03 Kasım 2020 10:19

Kılıçdaroğlu'dan AKP'ye deprem eleştirisi: İktidar bilimi dinlemiyor

Kılıçdaroğlu: Sosyal devlet değil, 5’li çeteye hizmet veren bir devlet var. Depremde en çok fakirler zarar görüyor. Sosyal devletin vatandaşına sahip çıkması lazım.

Fotoğraf: Evrim Aydın/AA

Paylaş

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu İzmir depreminin ardından AKP'nin deprem politikalarını eleştirdi. Deprem için toplanan 35 milyar dolar vergiye ne olduğunu soran Kılıçdaroğlu, “Sosyal devlet değil, 5’li çeteye hizmet veren bir devlet var” diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. 

Kılıçdaroğlu'nun açıklamasından öne çıkan şöyle:

DEPREM DÜZENLEMESİ ŞART

“Eğer biz deprem gerçeğini kabul ediyorsak gerekli önlemleri almak için çaba harcamalıyız. Hayatını kaybedenlerin arkasından Fatiha okuyoruz, gözyaşı döküyoruz. Ya sonra ne yapıyoruz, asıl soru bu. Aynı şeyleri yapmaya devam ediyoruz, bunun değişmesi lazım. Deprem olduğunda nasıl can kaybını minimize edebiliriz ya da hiç olmaz. Mal kaybını nasıl önleyebiliriz, yaralı olmasını nasıl olmasını önleyebiliriz?​” 

“DEPREM İÇİN NEDEN ÖNLEM ALMIYORUZ?​” 

“Riskli alan belirlendikten sonra oradaki binaların yıkımı gerekiyor. Peki yıkıma kim karar verecek? Belediyeler belirleyemiyor. Valilik, bakanlığa bildirecek, onaylarsa belediye gidip yıkımını yapacak. Yasaların bu kadar dağınık olması aslında deprem riskiyle mücadelede bürokrasiyi de zorluyor. Deprem konusunda biz ne yaptık? Biz ana muhalefet partisiyiz. Özellikle bu bölümü CHP’de hep eleştirir diyen vatandaşlarım dinlesin. 

Bürokrasisi gelişmiş, vatandaşların bilgilendirildiği ülkelerde depremle mücadele 2 aşamalıdır. Birinci aşama afeti nasıl önleyebiliriz. Yani depreme dayanıklı yapılar yaparsınız. Riskli alanda öyle yapılar yapacaksınız ki yapılar depreme dayanıklı olacak. İkinci aşaması ise depremin oluşması halinde oluşması gereken riski nasıl önleyebiliriz. Türkiye’de hangisi yapılıyor? Birincisi yapılmıyor. İstanbul’daki konutların büyük bir kısmı depreme dayanıksız. Bunu hepimiz biliyoruz ama önlem alınmıyor. Deprem oluyor, çocuklarımız kurtuluyor, hepimiz seviniyoruz. Peki, depremden sonrasını biliyoruz da deprem için neden önlem almıyoruz?​”

DEPREMLE İLGİLİ 58 ÖNERGE VERMİŞİZ AMA BİR TANESİ ARAŞTIRILMAMIŞ

“İktidar zaten bilimi dinlemiyor. Baban öldü, annen öldü ama sana bir daire vereceğim diyor. Bundan sonra da deprem olacak. Ben söylemiyorum, bu işin uzmanları bilim insanları söylüyor. Parlamentodan depremle ilgili kanunların tamamı geçti. Ama parlamentonun bir eksiği var. Depremle ilgili 58 önerge vermişiz ama bir tanesi araştırılmamış. Parlamentonun bunu araştırması lazım. Demek ki muhalefet 10 yılda 58 kez parlamentoyu depreme karşı uyarmış.” 

“EN KALİTELİ RAPORU BİZ VERDİK”

“Bilim insanlarının dilinde tüy bitti ama bunlar bir şey yapmadılar. Sivil toplum kuruluşları, üniversiteler de üzerine düşeni yaptılar. Yayınlar, toplantılar yaptılar. Meslek kuruluşlarının onlarca, yüzlerce raporu var. Peki muhalefet olarak biz görevimizi yaptık mı? Şunu açıkça söyleyebilirizm. Deprem konusunda, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en kaliteli raporu sunup hükümete veren bir parti var o da CHP’dir. 

Ersin Arıoğlu, Türkiye’den, Japonya’dam ve ABD’den deprem mühendislerini bir araya getirdi. Raporu 2005 kasım ayında o dönem genel başkanımız olan Deniz Baykal’a sunuldu. Sayın Baykal, raporun önemini gördüğü için hükümetin bu raporu bilmesi lazım, sayın Başbakan’a bunu verin anlatın dedi. Ama dedi ki sayın Baykal, bu raporu kamuoyuyla paylaşmayın, bu CHP’nin raporu olarak anılmasın. Deprem siyasete alet olamasın dedi. Sayın Baykal’ın önerisi üstüne dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’e telefon etti. Sayın Arıoğlu deprem konusunda sayın Başbakan’a bilgi vermek istediklerini söyledi. 20 dakikalık randevu verildi. 

Rapor 3 bölümden oluştu. İlk bölüm, İstanbul deprem ihtimalinin bilimsel analizi. İkinci bölüm, muhtemel hasar senaryosu. Üçüncüsü risklerin en aza indirilmesi için nelerin yapılması gerekiyor. Randevu günü sayın Başbakan’a gitti ve şunu söyledi: Sayın Baykal bu rapor kamuoyu ile paylaşmayın dedi. Raporu anlattılar ve Başbakan raporun önemin anlayınca brigfingi 3.5 saat dinledi. O arada ilgili bakan ve müsteşarları da çağırdı. Biz hiçbir zaman eyy Erdoğan biz bu raporu yazdık sen ne yaptın demedik.”

VERGİLER NEREDE

“Erdoğan der ki bu rapor çok önemli, bunu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve ilgililerin de dinlemesini ister. Rapor, Kandilli Rasathanesi’ne ve ilgili yerlere de gider. Sayın Arığoğlu onlara da hepsini anlattı. Bu rapor sonrasında sadece raflarda yerini aldı. Muhalefet partisi ne yapıyor, bunlar bilimden uzak diyenlerin kulağına da küpe olsun. Peki niçin gereği yapılmıyor? Bu bir siyasi tercihtir. Siyasi tercihte bulunan da iktidar partisidir. Deprem değil bina öldürür diye bir deyişimiz vardı bizim. İnsanların o binalar içinde ölümü beklemesi hangi ahlaka sığar? Paranın nerenin kullanılacağını öngören bir siyasi tercih. Deprem önce önlem alıp insanların hayatlarını mı kurmak istiyorsun, yoksa milyon dolarlar verip havaalanları yaptırıp, onların hazine garantilerini 20 yıl sonrası için bile sağlamak mı istiyorsun? Bu bir siyasi tercihtir. Para var. Depremden sonra gelen özel iletişim vergisi sürekli hale geldi. Şu ana kadar toplanan para 35 milyar dolar. 35 milyar dolarla siz İstanbul’da, İzmir’de yaşanacak depremdeki can kaybını en aza indirgersiniz. Soruyoruz nereye gittiğini cevap vermiyorlar.”

5'Lİ ÇETEYE HİZMET EDEN DEVLET

“Dünyanın en mükemmel raporunu sana 3,5 saat sundular. Nereye gitti bu paralar?

Tedbirlerin hiçbiri alınmadı. Deprem gerçeği var herkes söylüyor. Evi boşaltacak ama nereye gidecek bu adam? Sosyal devlet "işte o vatandaşa sen git şuraya taşın biz buraya park yapacağız" der. Sosyal devlet değil, 5’li çeteye hizmet veren bir devlet var. Depremde en çok fakirler zarar görüyor. Sosyal devletin vatandaşına sahip çıkması lazım. Sadece beslenme açısından değil, oturacak konutuna gözetecek. Anayasa, devlet olarak önlemi sen alacaksın diyor ama bunlar almıyor. Vatandaştan parayı deprem vergisi diye topluyorsun, sonra o vergiyi başka yerde kullanıyorsun. Sonra ben sorunca ben sana cevap vermem diyorsun. Artık CHP’nin devleti yönetme zamanı gelmiştir. Ayaklar altında olan, herkesin tehdit ettiği, herkesin şantaj yaptığı bir devlet olmaz. Onurumuzla ve gurumuzla yaşamak istiyoruz. Merkezle yerel yönetim arasında sağlıklı bir işbirliği olmadan bu iş yürümez. Hiç kimse karamsar olmasın, bunlar aşılır.” (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

İzmir Tabip Odası deprem raporunu açıkladı: 31 sağlık kurumu hasarlı

SONRAKİ HABER

Van’daki yangında 100 işyeri kullanılamaz hale geldi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa