5 Kasım 2020 07:59
/
Güncelleme: 6 Kasım 2020 07:35

EMEP Genel Başkanı Gürkan: İktidar rant düzenini besleyen politikalarda ısrar ediyor

Deprem dolayısı ile İzmir'e gelerek yerel yönetimler, meslek örgütleri ve sendikaları ziyaret eden, çadırda kalan depremzedelerle görüşmeler yapan Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan izlenimlerine ilişkin Bayraklı Eğit-Der binasında basın toplantısı düzenledi. İzmir depreminin bir kez daha toplumsal dayanışmanın önemini çok açık bir şekilde gösterdiğini söyleyerek sözlerine başlayan Gürkan, depremzedeler için parti olarak ilk andan kurumlar ile koordineli çalışmaya yürüttüklerini söyledi.

Yaptığı kurum ve saha ziyaretlerinden gözlemlerini paylaşan Gürkan, çadır kentlerde gıda ve barınma gibi temel ihtiyaçların karşılandığını ancak gelen yardımların ihtiyaç sahiplerine dağıtılması noktasında bir koordinasyonsuzluğun söz konusu olduğunu söyledi.

İktidarın partizan tutumundan dolayı TMMOB, Tabip Odası, Barolar, Sendika Şubeleri gibi mesleki birikim ve deneyimlere sahip kurumların yardım etme taleplerinin reddetmesini eleştiren Gürkan, “İnşaat Mühendisleri Odası hasar tespitinde ortak çalışma önerdiği halde bu öneri hükümet tarafından, hükümetin yerel yönetimcileri tarafından reddedilmiştir. Yine partizanca tutum yerel yönetimleri bu süreci koordine ve idare etmesinde, yurttaşların ihtiyaçlarının karşılanması noktasında da yerel yönetimin dikkate alınmaması yok sayılması tutumu hala devam etmektedir” dedi.

Depreminin yarattığı sorunların çözümü için belediyeler, meslek örgütleri, sendikalar ve merkezi iktidara bağlı yerel bürokratik kurumların koordineli şekilde çalışmasının önemli olduğunu dile getiren Gürkan, burada siyasi iktidara sorumluluk düştüğünü ifade etti.

“EMEKÇİLERİN YAŞAMLARINI TEHDİT EDEN ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR”

Fabrikalar ve sanayi havzalarında pandemi nedeniyle ciddi sorunlar yaşandığını hatırlatan Gürkan, “Fabrikalarda salgın ciddi boyutlarda sürmekteydi. İşçilerin ve ailelerin hayatını tehdit ederek sürmekteyken şimdi fabrikaların uğradığı hasar, zarar ya da işçilerin can güvenliğini tehdit eden bir hasar alıp almadığı tespiti yapılmadığı gibi üretimin aksamadan devam ettiğini gözlemleyebiliriz. Başta sağlık kurumları olmak üzere belediyeler ve idareler kamu kurumlarında da ciddi hasarların olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Vergi dairelerinde olduğu gibi hasarlara rağmen gözle görülen hasarlara rağmen çalışabilir raporu verilerek burada emekçilerin yaşamlarını tehdit eden bir çalışmanın sürdüğünü çok açık ifade edebiliriz” diye konuştu. Gürkan, pandemiyle zaten gündeme gelen işyeri hekimliği, işçi sağlığı ve güvenliğinin öneminin depremle birlikte bir kez daha açığa çıktığını belirtti.

“SAĞLIK HİZMETLERİ PERSONEL AÇIĞI ACİLEN GİDERİLMELİ”

Pandemi nedeniyle zaten tükenmişlik sendromu yaşayan sağlık emekçilerinin deprem nedeniyle yaşadıkları bu sendromu ileri bir düzeyde olduğunu söyleyen Gürkan, “Sağlık hizmetlerinin kesintisiz sürmesi gerektiğini biliyoruz ama bu mevcut sağlık emekçilerini daha fazla çalıştırarak çözülecek bir durum değil. KHK ile ihraç edilen sağlık emekçilerin atamalarının yapılması, sadece KHK’lı değil aynı zamanda açıktan atamalarla sağlık hizmetlerinin personel açığının giderilmesi acil bir sorun olarak karşımızda durmakta” diye aktardı.

“GÜVENLİ VE SAĞLIKLI BARINAMA TEDBİRLERİ ALINMALI”

Çadır kentlerde hijyene ayrıca özen gösterilmesini gerektiğine dikkat çeken Gürkan, “Banyo, çamaşırhane gibi özel donanımlı tedbirlerin alınması gerekmekte. Resmi rakamlara göre 200’ün üzerinde ağır hasarlı bina var. Sanıyoruz ki 15-20 bine yakın yurttaş barınma sorunuyla karşı karşıya. Güvenli, sağlıklı bir şekilde yurttaşların barınacağı tedbirlerin alınması önemine vurgu yapmak istiyoruz” dedi. Ayrıca çadır kentlerde gönüllülerin çocuklar için etkinlikler yaptığını, psikolojik destek verdiğini belirten Gürkan, gönüllüler dışında kalıcı çözüm olarak kreş başta olmak üzere eğitimlerin başlaması gerektiğini söyledi.

“Rantçı kent politikalarının sürmesinin etkilerini görüyoruz. 99 depreminden bugüne meslek örgütleri yerel birlikler bu konunun uzmanları çarpık kentleşme rantçı kent politikalarına dikkat çekmekte özellikle İstanbul’da yaşanacak depremin yıkıcı sonuçlarına karşı hükümeti uyarmakta ancak hükümetin bu konudaki uyarıları dikkate almadığını söyleyebiliriz” diyen Gürkan, rantçı politikaların geçmişten bugüne iktidarların tercih ettiği bir politik tutum olduğunu söyledi.

Gürkan, “Depremde bu kadar yıkıcı sonuçlar yaşanmışken hale Kanal İstanbul, çarpık kentleşme, gökdelenlerin dikilmesi politikalarında ısrar etmenin anlaşılır bir tarafı yoktur. Bunların tamamı kentin yağma düzeni ile idare edilmesinin sonuçlarıdır. Siyasi hükümetin sadece siyasi duyarsızlığı ile açıklanacak bir durum değil politik bir tercihtir. Kanal İstanbul projesinden, HES’lere kadar bir avuç sermayenin rant düzenini besleyecek politikalarında ısrar etmektedir uyarılara kulaklarını kapatmıştır” şeklinde konuştu.

Bilimsel çalışmalarla doğal afetlerde yaşanacak can ve mal kayıplarının önleneceğini ifade eden Gürkan, “Dolayısıyla doğal afetler sonucunda yaşanan can kayıplarını kader diye nitelememiz söz konusu değil bu cinayettir. Bu cinayette bakanlık ve merkezi iktidarın sorumluluk payı vardır” dedi.

“İKTİDAR İŞÇİ DÜŞMANI POLİTİKALARA DEVAM EDİYOR”

Gürkan sözlerine şöyle devam etti: “Güvenli bir memlekette yaşamak her yurttaşın hakkıdır. Deprem vesilesiyle sağlıklı barınmanın bir hak olduğu bilinciyle hem demokratik hak ve özgürlüklerin güvenceye alındığı bir ülke mücadelesinde güvenli barınma da bu mücadelenin bir parçasıdır. Siyasi iktidar hak gaspları politikalarında önceki iktidarları takip etmektedir. Açıklanan paketler emekçilerin sorunlarını çözmediği bir avuç sermayenin karını gözeten paketlerdir. 99 depreminden sonra mezarda emeklilik yasası çıkaranlar gibi bugünkü iktidar da İzmir depreminin hemen ardından kıdem tazminatı ve emeklilik hakkının gaspını gündeme almıştır. 99 depreminde mezarda emekliliği yasasını getiren iktidara bu yasa mezarı olmuştur. Bu iktidar da işçi düşmanı politikaları ve bu yasaların sonucu nasibini alacaktır.”

“BU ACILARI YAŞAMAMANIN BİR TEK YOLU BİRLİKTE MÜCADELE”

Gürkan, “İzmirliler başta olmak üzere bütün Türkiyelileler geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bu acıları yaşamamanın bir tek yolu vardır, birlikte mücadele, mücadelede kararlılık. Politik görüşümüz, dinsel görüşümüz, etnik kimliğimiz ne olursa olsun yaşadığımız ekonomik sosyal koşullar ortaktır. Bizi birleştiren koşullar bu koşullardır. Daha demokratik daha yaşanabilir ülke 83 milyonun hakkıdır. Emeği ışıtan ellerin sahipleridir. Soma işçileri sosyal ve ekonomik hakları için mücadele ederken enkazın altında kalan canları kurtarmak için kurtarma ekipleri içerisinde yer almışsa emeğin bu aydınlık yüzü sermayenin karanlığını yırtarak ülkemizi aydınlatacaktır” diye konuştu.

Ayrıca Emek Partisi 600 adet polar montu Bayraklı Belediyesi’nin yardım koordinasyonuna bağışladı. (İzmir/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et