İnşaat Mühendisi Uzunkaya: İzmir'de 17 binaya yetişilemedi, İstanbul'da ne olacak?
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Üyesi Tayfun Uzunkaya, İzmir depreminde yaşanan yıkımı ve sebeplerini değerlendirdi, "Depreme hazırlıklı olup çözüm odaklı tartışmalıyız" dedi.
Fotoğraf: Halil Fidan/AA
Dilek OMAKLILAR
İzmir
Ege Denizi'nde Seferihisar ilçesi açıklarında meydana gelen depremden İzmir'de en fazla etkilenen ilçe olan Bayraklı'da yıkılan binaların durumu ve zemini tartışılırken depreme ne kadar hazırlıklı olup olmadığımız, yerel yönetimlerden imar affına dek birçok konu da yeniden gündeme gedi.
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Üyesi Tayfun Uzunkaya da her yerde hissedilen depremin özellikle bu bölgede yıkıma sebep olmasının zemin yapısından kaynaklı olduğunu belirterek, “Buranın zemin yapısı şiddetin hissedilme oranını çok yüksek kılıyor. Zemin yapısı kötü ve burada tahrip olan binaların çoğu 25-30 yıllık yapılar. Gerçek anlamda bir mühendislik hizmeti görmemiş yapılar ya da kısmi iş yeri açmak için alttan kolonlar kesilenler vb. etkileri olan yapılar” dedi.
Bölgede 100 bine yakın yapının olduğunu söyleyen Uzunkaya, yapıların zarar görmeye başladığı an artık sakat bir hal almaya başladığını ve yeni bir depreme hazırlanması gerektiğini belirtti.
"ÇÖZÜM ODAKLI TARTIŞMALAR GEREKLİ"
Yaşanan depremi “İstanbul depremi için ve belki de gelecek olan büyük İzmir depremi için küçük bir animasyon” şeklinde tanımlayan Uzunkaya, özellikle geleceğe ilişkin hazırlıklı olmanın önemine değindi.
İTÜ’den bir heyetin de geldiğini hatırlatan Uzunkaya, şunları aktardı: “İnşaat Mühendisleri Odasının hasar tespit çalışmalarında yer almak için Çevre ve Şehircilik İzmir İl Müdürlüğüne yaptığı başvuru reddedildi. Neden bunu yapıyorlar, odaları da tasfiye etmek istiyorlar. Bu işin tespitlerini yapacak kurum, esas itibariyle inşaat mühendisleri odasıdır. Bu ayrıştırmacı, çatışmacı dil her şeye yansıdığı gibi buraya da yansıyor” dedi.
Ayrıca 30 yıldır tespitlerin yapıldığını ancak meselenin çözüm odaklı tartışılmadığını vurgulayan Uzunkaya, “Yerel yönetimler, devlet kademesi hatta yurttaşlar, bununla ilgili kendisine 'Ne yapmalayım' diye sormalı. 1 ay sonra bunun unutulmaması için bunu sormak lazım. Bu işler yurttaşlara bırakılamaz. Ya yurttaş birlikleri oluşturacağız ve bu birlikler kendisi çözüm üretecek ya da belediyeler mevcut bütün yapı stokunu elden geçirip bununla ilgili çözüm üretecek. Öbür türlü yine aynı şeyler olacak. Bunların üzerinden korku iklimi yaratmak yerine çözüm odaklı olmamız lazım” diye konuştu.
"EN KÖTÜ BİNALAR DEVLET ELİYLE ONAYLANMIŞ OLDU"
Çıkarılan imar aflarını da eleştiren Uzunkaya, “Türkiye bir deprem ülkesi, mevcut yapıların tespit edilmesi, bununla ilgili analizlerin yapılıp çözüm üretilmesi gerekir. Bunun için bir bütçe gerekiyor evet ama sonuçta siz imar affı çıkardınız, onlarca saçma binaya para karşılığında imar verdiniz, yasa dışı durumlarını yasal hale getirdiniz. Aslında burada devlet suçu resmileştirdi. Nasıl bir suç? Benim hiçbir fikrim yok, 7 katlı bir bina var; kiraladım, oturdum. Ben oranın 5 kata göre tasarlandığını bilmiyorum ki. Ancak orada bir şey olunca da ben ölüyorum. Bu işin esas denetleyicisi kamudur. Kamu, yurttaşını korumak zorunda. Bu çürümüşlük her şeye yansıyor. En kötü binaların hepsi devlet eliyle onaylanmış oldu” dedi.
Bu bölgede imar affının olduğunu ancak yıkılan yapılar için olmadığını söyleyen Uzunkaya, “İmar affı bir ülke için vahşettir. İmar affı yaptınız diyelim ki bir bütçe çıkardınız. Bütçeyi ne yaptınız? Deprem için toplanan vergileri düşünün. Elinizde 10 milyar dolar para vardı, tamam ne yaptınız? Biz bu 10 milyar dolarla çok rahatlıkla tüm ülke için sismik tarama yapıp, zemin taramalarını, bina taramalarını yaparak bina envanterlerini çıkartabiliriz" diye ekledi.
"KAMU ADINA MÜDAHELE EDECEK İRADİ GÜÇ YOK"
Geçtiğimiz yıllarda yapılara verilen çürük raporunu da hatırlatan Uzunkaya, “Devlet çürük yapıyı boşaltamıyor çünkü yurttaşa yer vermesi gerek. Evini yıkacaksın kabul ama burada yine ranta dönüyor olay. Yapının çürük olduğunu tespit ediyorsun ama yapıyı boşaltamıyorsun. Burası 5 katlı, 'Yıkalım, 10 kat yapalım, size izin verelim, müteahhite verin burayı, yapın' diyor. Bu da bir sürü ek soruna neden oluyor. Çürük raporu var ama buna kamu adına müdahale edecek iradi güç yok” dedi.
Kamunun hamle yapmadığı yerlerde yurttaş birliklerinin, örgütlenmelerin ya da baskı gruplarının oluşturulması gerektiğini ifade eden Uzunkaya, son olarak şunları kaydetti: “İstanbul depremini düşünün… Burada 17 bina için 6 bin insanın yetişemediği yerde, İstanbul’da minumum beklenen göçme olan 30 bin binaya nasıl yetişilecek? Örneğin İzmir’in en ferah bölgesi burası, yerleşim ferah, belli bir düzeni var, park alanları var. Müdahale şansımız kolay, binalar birbirine çarpmıyor. En kolay yerde zorlanırsanız İstanbul’da ne yapacaksınız? Bir Sultançifliği’de, Esenler’de her şey birbirinin içine girmiş. Bunu insanlara anlatmak lazım, organize etmek lazım ki gelecek için hazırlık yapalım. Bunu gündem yapmak gerek.”