06 Kasım 2020 09:31

SES İstanbul şubeleri: Depremle, pandemiyle, genelgelerle, şiddetle ölüyoruz!

132 sağlık çalışanının hayatını kaybettiği, 40 bininin enfekte olduğu bilgisini veren sağlık emekçileri, hükümete "Kıdem hakkımızdan, izin hakkımızdan elinizi çekin" dedi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Sağlık emekçilerinin her gün hayatını kaybettiğini belirten sağlık emekçileri, "Pandeminin başından bu yana 132 sağlık çalışanını hayatını kaybetti, 40 bini enfekte oldu. Üstüne biz canımızla uğraşırken siz kıdem hakkımızın gasbına giriştiniz. Kıdem hakkımızdan, izin hakkımızdan elinizi çekin. Artık yeter. Depremle, pandemiyle, genelgelerle, şiddetle ölüyoruz" diye seslendi.

BİZ CANIMIZLA UĞRAŞIRKEN ONLAR KIDEM GASBI DERDİNDE

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul Şubeleri, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde açıklama yaptı. Yapılan açıklamada ilk sözü SES Anadolu Şubesi Şube Sekreteri Türkan Yavuz aldı.

İzmir'de yaşanan deprem sonrası bir hemşirenin "Nöbetim var, ama çocuklarımı bıramam" isyanını hatırlatan Yavuz, "Enkazın altında hâlâ kaç canımızın kaldığı bilinmezken Meclis gündeminde deprem yerine emekçilerin kıdem tazminatlarını, emeklilik haklarını ortadan kaldıran yasa görüşülüyor. Tıpkı Gölcük depreminde dönemin iktidarının insanlar enkaz altındayken mezarda emeklilik yasasını çıkartmaları gibi. Kıdem hakkımızdan, izin hakkımızdan elinizi çekin" dedi.

ARTIK YETER, TÜKENİYORUZ, ÖLÜYORUZ!

Ardından hazırlanan ortak açıklamayı SES Anadolu Şubesi Eş Başkanı Nurdan Gürer okudu. Pandeminin başından bu yana 132 sağlık çalışanının hayatını kaybettiğini, 40 bininin virüsle enfekte olduğunu söyleyen Gürer, "Pandemide olduğu gibi depremle birlikte de yine mağdur olan toplum ve sağlık emekçileri oldu. 'Artık yeter, tükeniyoruz, ölüyoruz' diyen sağlık emekçilerinin haykırışı duyulmadığı gibi 27 Ekimde çıkan genelgeyle bu sefer de yıllık izin ve emeklilik  hakları gasbedilmeye çalışılıyor.

Binlerce mezun olmuş sağlık çalışanına istihdam açılmazken, haksız hukuksuz olarak ihraç edilen sağlıkçılar, göreve hazır olduklarını her fırsatta dile getirirken, güvenlik soruşturmasından kaynaklı görevlerine başlayamayan sağlıkçılar, atama beklerken ve  salgının boyutu gün geçtikçe  artarken, sayıca azalan, yoğun çalışma temposuyla tükenen, genelgelerle hakları gasbedilen, temel ücretleri iyileştirilmeyen, iş yerlerinde giderek artan şiddete maruz kalan, hastane yönetimlerinin baskı ve mobingiyle de uğraşmak zorunda bırakılan, mevcut sağlık çalışanlarıyla ve ülke genelinde başka hiçbir önlem almadan sorumluluğu topluma yıkarak, cezayı da sağlık emekçilerine keserek salgının bitirileceğini nasıl düşünülebilirsiniz" diye sordu.

RÖNTGEN VE TOMOGRAGİDE ÇALIŞANLARA "YA KANSER OL YA DA KOVİD OL" DEDİNİZ

Salgının başından itibaren risk altında çalışan sağlık emekçilerinin meslek hastalığı talebinin görmezden gelindiğinin altını çizen Gürer, izolasyon süresi bitmeden, test sonuçları hala pozitifken, teste ve grip aşısına ulaşamazken çalışmaya devam ettiklerini söyledi.

Gürer şöyle devam etti: "İstifa ve emeklilik yasağı getirdiniz. Anayasaya aykırı davrandınız. Atama ve tayinleri durdururken, iller arası geçici görevlendirmeler yaptınız. Geçici görevlendirme sürgündür. Sürgün suçtur. Yıllık izinleri duruduğunuz, dinlenme hakkını yok saydığınız röntgen ve tomografide çalışanların şua iznini kurum amirinin insiyatifine bırakarak 'ya Covid ya da kanser ol' dediniz. Çocuğu olan sağlık emekçisinin izin talebini kadınlara yükleyerek çocuk izninin ebeveyn izni olması gerektiğini göz ardı ettiniz."

"NE Mİ İSTİYORUZ?"

Tüm dünyada salgınla doğru mücadele etmek için sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonunu yükseltecek girişimlerle bulunulduğunu, Türkiye'de ise çıkarılan yasa ve genelgeler bunun tam tersi  yapıldığına dikkat çeken Gürer, "Yaratılan sağlıksız koşullarda bizden sağlık dağıtmamızı nasıl beklersiniz" diye sordu. "Ne mi istiyoruz" diyen Gürer, taleplerini şöyle sıraladı:

  • Atama bekleyen sağlık emekçilerinin kadrolu, güvenceli atamasının yapılmasını.
  • Haksız hukuksuz olarak ihraç edilen sağlık emekçilerinin işlerine dönmesini.
  • Güvenlik soruşturması sebebiyle işe başlatılmayan sağlık emekçilerinin işlerine başlamasını.
  • Pandemi yönetiminde  sağlık  alanındaki emek ve meslek örgütlerinin sürece dahil edilmesini.
  • Covid-19'un  meslek  hastalığı kapsamına alınmasını.
  • PCR testlerinin sağlık emekçilerine haftada bir yapılmasını.
  • Grip aşısının tüm sağlık emekçilerine bir an önce yapılmasını.
  • İzin ve dinlenme hakkı, emeklilik hakkı gibi kazanılmış haklarımıza hiçbir koşul altında dokunulmamasını.
  • Kamu kurumunda çalışanlara sağlık çalışanlarıda dahildir. Sağlık çalışanlarının tamamını kapsayan, dönüşümlü çalışma, hamilelerin, kronik hastalığı bulunanlarının idari izinli sayılmasını, çocuklu çalışanlardan talep eden ebeveynin idari izinli sayılmasını.
  • Sağlıkta şiddetin önlenmesini.
  • Bütün sağlık emekçilerinin temel ücretlerinin yoksulluk sınırının üzerinde olacak şekilde düzenlenmesini İSTİYORUZ!

(İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Kıdem ve emeklilik hakkına saldıran torba yasaya karşı eylemler sürüyor

SONRAKİ HABER

Emek Partisi 63 gündür direnişte olan K.T. Deri işçilerini ziyaret etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa