Aşı 5 puan... Ekmek 1.25 TL... Askıda ücretsiz...
Uzman Eczacı Ayşegül Bektaş grip aşısında yaşanan sorunları yazdı.
Grip aşısı | Fotoğraf: CDC/Unsplash
Ayşegül BEKTAŞ
Uzman Eczacı
Benim okul yıllarımda yıldızlı beş, yıldızlı pekiyi vardı. İyi bir öğrenci olarak hep başarılı şekilde alabilmişimdir yıldızlı beşimi. Güzel yıllardı...
Bugüne gelelim! Gazetede ekmek fiyatlarının dengesizliği ile ilgili bir haber ile uyandım. Ekmek 200 gr. 1 TL, 240 gr. 1.25 TL... Organikse ekmek ve bir de tam buğdaysa; ki sağlık açısından yememiz gereken de o... O zaman 6 TL! Güzel karneli çocuklardık oysa ki ama ne yapabildik ne kadarını yapmamıza izin verdiler bu ülke için diye düşündüm. Askıda ekmek geldi aklıma. Birileri insanlık onurumuzla oynuyor ve biz buna alkış mı tutuyoruz hâlâ? Demezler mi 20 koca yıldır geldiğimiz nokta “Ekmek bile alamıyoruz, askıda ekmek” ve bizden buna teşekkür etmemizi mi bekliyorsunuz? Bir devlet halkının ekmek alamayacak kadar fakirleştiğini alenen kabul ediyor yani öyle mi?! Ve bu gelinen son noktanın önceki aşamalarını, sağlık, eğitim, yaşam ihtiyaçlarını es geçip sadece “askıda ekmek” veriyor ve biz buna seviniyoruz! Yani devlet en azından ölmemize izin vermiyor! Yoksa üretim nasıl devam eder... Bizler var olmadıkça devlet nasıl var olur!
Ekmek 1 TL, 1.25 TL derken hazırlanıp çıkıyorum... Eczaneme geliyorum. Sıradaki konumuz grip aşısı ve puanlama sistemi! Şimdi şöyle bir açıklamaya çalışayım; siz kronik hasta olabilirsiniz; kanser, astım, KOAH, tansiyon, kalp hatta organ nakli de olmuş olabilirsiniz! Ama bu hastalıklara tek tek sahip olmanızın hiçbir anlamı yok! Varsa şöyle bunların hepsine birden sahip olup hayatta kalabilen işte devlet o zaman aşısını karşılıyor! Sanırım bu imkansız olduğundan devlet ödül veriyor! 65 yaş üstüne yaz artı 3 puan... Bir de bu hastalıklardan iki tanesi varsa, her bir hastalık artı 1 puan... Kaptı aşıyı... Şimdi TOKİ’den ev çıkmış gibi sevinebilirler artık! Ayrıca artık ücreti ile de alamıyorsunuz. Çünkü asıl sorun; Türkiye’nin zamanında aşı başvurusu ve tedariki yapmadığı! Şimdi Avrupa ile aynı sayıda yapıyoruz dedikleri ülkeler vatandaşlarına ücretsiz aşı temin ederken biz oturduk hepimiz “Tüh ya bir hastalığım daha olsaydı” keşke diyoruz...
Bu arada; nüfusu 83.5 milyon olan Almanya 26 milyon doz aşı alırken, 85 milyon olan İran 10 milyon doz aşı aldı. Türkiye ise 83 milyon 155 bin net nüfusuna 1.5 milyon doz aşı aldı ve şimdilik sadece 800 bini geldi.
Örneğin bir hastayı ele alalım; ASM’ye (Aile Sağlığı Merkezi) gelen 55 yaşlarında bir kadın; kronik böbrek yetmezliği var, tansiyonu var, astım hastası... 3 puanda kaldı... geç “orta”, aşıyı alamadı!
Ben bir sağlıkçı olarak ve aylardır canımızı dişimize takarak hiç bir menfaat ve artı çıkar gözetmeksizin çalışan tüm sağlık emekçileri adına şunu sormak istiyorum; bizleri ücretsiz aşılamanız gerekmez miydi? Verilen tüm hizmetlere rağmen ve önümüzdeki süreçte hala beklediklerinize istinaden devlet bize aşıları ücretsiz temin etmesi gerekmiyor muydu? Ya benim çocuklarım, eşim... ben aşı olamıyorum! Evde onlarla yaşam sürdürürken, eczanemden ya da başka bir sağlık kuruluşundan alacağım virüsü onlara taşıyabilecek olmamın vebalini alıyor musunuz? Yoksa bizlere de bir şey olursa; ana haberlerde gözyaşları ve acıklı şarkılarla anılıp uğurlanacak mıyız yine “tevekkülle”!!
Bazı mesleklere artı puan olması gerek miydi? Üretime, sağlığa, eğitime emek veren tüm emekçilere artı puan veremediniz mi? Ama doğru... Artı neyi alabildik ki aşı puanını hak edelim!
Yine sınıfta kaldık! Ben her karnesi yıldızlı beş pekiyilerle dolu eczacı Ayşegül, hatta ayıptır söylemesi güya “uzman eczacı” Ayşegül; elim kolum bağlı sadece izliyorum! İkinci bir emre kadar bekliyorum. Belki onlardan arta kalan aşılar olur bizlere de vurulur diye! Öyle ya onlar da beş parmak hastalık hesabı yapacak değiller ya! Çoktan olmuşlardır grip aşılarını! Çünkü halkın onlara ihtiyacı var! Ama onlar için emek üreten, hizmet üreten... Üreten de üreten halkın başka da hiç bir şeye ihtiyacı yok!
Ne de olsa;
Askıda ekmek tamam!
Aşı 5 puan!
Sıranı bekle...
İnsanlık puanla artık!
Belki bir gün...