yarışan birisi olarak başka bir hocaya laf söylemek istemem ama geçmişe daha dikkatli bakmak gerekiyor. Avcı’nın gençlere ne kadar önem verdiğinin irdelenmesi lazım. Genç Milli Takım hocalığının ardından İBB’de gençler konusunda ne kadar üretim yaptı görmek lazım
Her hoca değişikliğinde yapılanma deniliyor ama zihniyetin aynı olduğunu görüyoruz..
Yeniden yapılanmalarından bıktık artık. Ya yapmasınlar yeniden yapılanma ya da 8 seneyi pas geçip yapılanmaya gitsinler.
BİLGİSAYAR ÇOK KÖTÜ ARAÇ OLMUŞ
68 gün süren açlık grevleri oldu ve uzun süre kentin gündemiydi. Futbolcular arasında bu durum konuşuluyor muydu?
Salonda sohbet sırasında her konuyu konuşuyoruz. Şehirde ne oluyorsa burada da onlar mutlaka konuşuluyor.
Önemli bir geleneğin son temsilcilerinden Metin Kurt’u kaybettik. Siz Hayat TV’ye bağlandığınızda medyanın Metin Kurt’un ölümünden sonra yaptığı ‘unutulmaz, efsane futbolcu’ haberlerini eleştirmiştiniz..
Kimisinin yanağında sivilce çıksa 20 gün bundan bahsediyordu gazeteler, televizyonlar ama Metin Abi ölümle mücadele ediyordu kimsenin haberi yoktu. Öldükten sonra unutulmaz futbolcu demeye başladılar. Metin Abinin ölümünün ardından başka kanalda bana sendika sorusunu sordular. Bir hafta önce neden Metin Abiye sormadılar şaşırıyorum yani.
Peki sendika konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bunu benim söylemem doğru olmaz belki ama ben kendimi Metin Abinin devamı olarak görüyordum. O da hep öyle derdi ama maalesef ben onun kadar hırslı, inatçı değilim. O çok büyük inatla, hırsla futbolcuların, emekçilerin ezilmemesi için ölene kadar mücadelesini sürdürdü. Eğer o ameliyattan çıksaydı bu işi yapana kadar sürdürecekti ben buna inanıyorum. Biz de elimizden geldiği kadar ona yardımcı olmaya çalışıyorduk ama futbolcular işin bilincinde değil. Kitap okumuyorsa, gazete okumuyorsa bilincine de varamıyor. Buraya günlük 6 tane gazete alıyoruz. Takip ediyoruz kim ne kadar ilerliyor diye ama çok yavaş ilerliyor. Bunu kırmak lazım. Uçaktan korkuyor oyuncu mesela. Bilgisayardan araştır uçak nasıl havalanır, havada kalır öğren kurtul diyorum haklısın diyor. Haftaya soracağım diyorum bir daha ki hafta yine bakmamış. Biz böyle olmasın diye mücadele ediyoruz.
Futbolcularınızın kültürel ve sosyal gelişimiyle de ilgileniyorsunuz. Alt liglerde oynayan futbolcular neler ile uğraşıyor, ilgileniyor?
Bilgisayar burada çok kötü bir araç olmuş ve tüm futbolcuların elinde o var. Popüler kültür ağır basıyor. Dinlenilen müzikten, okunan kitaba, gazeteye kadar popüler kültür ağırlıklı çünkü topluma devamlı bu pompalanıyor. Bundan birden bire sıyrılmak çok zor oluyor. Şuan elimizdeki oyunculardan da öte daha aşağıdan gelenler bizim istediğimiz kıvama gelebilir. 15 yaşındakileri kast ediyorum. Bunların abileri gibi olmamaları lazım. Apolitik bir nesil olduğunu biliyoruz her konuda. Bugün Tıp Fakültesinde okuyan bir öğrenci bile birçok şeyden habersiz çünkü popüler yaşam tarzı benimsenmiş. Bunu ortadan kaldırmak zor ama yine de diğerlerine göre biz fena değiliz. Başarı derken sadece takımın üst lige çıkması değil böyle bir sorun var bunları da düzeltmemiz lazım. O zaman başarıyı kabul edeceğim. 12’de 12 bir şey değil.
Ülkede futbolcular için ‘iki kelimeyi bir araya getiremeyen insanlar’ algısı güçlü.. Futbolcuların geneli de eğitimini tamamlamamış oluyor. Sizin takım bu profili değiştirebilecek mi?
Kırmamız lazım. Onun için uğraşıyoruz. Futbolculara mikrofon uzatıldığı zaman ‘önümüzdeki maça bakacağız’, ‘bugün çok iyi hazırlanmıştık’ ‘rakibimizin gücünü biliyorduk’ gibi beş altı cümle kurabiliyorlar Bunun dışında da cümleler kurabilen oyuncularımız olsun istiyoruz.
Son olarak sizin eklemek istediğiniz bir şeyler kaldı mı?
Benim söylemediğim bazı sözler basında ben söylemişim gibi çıkıyor bu da beni üzüyor. Güven sarsıcı bir şeyler oluyor. Benim felsefeme ters şeyleri ben söylemişim gibi yazıyorlar. Mesela ‘şanssız bir maç oynadık’ gibi. Beni tanıyanlar bunu benim söylemeyeceğimi anlıyordur.