Zamanının ötesinde bir müzisyen: Timur Selçuk
Sadece besteciliği ve sesiyle değil, emekçiden yana tavrıyla da sanat tarihinde önemli bir yeri bulunan Timur Selçuk, zamanının ötesinde bir müzisyendi. Sanatını popülerlik kaygısı gütmeden icra etti.
Fotoğraf: Emine Aybala Arpacı/AA
Özlem ERTAN
Bazı sanatçılar zamanlarının ötesindedir. Tanınır olmanın değil, değerli ve özgün işler yapmanın peşinde koşan, yaratıcı insanlardır bunlar. 6 Kasım günü, 74 yaşında kaybettiğimiz Besteci, Orkestra Şefi, Piyanist, Yorumcu Timur Selçuk da bu sanatçılardandı. İlk bestelerini yapmaya başladığı dönemden, yaşamının sonuna kadar toplumun genel beğeni düzeyinin çok üstünde eserlere imza attı. Genleriyle ona aktarılan yeteneğini iyi bir eğitimle ve uzun zaman içinde elde edilmiş zengin kültürüyle besledi. Çoksesli batı müziği eğitimi aldı, ama babası Münir Nurettin Selçuk’tan dolayı Türk musikisine de aşinaydı. Bestelerinde Türk musikisi makamlarını çoksesli gelenekle barıştırdı, bir araya getirdi.
Emekten, emekçiden yana bir sanatçıydı Timur Selçuk. Aynı zamanda inançlı biriydi. 1980’li yıllarda namaz kıldığını açıklaması o dönemde şaşkınlıkla karşılanmıştı. Nevi şahsına münhasır, naif ve inandığını söylemekten çekinmeyen biriydi.
SANAT ONUN KADERİYDİ
2 Temmuz 1946’da İstanbul’da, Türk musikisinin gelmiş geçmiş en büyük bestekar ve icracılarından Münir Nurettin Selçuk ile Tiyatro Sanatçısı Şehime Tolon’un oğlu olarak dünyaya geldiğinde kaderi de çizilmişti. İçine doğduğu sanatla, zarafetle dolu ortamda doğuştan gelen yeteneklerini çok küçük yaşta keşfetme ve geliştirme imkanı buldu. Henüz beş yaşındayken piyano çalmaya başladı. İlk konserini verdiğinde ise yedi yaşındaydı.
Münir Nurettin Selçuk’un oğlu olmaktan her zaman gurur duydu ve ondan sadece bestecilik yeteneği ile tenor sesini değil, naif karakterini de aldı. Galatasaray Lisesinde okurken bir yandan da İstanbul Belediye Konservatuvarına devam ediyordu. Galatasaray Vokal Topluluğunda yer almasına ve okulda piyano resitalleri vermesine rağmen derslerine de gereken özeni gösteriyordu.
Galatasaray Lisesini bitirdikten sonra Fransız dili ve edebiyatı bölümüne girdi, ama burada sadece bir yıl okudu çünkü asıl yapmak istediği müzikte ilerlemekti. 1964’te Fransa’ya gitti ve Paris’teki Ecole Normale de Musique’de piyano, orkestra şefliği, bestecilik eğitimi aldı. Faruk Nafiz Çamlıbel, Ümit Yaşar Oğuzcan, Orhan Veli gibi Türk şairlerinin şiirlerinden unutulmaz şarkılar bestelemeye başladığı tarih ise 1965’tir. ‘Ayrılanlar İçin’, ‘Beyaz Güvercin’, ‘İspanyol Meyhanesi’, ‘Sen Nerdesin’ gibi kült şarkıları hep bu dönemin ürünleridir.
ŞİİRLERDEN ŞARKILAR BESTELEDİ
Timur Selçuk hepsi de Türk pop müzik tarihinin kilometre taşları olan bu zamanının ötesindeki şarkıları o kendine özgü tenor sesiyle Paris’teki önemli bir stüdyoda kaydetti. 21-22 yaşlarındayken iki ayrı mide ameliyatı geçirdi. Doktorları sanatçının rahatsızlığını hassas, naif kişiliğine bağladılar. Belli ki içine attığı dertleri, sıkıntıları hasta etmişti onu. Şifası ise müzikti. Kendini hepten beste yapmaya verdi ve peş peşe güzel şarkılar yazdı.
