Sanayi kentlerinde Kovid-19: İstanbul yanıyor, Bursa kıpkırmızı, Ankara tırmanışta
Salgınla pansuman tedbirlerle baş edilemeyeceğini belirten uzmanlar, salgının en fazla işyerlerinde yayıldığını bu nedenle 14 günlük kapanmanın gerektiğini dile getirdi.
Fotoğraf: DHA
Vural NASUHBEYOĞLU
İstanbul
Türkiye’de koronavirüs tablosu artan hasta, ağır hasta ve ölümlerle her geçen gün ağırlaşıyor. Uzmanlar ise artışa rağmen alınan önlemlerin yetersizliğine dikkati çekerek pansuman tedbirlerle salgınla baş edilemeyeceğini belirtiyor. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz ‘İstanbul’da kovid hastanelerine her gün 1000’den fazla şüpheli hasta geliyor, önemli bir kısmı pozitif çıkıyor” açıklamasında bulunurken, Evrensel'e konuşan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Osman Öztürk, “İstanbul yanıyor” dedi. İstanbul’da iki pandemi hastanesinin dolduğu bilgisini veren Öztürk, “Pansuman tedbirlerle ne İstanbul’un ne de Türkiye’nin salgınla baş edebilmesi mümkün değil” uyarısında bulundu. Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan ise Bakanlığın HES uygulamasından Yıldırım ve Nilüfer ilçelerinde ekim ve kasım aylarının tablosunu karşılaştırarak “Bursa’da durum dünden daha kötü” diye konuştu. Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Ali Karakoç da kentte üretim alanlarında yoğun bir artış yaşandığını, filyasyon ekiplerinden günlük 2 bin 500-3 bin vaka ve 10 bin temaslı bilgisi aldıklarını söyledi.
"İSTANBUL YANIYOR, İKİ PANDEMİ HASTANESİ DOLDU"
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Osman Öztürk: İstanbul yanıyor. Sağlık Bakanının ‘İstanbullu sokağa çıkmasın’ açıklaması da bunu gösteriyor. İstanbul’da iki pandemi hastanesi kurulmuştu, oralar doldu. Diğer hastaneler kapattıkları Kovid servislerini yeniden açtı. Yoğun bakımlar yeniden doluyor. Vakalarla ilgili poliklinikler doldu taşıyor. Yani İstanbul çok kötü durumda. Bu tedbirlerle ne İstanbul’un ne de Türkiye’nin salgınla başa çıkabilmesi mümkün değil. İstanbul’a yönelik alınan bazı önlemler, salgının vahametinin iktidar tarafından da görülmesi açısından önemli. Ama tabii ki çok yetersiz. Pansuman tedbirleri bunlar. Hâlâ insanlar hastalansın da tedavi edelim yaklaşımı sürüyor. Bundan vazgeçilmeli. Oysa ki salgına karşı mücadeleyi sokakta, mahallede, işyerinde vermek gerekiyor. Gördüğümüz kadarıyla salgının en fazla yayıldığı yerler işyerleri.
"14 GÜNLÜK KAPANMA GEREKLİ"
Türkiye’nin baştan beri yapmadığı 14 günlük kapanma hâlâ gündemde değil, zorunlu temel üretim alanları dışındaki alanlarda üretimin de 14 gün durdurulması gerekiyor. Burada emekçilerin ve perişan olan küçük esnafın ekonomik açıdan desteklenmesi gerekiyor. Devlet bunun için var. Siyasi iktidarın şunu kabul etmesi gerekiyor; 8-9 aydır salgına ilişkin yürütülen politikalar başarısız. Akşamları çıkıp şu kadar hasta şu kadar ölüm var demenin bir anlamı yok. Türkiye salgın politikalarını gözden geçirip bilimin ışığında artık radikal kararlar almalı.
"BURSA'DA ACİLDE HASTALAR BEKLİYOR"
Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan: Bursa’da sahadan meslektaşlarımızdan edindiğimiz bilgilere göre hastaneler dolu, acilde hastalar bekliyor. Hatta bir hastanemizde acil önünde test için oluşan kuyruğun fotoğrafını gördüm. Sağlık Bakanının ekim ayında ‘Bursa’da salgında yüzde 35 artış var’ dediği günlerle bugünü Bakanlığın HES uygulamasından karşılaştırdığımızda çok büyük fark var. Nilüfer ve Yıldırım ilçelerimizin o dönemki HES haritaları bugün kıpkırmızı. Bu fark durumun çok daha kötü olduğunu gösteriyor. Baştan beri söylenen maske, mesafe ve hijyenin yanında insanların bir araya gelmesinin kesinlikle engellenmesi gerek. Ama geçenlerde Bursa’da bir belediyeden bana açılış davetiyesi geldi. Bu olmaz. İnsanları bir araya getirmememiz gerek. Vaka sayılarının artmasını vatandaşa yüklemekten vazgeçip vatandaşı bir araya getirmeyecek önlemleri yönetimlerin alması gerekiyor.
