08 Kasım 2020 23:40

Depremi evde yaşasak belki evden çıkamayız

İstanbul ve İzmir itfaiyelerinden emekçiler, arama kurtarma çalışmalarını ve çalışma koşullarını Evrensel'e yazdı.

Fotoğraf: İstanbul İtfaiyesi / AA

Paylaş

İstanbul Büyükşehir İtfaiyesinden bir emekçi

Deprem sonrası enkaz arama kurtarma çalışmalarında maden işçilerinin “domuz damı” dedikleri yöntemle kendimize kanal açıp ilerliyoruz. İstanbul Büyükşehir İtfaiyesi ekibi olarak çocuk, yetişkin, hayvan; kurtardığımız her canla sevindik.

Bir koordinasyon sorunu yaşadık, AFAD’cılar tarafından videolarda görüldüğü üzere çeşitli yumruklamalar ve darbeler aldık.

Enkaz altına girerken hayat kurtarmak için hiçbir tereddüt göstermiyoruz. Pek çok insanımızın ziynet eşyasını da çıkarıp tutanak altına aldık. Sahiplerinin yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyoruz. İdil’i çıkardıktan sonra Ayşe doktor ile sarılıp ağladık. 10 yaşında Hülya ve Rüya adında kuzenler bize sürekli çay ve çorba getirdiler. Elleri ile çikolata yedirdiler. Eczacı ilaç parası almadı, kadınlar “Çocuklarımıza hazırlar gibi yaptık” diyerek limonata ve yemek taşıdı.

Van’da Elazığ’da kadınlar biraz geride dururken burada kadınların bizi çok sahiplendiklerini gördük. Başka illerde olduğu gibi İzmir halkı da bizi kahraman gibi karşıladı, değer verdi. Bu bizim için çok önemli. Ama bu değerin haklarımızla birlikte bir anlamı var.

Yıpranma hakkımız yok, meslek tanımımız yok, deprem olsa kaldığımız evden çıkmayabiliriz, kurtarmaya gidemeyebiliriz. İş yerinde paspas atarken paspası bırakıp olay yerine koşuyoruz. İtfaiye emekçisine verilecek değer insan hayatına verilecek değerin sonucudur. Bizim memlekette maalesef insana değer verilmiyor.


ÇALIŞTIĞIMIZ ENKAZLARDA GÖRDÜK; DEPREM DEĞİL RANT ÖLDÜRÜYOR

İzmir Büyükşehir İtfaiyesinden bir emekçi

İzmir İtfaiyesi emekçileri olarak aynı zamanda depremzedeyiz. Yaralanan, evleri hasar alan, çocuğunu kaybeden belediye çalışanı arkadaşlarımız oldu. Deprem haberiyle ailemiz ve çocuklarımıza ne olduğu sorusu aklımızda olmasına rağmen hemen enkaz alanlarına dağıldık.

AFAD ekipleri ancak 2-2.5 saat sonra geldi. 72 saat boyunca hemen hiç uyuma dinlenme olanağımız olmadı. Çünkü ilk 72 saat kurtarma çalışması için son derece önemli. Elimizden geleni yaptık, dinledik, kurtarmaya çalıştık, kurtarabildiklerimizle sevinç gözyaşlarına boğulduk.

Deprem sonrası çöken plakalar arasında genellikle 35-40 santimetrelik bir boşluk olması gerekir. O boşluk bizim çalışmamızı da enkaz altında kalan vatandaşlarımızın yaşama şansını da arttıran bir hayat kanalıdır.

Ancak bu depremde Rıza Apartmanı başta olmak üzere kimi binalarda her şey üst üste yığılmıştı. Enkaz elimizle kazacağımız kadar kum gibi dağılmıştı. İnsanların hayatını söndüren deprem değil, sağlam olmayan zeminlerde, rant için yapılan çürük binalar, çok katlı yapılara denetimsiz onaylar. Bunu bir kez daha yaşadık.

Kendimize gelince her depremde, yangında kahraman diye övgüler dizilen ama hakları teslim edilmeyen itfaiye emekçileriyiz. Pandemi sürecinde tıpkı hakları ödenmeyen sağlık emekçilerine dizilen methiyeler bize de düzülüyor.

Ayrıca ilk günden itibaren yanımızda olan tazminatları için mücadele eden Somalı maden işçilerini saygıyla anıyor, onlara yönelik saldırıları kınıyorum.

ÖNCEKİ HABER

Karabağ'da çatışmalar sürüyor

SONRAKİ HABER

Lüleburgaz Belediye Başkan Yardımcısı Erol Özgür, Kovid-19 sebebiyle yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa