İskender Bayhan | İşçiler şunu sormalı: Kıdem tazminatı için ne kadar mücadele ettik?
Gazeteci İskender Bayhan, Meclis’te görüşmeleri devam eden 25 yaş altı ve 50 yaş üzerindeki işçilerin kıdem tazminatının gasbının da yer aldığı istihdam paketini Gündem Özel'de değerlendirdi.
Gazeteci İskender Bayhan, Meclis’te görüşmeleri devam eden 25 yaş altı ve 50 yaş üzerindeki işçilerin kıdem tazminatının gasbının da yer aldığı istihdam paketini Zeliş Irmak'ın sunumuyla Gündem Özel'de değerlendirdi.
İskender Bayhan'ın değerlendirmelerinden satır başları şöyle:
43 maddelik bir yasa tasarısı ve içerisinde hak gaspları olan bir düzenleme. Kıdem tazminatı yönünün sivrilmesinin nedeni, yasa tasarısının işçi emekçi hakları açısından saldırının en çarpıcı göstergelerinden birisi olan maddeyi de içeriyor oluşu.
BİR AN ÖNCE BU YASA GEÇSİN DİYORLAR
Depremden önce de Meclis’e geleceği izah edilmişti. Depremi fırsata çevirme meselesi, ‘deprem olunca gündeme getirme’ meselesi değil. Fırsata çevirmekten kasıt, memleketin şu koşullarında yani depremin yarattığı ortamı koşulları kullanmış oluyor. Krizden de önce, pandemiden de önce yaklaşık 10 yıldır kıdem tazminatının gasbı gündemdeydi. Bütün işçi ve emekçiler deprem konusunda bütün dikkatleri oradaydı. Hazır böyleyken bir an önce bu yasa geçsin diye de düşünülmüş olabilir.
SALDIRILARIN DEVAMI GELECEK
DİSK, Hak-İş ve Türk-İş’in ortak açıklaması gecikmiş bir açıklama. Zaten bu açıklama özellikle Hak-İş ve Türk-İş için görev savmak için yapılmış bir açıklama. Hak-İş cephesinden reisi üzmeyecek ama kendisini bir şey yapmış gibi gösterecek bir açıklama olmanın ötesinde bir anlam ifade etmiyor. Türk-İş cephesinden ise aşağıdan gelen bir baskı var. DİSK açısından bile belli açılardan işyerlerinden gelen huzursuzluk ve baskı ortak bir adım atmayı gerektirdi. Bu bildiri ortak bir mücadelenin yapılacağı anlamına da gelmiyor. İşçilerin bunu bilmesi lazım. İşçiler buradan bir beklenti içerisinde girip kendi inisiyatifleriyle işyerlerinde başlattıkları mücadeleyi zayıflatmamaları lazım. İşçi sınıfının bir mücadelesiyle kaybettiği, mücadeleyle gündeme gelmiş yasa arasında bile fark vardır, işçi mücadeleleri açısından. Çünkü işçi sınıfı mücadele birikimi oluşturuyor. Yarın devamı gelecek bu saldırıların. Bu mücadelelerin bir çok şey biriktirmesi önümüzdeki dönem saldırılara karşı işçi sınıfı açısından bilinç ve örgütlülük açısından ilerleme yaratması en değerlisi. Umut orada.
SON DAKİKAYA SIKIŞTIRILMIŞ MÜCADELE...
Sendika konfederasyon yönetimleri dışında, belli şubeler dışında, işyeri temsilcileri dışında farklı farklı tutumların ortaya çıktığını da görmemiz gerekir. Ama konfederasyon yönetimleri düzeyinde de bağlı sendika merkezleri yönetimleri düzeyinde de beklenen sürekli ısrarlı biçimde, işçilerin olup bitenler konusunda aydınlatılması, bilgilendirilmesi ve örgütlülüklerin ilerletilip işyerlerinde komitelerin kurulup mücadele gücünün artırılıp hatta sendikalı olmayan işyerlerini de kapsayacak şekilde çalışmalar sürdürülmesi gerekli. Özellikle içinden geçtiğimiz dönemde rutin olarak yapılması gereken bu çalışma yapılmıyor. Son dakikaya sıkışmış bir mücadele gündeme getiriliyor. Bu da büyük oranda yetersiz kalabiliyor. Aşağıdan gelen tepki son dakikalarda merkezi kararlarla birleştirilmeye çalışılıyor.
En ilerici, sınıf mücadelesi açısından en gelişmiş sendika yönetimi açısından bile işçilerin tabanda kendi inisiyatiflerini ve iradelerini oraya bırakmamaları gerektiğini düşünüyorum. İşçi ve emekçilerin çıkarları sendika bürokrasisiyle ayrışmış durumda. Kaybeden işçi ve emekçiler. Sendika bürokratları kaybetmiyor. En fazla ‘ya bu işçiler sinirlenir de yarın öbür gün bizim koltukları elimizden alırlarsa’ diye korkuyorlar. Aşağıda sürekli dinamik bir örgütlenme olmalı. Mücadeleci sendikacıların işi bu, mahareti değil.
İŞÇİ SINIFI HÜKÜMET DEVİRİR, HÜKÜMET KURAR
Tüm mücadeleye rağmen yasanın geçmesi halinde işçilerde bir moral bozukluğu görülebilir. Ama işçiler bugün şunu sormalı: Ne kadar mücadele ettik? Bu kadar geç kalınmış, bu kadar dağınık mücadele bile ses getiriyorsa, demek ki daha dirayetli, istikrarlı ve ilerisi açısından daha hazırlıklı mücadele, bu tip yasaları durdurmak bir kenara adını bile andırmayabilir. Hükümet devirir, hükümet kurar.
İşçi ve emekçiler moral bozukluğu değil, biraz kıpırdandıklarında kazandıklarını ve daha iyi mücadele verdiklerinde daha neler kazanabileceklerini görmemeliler. (WEB TV)