02 Kasım 2020 08:54

Basın meslek örgütleri: Gazetecilere karşı işlenen suçlarda cezasızlık hâlâ yüksek

2 Kasım Gazetecilere Karşı İşlenen Suçlarda Cezasızlıkla Mücadele Günü’nde açıklama yayımlayan basın meslek örgütleri: Gazetecilere karşı işlenen suçlarda cezasızlık hala yüksek

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Gazetecilere Karşı İşlenen Suçlarda Cezasızlıkla Mücadele Günü’nde Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) bir açıklama yayınlayarak “Gazetecilere karşı işlenen suçlarda cezasızlık hala yüksek” dedi. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi ve Bianet Medya Özgürlüğü Raportörü Erol Önderoğlu da Bianet’te “Gazeteci katillerinin peşine düşmede tutarsızlık!” başlığıyla bir yazı yayınladı. 

IPI: 52 GAZETECİ ÖLDÜRÜLDÜ

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), yaptığı açıklamada, hükümetler failleri adalete teslim edemedikçe, gazetecilere karşı işlenen suçlarda cezasızlığın yüksek olmaya devam ettiğini söyledi. 

IPI, geçen Ekim ayından bu yana 52 gazetecinin çalışmaları nedeniyle hayatını kaybettiğini, hedefli saldırılarda en az 24 kişinin öldürüldüğünü açıkladı ve “Vakaların neredeyse yarısında, sorumlular hala kayıp durumda.” dedi. 

IPI Direktör Yardımcısı Scott Griffen, "Gazetecileri öldürenlerin adalete teslim edilmemesi kabul edilemez ve halkın bilgi alma hakkına saldırıdır." derken, gazetecilere karşı işlenen suçların kesintisiz cezasızlık döngüsü, özgür haber akışının her zamankinden daha değerli olduğu bir dönemde basına yönelik şiddeti daha da körüklediğini aktardı. 

EN FAZLA CİNAYET AMERİKA KITASINDA

IPI açıklamasında bir önceki yıl olduğu gibi, Amerika kıtasında cinayetlerin en yüksek sayıya sahip olduğunu; bunlardan sekizinin Meksika'da, beşinin Honduras'ta, ikisinin Kolombiya ve Venezuela'da ve her birinin Brezilya, Guatemala, Haiti ve Paraguay'da olmak üzere 21 gazetecinin öldürüldüğünü bildirdi. Asya'da Filipinler'de üç, Hindistan, Endonezya ve Pakistan'da ikişer ve Kamboçya ve Bangladeş'te birer gazeteci olmak üzere 11 gazeteci öldürüldü.  Afrika'da Nijerya'da iki, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Somali'de birer gazeteci öldürüldü. Bir gazeteci Yemen'de hedefli bir saldırıda öldü, bir diğeri ise arabasında ölü bulundu, Katar'da ise tutuklu bir gazetecinin ölümü soruşturma altında.

MEKSİKA FONLARI DURDURDU

Meksika'da, IPI'nin Ölüm İzleme Örgütü'ndeki sekiz vakadan yalnızca birinde tutuklamalar yapıldı. Meksika gazetecilerin çalışması için en tehlikeli ülkelerden biri olmasına rağmen, oradaki hükümet İnsan Hakları Savunucularının ve Gazetecilerin Korunması Yasasını (LPPDHP) desteklemek için ayrılan fonları durdurmaya karar verdi. Brezilya, Kolombiya ve Honduras'ta katiller hâlâ serbestken, Haiti, Paraguay ve Venezuela'da tutuklamalar cinayetlerle bağlantılı hale getirildi. Asya ülkeleri arasında Filipinler üç cinayetten ikisinde zanlıları tutuklarken, Endonezya ülkedeki iki cinayetin sözde beynini yakaladı. Hindistan'da polis bir davada şüphelileri tutukladı ve başka bir cinayet davasında sanık aleyhine dava açtı. Pakistan polisi iki cinayetten birinde şüphelilere dava açtı. Ancak, Bangladeş ve Kamboçya'da meydana gelen cinayetlerle ilgili soruşturmalarda ilerleme kaydedilmedi. Afrika ve Orta Doğu'da IPI'nin Ölüm İzleme Örgütü'ndeki yedi vakada herhangi bir tutuklama bildirilmedi.