1973’te büyük kızı Hazal Selçuk dünyaya geldi. Sene 1975 olduğunda ise Timur Selçuk, doğup büyüdüğü yedi tepeli kentine döndü. Oysa 11 yıl kaldığı Paris’te sanatını başarıyla icra ediyor ve takdir görüyordu. Ancak o artık çok sevdiği halkına sanat aracılığıyla hizmet etmek istiyordu. Öyle de yaptı. Müzisyenler Sendikasında meslektaşlarına eğitimler verdi. Devrimci İşçi Sendikası Korosunu kurdu.
1970’li yılların ikinci yarısı Timur Selçuk için hem sanatsal hem de siyasi olarak hareketli dönemlerdi. 1975’te pop müziği bırakan sanatçı, Ankara Sanat Tiyatrosunun müzik yönetmenliğini üstlendi ve pek çok oyunun müziklerini besteledi. ‘Nereye Payidar’, ‘Sakıncalı Piyade’, ‘804 İşçi’, ‘Ferhat ile Şirin’, ‘Şeyh Bedrettin Destanı’, ‘Tak-Tik’, ‘Küçük Adam Ne Oldu Sana’, ‘Rumuz Goncagül’ ve ‘Galilei-Galileo’ bu oyunlar arasındaydı.
1 MAYIS MARŞI ONUNLA ÖZDEŞLEŞTİ
Her ne kadar Sarper Özsan tarafından bestelenmiş olsa da 1976 senesinin 1 Mayıs’ında Taksim Meydanı’nda seslendirdiği 1 Mayıs Marşı, Timur Selçuk’la özdeşleşti. O dönemde yasaklara maruz kalan, hakkında davalar açılan Timur Selçuk, emekten, emekçiden yana tavrını her türlü baskıya rağmen muhafaza etti. Paylaşmak da onun için önemliydi. Tam da bu yüzden eğitimciliği, bildiklerini başkalarına aktarmayı da sevdi. 1977’de İstanbul’da kurduğu Çağdaş Müzik Merkezinde 40 yıldan fazla eğitmenlik yaptı, yeni sanatçılar yetiştirdi. Öğrencilerine hem Türk musikisini hem de çoksesli Batı müziğini öğretti.
1989’da Eurovision Şarkı Yarışması’nda kızı Hazal Selçuk’un da dahil olduğu dört solist tarafından seslendirilen bestesi ‘Bana Bana’ da Türk ve Batı sentezinin ürünüydü.
OPERA VE MÜZİKAL BESTECİSİ
‘Sarıpınar 1914’, ‘Üç İstanbul’, ‘Cahide’, ‘Hakkâri’de Bir Mevsim’ gibi filmlere fon müziği besteleyen Timur Selçuk, Türkiye’nin ilk pop operası ‘Bir Uzay Masalı’nın da yaratıcısıdır. Prömiyeri 1990’da yapılan ve iki sezon üst üste İstanbul Devlet Opera ve Balesinde sahnelenen ‘Bir Uzay Masalı’ daha sonra albüm olarak da yayımlandı. Yine ’90’lı yıllarda bestelediği ‘Sarı Naciye’ müzikali de yine İstanbul Devlet Opera ve Balesinde sahnelendi.
1998’de Devlet Sanatçısı unvanını alan Timur Selçuk, büyük kızı Müzisyen Hazal Selçuk ve dansçı olan küçük kızı Mercan Selçuk’la birlikte verdiği konserlerde, Türk musikisinin en büyük üstatlarından, babası Münir Nurettin Selçuk’un bestelerini de sıklıkla seslendirmişti. Müziği ulvi bir uğraş olarak gördüğünü her fırsatta ifade eden Timur Selçuk, zamanının ötesindeki bestelerini geride bırakarak aramızdan ayrıldı. Ancak müziği ve kendine özgü sesi her daim kulaklarımızda olacak.