ABD seçimleri | Prof. Dr. Cihan Tuğal: Liberalizmin mevzi kaybı devam ediyor
ABD Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesinde Sosyoloji Profesörü Cihan Tuğal, ABD başkanlık seçimlerindeki son durumu Evrensel’e yorumladı.
Fotoğraf: Tayfun Coşkun/AA
ABD seçimlerinde oyların sayımı ve Donald Trump’ın sık sık tweet atarak sayıma itirazının yarattığı gerilim sürüyor. ABD'nin Berkeley kentindeki Kaliforniya Üniversitesinde Sosyoloji Profesörü Cihan Tuğal, son durumu Evrensel’e yorumladı.
“İki partinin de uygulamaları, yoksulluğu, güvensizliği, uyuşturucu salgınını, yalnızlığı, örgütsüzlüğü şiddetlendiriyor. Buna rağmen, liberalizm kendini sağcılığın yumuşak bir taklidi olmaya hapsetmiş durumda” diyen Tuğal’ın değerlendirmeleri şöyle:
"TRUMP ZOR YOLUYLA İKTİDARDA KALMAYI PLANLIYOR"
“Seçim sonuçları henüz net değil. Trump’ın ‘Kazandık’ açıklaması, bir durum tespitinden çok radikal sağın darbe hazırlığının bir parçası. Eğer Biden kazanırsa, Trump zor yoluyla iktidarda kalmayı planlıyor. Sonuçları şu anda bilemesek de Trump’ın desteğinin çok aşınmadığı aşikar.
Pandemiyi idare edememesine, seçim taleplerinin çoğunu yerine getirememesine rağmen, niye bu kadar destek buluyor başkan? Bunun ayrıntılı değerlendirmesi için daha ayrıntılı veriye ihtiyaç var. 2016’da seçim sonuçlarını en çok etkileyen yerler, beyaz işçilerin sınai işlerini kaybettikleri Ortabatı eyaletlerindeki bazı idari bölgelerdi (“county”). Aynı bölgelerdeki siyahlar da, Obama yönetimi kendilerini hayal kırıklığına uğrattığı için sandığa gitmemişlerdi 2016’da. Yani, hem siyahlar hem beyazlar Ortabatı’da liberalizme sağcı ve apolitik şekillerde başkaldırmışlardı. En azından bu bölgelerin nasıl oy kullandığını öğrenmemiz gerekiyor.
Bu sonuçları beklerken, ülkenin geri kalanının çoğunun, partilerine sadık kaldığını söyleyebiliriz."
"HEM IRKÇILIK, HEM IRKÇILIĞA KARŞI DİRENİŞ ETKİLİ OLDU"
“Görülen en büyük değişim, iki partinin de çok daha mobilize olması. Genelde sandığa pek gitmeyen Amerikan halkı, bu sefer alışkanlıklarını kırdı. Tırmanan ırkçılık ve buna karşı direniş, hem Cumhuriyetçileri hem Demokratları harekete geçirdi. Özellikle ırk meselesi, radikal sağ bir darbe girişiminin kitlesel destek bulma ihtimalini artırıyor.
Liberallerin hüsranı, bu darbe tehlikesi kadar önemli. Liberal medya, kamuoyu ve uzmanlar, tarihi bir 'mavi dalga' (ezici Demokratik zafer) bekliyorlardı. Bu çoğunlukla kendi küçük dünyalarının dışını anlamamalarından kaynaklanıyor. Sosyal bilimin ve kamu araştırmalarının klasik yöntemleri, çöken bir toplumu kavramak için yeterli olmuyor. Özellikle anketler, radikal sağın güçlendiği yerlere ulaşamıyor. Ulaştığında da Trump destekçileri cevap vermeyi reddedebiliyor ya da yanıltıcı cevap verebiliyor. Dolayısıyla, araştırmalar dahi, liberallerin değişen bir ülkenin gerçeklerini inkar etmesinden, başını kuma gömmesinden başka bir işe yaramıyor.”
"BIDEN, TRUMP’IN GİTMESİNDEN BAŞKA BİR ŞEY VADEDEMİYOR"
“Niye bu kadar inkar halindeler? Biden, Trump yönetiminin sonundan başka hiçbir şey vaadedemiyor bu topluma. Alternatifsizlik, radikal sağa karşı olan herkesi Demokratik Parti’ye mahkum ediyor. Bu parti de, özellikle son otuz yıldır Cumhuriyetçilerin çizdiği serbest piyasacı hattı takip ediyor. Sadece daha az ırkçı, daha feminist olmakla kendini ayırıyor. Partinin Sanders yerine Biden’ı başkan adayı olarak belirlemesi, bu tavrının devam edeceğinin göstergesi.
İki partinin de uygulamaları, yoksulluğu, güvensizliği, uyuşturucu salgınını, yalnızlığı, örgütsüzlüğü şiddetlendiriyor. Bu tabloya rağmen, liberalizm kendini sağcılığın yumuşak (medeni olarak kabul edilebilir) bir taklidi olmaya hapsetmiş durumda. Seçimleri kazansalar bile, Amerikan tarihinin en garabet başkanının karşısındaki bu zayıf performansları, liberallerin gurur duyabilecekleri bir kazanım değil. Toptan çöküşe karşı yepyeni bir odak yaratılmadıkça, öfkenin tek etkili dışavurumu radikal sağ. Trump gitse bile sağcı yükseliş sürecek.” (DIŞ HABERLER)