"ANKARA’DA GÜNLÜK 2 BİN 500-3 BİN VAKA VAR"
Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Ali Karakoç: Ankara’da salgın ne baskılandı ne de atlatılabildi. Ankara eylüldeki durumundan biraz daha iyi sadece. Ama son bir haftada salgın yeniden tırmanışta. Buna rağmen bugün Ankara’da filyasyon ekiplerinden 2 bin 500-3 bin arası günlük vaka ve 10 bin temaslı bilgisi alıyoruz. Yataklı tedavi kurumlarımız dolu, ancak yer boşalacak ki yeni hastaya yer açılsın. Yoğun bakımlarımız ise yüzde 85 dolu.
"ÜRETİM ALANLARINDA CİDDİ ORANDA EMEKÇİ ENFEKTE"
Özellikle üretim alanlarından ciddi oranda emekçi enfekte vaziyette. Polikliniklere başvuranların yüzde 70-80’i üretim alanlarından gelenler. Ankara’da kamu çalışanları yeniden normal mesaiye döndü. Kamu kurumlarında vakalar yeniden artmaya başladı. PTT Genel Müdürlüğünde vaka çok yoğun mesela. Marketlerde, alışveriş merkezlerinde, OSTİM’de, Sincan’da, Kazan’da çok yoğun vakalar var. Üretim alanları kapatılmadığı sürece kapalı alanda bu hastalık daha çok yayılacak. Yönetsel tedbirler alınmadan salgın önlenemez. Ama bütün sorumluluk vatandaşa bırakılıyor. Uluslararası giriş çıkışların yasaklanması lazım. Dilimizde tüy bitti ama bu dediklerimiz dinlenmiyor. Önümüz grip sezonu. En az 14-15 milyon doz daha grip aşısı gerekiyor. Sağlık emekçileri hasta oluyor, ölüyor, emekçiler hayatını kaybediyor.
"ÖLÜMLERİ KABUL ETMEMİZ İSTENİYOR"
Bu salgınla baş edebilmek için bütün ülkelerin birlikte mücadele etmesi gerekiyor. Bunun için pandemi diyoruz. Ama bütün amaç kâr ve çarkların dönmesi olduğu için önlem alınamıyor. Ortak bir mücadele olmazsa bu salgınla baş edebilmemiz mümkün değil. Bunun için önceliğin toplum ve halk sağlığı olması gerekir. Pansuman tedbirler çözüm olmayacak. ‘Kabul edilebilir ölüm ve enfeksiyon’ neye göre kabul edilebilir? Sermaye için yaşlılar, mülteciler ve işçiler önemli değil. Onlar ölüyor zaten. Pandemiye rağmen dünyanın birçok yerinde emekçiler hâlâ 12 saatin üstünde çalışıyor. Ankara’da filyasyon ekiplerinin çoğunluğu diş hekimlerinden oluşuyordu. Hatta Sağlık Bakanlığının merkez teşkilatından içinde şoförlerin de olduğu 1400 kişi filyasyon ekiplerine dahil edildi. Bunlar filyasyon eğitimi de almamıştı. İstanbul’da artan vakalarla beraber filyasyonda daha fazla sıkıntı yaşanacak. Doğru bir filyasyon yapılabilmesi ve sağlık emekçilerinin yükünü azaltmak için ihraç edilen, atama bekleyen sağlık emekçilerinin bir an önce atanması gerekiyor.
PALA: ÖNLEM ALMAK İÇİN DAHA NE BEKLENİYOR?
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kovid-19 izleme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala ise Twitter hesabından yaptığı paylaşımda "Her ne kadar resmi veriler açıklanmasa da gerek HES uygulaması, gerek vefat sayılarından yola çıkılarak yapılan tahminler gerekse de meslektaşlarımızdan gelen bilgiler ve gözlemlerimiz Bursa'da salgının etkisinin hızla arttığını gösteriyor. Önlem almak için daha ne bekleniyor?” diye sordu.
"ÖLÜMLER SON HAFTA 250'YE ÇIKTI"
Bursa’da vefatlarda son iki haftada korkunç bir artış olduğunu belirten Yazılımcı Güçlü Yaman da “Fazla ölümlerin sayısı önceki hafta 144’e son hafta 250’ye çıktı. Salgının başından beri ilk kez böylesine bir patlama yaşanıyor” dedi.
November 5, 2020
"KIRKLARELİ'DE EN YÜKSEK OLDUĞU DÖNEME GÖRE 3 KAT ARTIŞ VAR"
Kırklareli Tabip Odası Başkanı Taner Pehlivan: Kırklareli’nde Türkiye genelinin üstünde bir artış yok. Valinin açıklamasını biz de tam anlamlandıramadık. Kırklareli çoğu ille kıyaslandığında iyi durumda. Ama yine de pandeminin en yüksek olduğu döneme göre 3 kat bir artış var. Bu yine de Türkiye genelinin altında. Hastanelerde yatak sorunumuz yok. Ben pandemi hastanesi olan devlet hastanesindeyim. Burada yoğun bakım için biz başka hastanelere hasta göndermedik. Kentte test pozitif oranı yüzde 13 civarında. Bazı illerde bu yüzde 30’lara yaklaşıyor. Biz çok temiz bir ildik. Vaka artışı il dışından gelenlerden kaynaklı.