ARKASINDA KİMLER OLDUĞU BULUNMALI

Griffen, cinayetlerde sadece tetikçilerin tutuklandığını ancak arkasında ne olduğunun açıklanmasını belirterek “Yetkililer, bir gazetecinin öldürülmesine karışan her kişinin adalete teslim edilmesini sağlamalıdır.” dedi.

Cemal Kaşıkçı cinayetine de yer verilen açıklamada şöyle denildi: “Suudi hükümeti, yoğun uluslararası baskının ardından, Kaşıkçı'nın ‘haydut operasyon’ olarak tanımladığı şekilde öldürüldüğünü kabul etti. Ancak daha sonra isimlerini veya cinayetteki iddia edilen rollerini açıklamadan 11 kişi suçladı. Mart 2019'da başlayan duruşma gizlilikle örtüldü ve Birleşmiş Milletler'in taleplerine rağmen uluslararası gözlemcilerin duruşmalara katılmasına izin verilmedi. Aralık ayında, şüphelilerden beşi ölüm cezasına çarptırıldı (daha sonra tersine çevrildi) ve diğer üçüne hapis cezası verilirken, geri kalan üçü temize çıkarıldı.”

GAZETECİ KATİLLERİNİN PEŞİNE DÜŞMEDE TUTARSIZLIK!

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi ve Bianet Medya Özgürlüğü Raportörü Erol Önderoğlu da Bianet’te “Gazeteci katillerinin peşine düşmede tutarsızlık!” başlığıyla bir yazı yayınladı. 

Türkiye’nin, topraklarında işlenen yabancı gazeteci cinayetleriyle ilgili yargı süreçlerini son derece hızlı karara bağladığını ancak yerel vakalar 10 yıllar sonra dahi sonuçlandırılamadığını belirten Önderoğlu “Neden? Tutarsızlığı açıklayacak en güçlü gerekçe politik çıkarlar ve deneyimsizlik. Çözümü ise cezasızlıkla mücadeleyi yargının öncelikli amacı haline getirmek.” dedi.

Önderoğlu basın özgürlüğüne yönelik ihlallerin yaygınlığıyla göze batan ve kötü nam salan Türkiye’nin, medya temsilcilerine karşı suçlarla nasıl baş ettiğine bakıldığında “yerli vakalara özensiz veya kayıtsız kalan, uluslararası boyutları olan dosyalara ise (çıkarlarına göre) çoğunlukla minimalist ancak her halükarda hızlı tavır gösteren bir ülke” görüntüsü çizdiğini belirtti.

FAİLLERİN ORTAYA ÇIKMASI GEREK 

“Gazetecilerin ister kendi ülkelerinde isterse başka topraklarda karşılaştıkları tehlikeler artıyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) gibi uluslararası basın özgürlüğü kuruluşları, gazeteci ve aydınlara yönelik tehdit veya suçlarda devreye girebilecek bir mekanizma kurulması için Birleşmiş Milletler (BM) düzeyinde girişimlerini sürdürüyor. Kaşıkçı cinayeti gibi, gelecekte de görülebilecek “gazetecilere yönelik uluslararası boyutlu devlet suçları”, böylesi bir mekanizmaya olan ihtiyacı daha yakıcı hale getirebilir.” diyen Önderoğlu yazısında şöyle devam etti: 

“Ancak Türkiye ile sınırlı kalacak olursak, gazeteci cinayetlerinin kovuşturulmasına dair güvenin, uluslararası taahhütlere uygun olarak, dosyaların politik müdahalelere kapatılmasıyla gelebileceği söylenebilir. Her şeyden önce yargı bağımsızlığı yeniden tesis edilmedikçe, tüm bu dosyalarda kamuoyu vicdanını rahatlatacak bir sonuç elde edilemez. Keza Türkiye, hem onlarca yıl öncesine ait gazeteci cinayeti dosyalarını hem de uluslararası boyutları olan benzer vakaları gölge bırakmayacak şekilde çözmekle yükümlü. Yargının, suç bağlantılarını, faillerin bağlantılarından etkilenmeksizin, şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarması gerek. Kamuoyu vicdanını rahatlatmanın ve tarihsel bir cezasızlık yükünden kurtulmanın yolu, iktidar hevesiyle ‘namus sözleri’ vermekte değil, dosyaları donanımlı, yeni ve hızlı bir yargılama mekanizmayla çözmektir.” (MEDYA SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

İşçiler pandemiyi kredilerle aşmaya çalışırken bankalar kâr rekoru kırdı

SONRAKİ HABER

Kovid-19 tedavisi gören İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu taburcu edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa