6 Kasım 2020 07:13
/
Güncelleme: 11:31

"Yaşam hakkımız için dayanışma ruhunu örgütlü mücadeleyle devam ettirmeliyiz"

"Yaşam hakkımıza göz diken kapitalist sistem ve temsilcilerinin sahte geçmiş olsunlarına, enkazda kameraları görüp şov yapmalarına, çadır kentleri gezip 'iyi misiniz?' diye sormalarına karnımız tok."

"Yaşam hakkımız için dayanışma ruhunu örgütlü mücadeleyle devam ettirmeliyiz"

Fotoğraf: Evrensel

Emre GÖKMEN
İzmir

İzmir genelinde depremin etkileri hâlâ sürüyor. Bu yazıyı kaleme aldığımda, kurtarma çalışmaları sona ermiş, yıkım çalışmalarına geçilmiş, yaşamını yitirenlerin sayısı 114, yaralıların sayısı ise 1035 olarak açıklanmıştı. Hasar tespiti yapılan evlerin sayısı değişmekle birlikte çadır kentlerde binlerce insan kalmaya devam ediyor.

Aşık Veysel Rekreasyon Alanı'na kurulan çadır kent de bunlardan biri. 30 Ekimde gerçekleşen depremin ilk akşamı kurulan çadırlara yerleşmeye başlayan depremzedeler hem artçı depremlerin riskine hem de evlerinin hasarlarının ciddiyetine dayanarak burada kalmayı daha güvenli olarak değerlendiriyor. Bornova ve Bayraklı'nın yoksul mahallelerinden ailelerin bulunduğu çadır kent, deprem öncesinde evi olmayan, araba veya parkta kalan mültecilere de ev sahipliği yapıyor.

AFAD SINIFTA KALDI

500 civarı çadırın kurulu olduğu bu alanda yatak, battaniye gibi temel ihtiyaçların ilk dağıtımından itibaren süregelen karmaşıklık ve düzensizlik hâlâ alanda etkisini gösterse de İzmirlilerin, hatta çevre illerin de çadır kentteki dayanışma ve yardımlaşma ruhu bu eksikliklerin üstünü örtebiliyor. AFAD’ın bu alanda ekiplerinin dağılımından, ihtiyaca göre hareket etmeye, giriş çıkışların kontrolünden pandemi koşullarına uygun çalışma yürütmeye kadar organize işlerde sınıfta kaldığı tartışma götürmez bir gerçek olarak kendisini hissettirmeye devam ediyor.

Yeme, içme gibi elzem ihtiyaçların ise gerek çevrede bulunan insanların yardımlarından gerek dernek, siyasi parti ve kitle örgütlerinin yardımlarıyla oldukça yeterli düzeyde karşılandığını söylemek mümkün. İhtiyaç listeleri her gün yeniden düzenlenmek mecburiyetinde kalınsa da ilk günlere göre daha hızlı bir şekilde karşılandığını söyleyebiliriz.

Bir diğer önemli nokta ise hükümet kanadından belediyeye set çekilmek istenmesi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri çadır kentin organize edilmesinde devlet tarafından görevlendirilen ekiplere dahil edilmek istenmiyor.

PANDEMİ DEPREMİN GÖLGESİNDE KALDI

En önemli eksiklik ve hayati önem taşıyan nokta ise Kovid-19 salgınının depremin gölgesinde kalarak alanda buna dair hiçbir önlem alınmamış olması. Giriş çıkışlarda ateş ölçümü bile beşinci günde başladı. Sağlık ekiplerinin bulunduğu çadır dördüncü gün kuruldu. Şu an çadır kentin en acil ihtiyaçlarından birisi, yaygın yapılacak bir Kovid-19 test taraması gibi duruyor. Aksi taktirde önümüzdeki bir hafta içerisinde pozitif vakaların artışı çadır kenti karantina bölgesi haline dönüştürebilir.

GENÇLER DAYANIŞMANIN DİNAMOSU

Aşık Veysel Parkı’ndaki çadır kentte üzerinde durulması gereken önemli konulardan birinin dayanışma olduğunun ve bu dayanışma ağının en dinamik ve en istekli ekiplerini gençlerin oluşturduğunun altını çizebiliriz. Liseli, üniversiteli, işçi, işsiz gençler yer ve zaman fark etmeksizin ihtiyacın olduğu her alana gönüllü olarak dahil oluyor. Kafamızı çevirdiğimiz her yerde birkaç gencin yemek, su, eşya dağıtımına dahil olduğuna ya da çadırlardan ihtiyaç listeleri topladığına şahit oluyoruz. Aynı zamanda çadır kentteki çocukların depremin ve buradaki yaşantının etkilerinden biraz da olsa sıyrılmalarına ve eğlenebilmelerine olanak sağlamak için çeşitli oyunlar, gösterimler düzenleyen ekipleri de çoğunlukla gençlerden oluşuyor.

ÇADIR KENTLERDE UZAKTAN EĞİTİM SORUNU

Öğrenciler açısından online ve yüz yüze eğitime beş günlük bir ara verildiği açıklansa da şu an İzmir’de ikamet edip şehir dışındaki üniversitelerde online olarak eğitimine devam eden öğrencilerin derslerinin devam ediyor olması önemli bir sorun teşkil ediyor. Online derslere katılmak için hem ekipman hem de internet ulaşımına tam anlamıyla erişmek ve böyle bir alandan verimli bir çalışma yürütmek mümkün değil. Gürültülü, soğuk ve kalabalık olan bu alanda çadırlar içerisinde bile olsa derslere telefonlarla katılmaya çalışan öğrencilerin olduğunu görebiliyoruz. Bu konuda daha sistemli ve planlı bir adım atılmaması öğrencileri mağdur etmeye devam edecektir.

UYARILARA RAĞMEN ÖNLEMLER ALINMADI

Buradaki insanların yıkım ve hasarın özellikle bir bölgede yoğun olarak yaşanmasına sebep olan şeyin Manavkuyu, Bayraklı, Bornova bölgelerinde deyim yerindeyse bile bile lades denebilecek bir boyutta ihmaller zinciri ve rant olduğu tartışılıyor. Yıllardır yapılan onca uyarıya rağmen tek bir önlem alınmaması bugün Rıza Bey Apartmanı’nda, Emrah Apartmanı’nda Bornova ve Bayraklı başta olmak üzere İzmir’in her bölgesinde insanların yaşamlarını yitirmelerine, ağır yaralarla hayata tutunmalarına, psikolojik travmalarla yaşamlarına devam etmek zorunda kalmalarına neden oldu.

YAŞAM HAKKIMIZ İÇİN ÖRGÜTLÜ MÜCADELE

Elbette burada göz göre göre gelen bu yıkımların sorumlusunun yıllarca ülkeyi beton yığınına dönüştüren, raporlara, itirazlara rağmen gözleri dönmüşçesine inşaat holdinglerinin ceplerini dolduranlar, afet alanlarını bile bu rant paylaşımlarına kurban edenler ve yapılan her binada paylaşılan her rantta ellerini ovuşturarak başka nereyi talan edebiliriz diye soranlar olduğunu biliyoruz. Yaşam hakkımıza göz diken kapitalist sistem ve temsilcilerinin sahte geçmiş olsunlarına, enkaz alanında kameraları görüp telefonla şov yapmalarına, çadır kentleri gezip “iyi misiniz?​” diye sormalarına artık karnımız tok. Geçtiğimiz 5 günde örülen dayanışma ve yardımlaşma ruhunu, yaşam hakkımızı savunacak örgütlü bir mücadeleye dönüştürmedikçe ne geleceğimizi ne de hayatımızı garanti altına almamız mümkün olacaktır.

Evrensel'i Takip Et