Umut Kitabevinin bombalanmasının üzerinden 15 yıl geçti: "Dosya kapatılmak isteniyor"
Umut Kitabevinin bombalanmasının ardından 15 yıl geçti. Kitabevinin sahibi Seferi Yılmaz, faillerin 3 kişi olmadığını belirterek dosyanın diğer JİTEM dosyaları gibi kapatılmak istendiğini söyledi.
Fotoğraf: MA
Hakkari’nin Şemdinli ilçesindeki Umut Kitabevinin 9 Kasım 2005’te bombalanması üzerinden 15 yıl geçti. Bombalama sonrası halkın yoğun çabasıyla bombayı atan 3 kişi suçüstü yakalanarak yetkililere teslim edildi. Şemdinli halkının el koyduğu araçta, Jandarma İstihbarat Teşkilatının iki elemanı Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş’in üzerinde askeri kimlik, araçlarında ise kroki ve silahlar bulundu. Kent halkı, “derin devlet” olaylarının açığa çıkacağına ilk kez inandı. Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen son duruşmada ise mahkeme önce tutuklu bulunan 3 sanığa “örgüt kurmak” suçundan beraat, ardından “insan öldürmek ve yaralamak” suçundan dosyanın tekrar görülmesine karar vererek, üç sanığı tahliye etti. Dava, tahliye edilen 3 kişinin yeniden yargılanması için Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediyor.
ŞEMDİNLİ’DE BAŞKA ANKARA’DA BAŞKA
Yaşanan süreci Mezopotamya Ajansından Müjdat Can ve Dindar Karataş’a değerlendiren Umut Kitabevi sahibi Seferi Yılmaz, çeşitli partilerden milletvekilleriyle Meclis Araştırma Komisyonunun ve dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın Şemdinli’ye geldiğini anımsatarak, “Kitabevime gelen Erdoğan’a, ‘12 Eylülde kitaplar yakılıyordu, 2005’te kitabevleri bombalanıyor’ dedim. O da ‘Gereği neyse yapılacak’ dedi. Hükümet Konağı önünde halka hitap ederken de ‘Bunun sonu nereye varırsa varsın üzerine gideceğiz’ dedi. Bu söylemleri halkta etki yarattı” ifadelerini kullandı.
Ankara’ya giden Erdoğan’ın "Ne olduysa artık çark etti. Şemdinli halkı hepsi örgütle ilişkili insanlardır, bunların tanıklığı kabul edilemez” açıklamasında bulunduğunu söyleyen Yılmaz, böylelikle Ergenekon’a “Arkanızdayız” mesajı verildiğini dile getirdi.
"ÇOK UMUTLU DEĞİLİZ"
15 yıldır hukuksuzluğun sürdüğünü söyleyen kişilerin ağırlaştırılmış müebbet cezasıyla yargılanması gerektiğini ancak dosyanın 3 kişiyle sınırlandırılarak, yeniden yargılama adı altında serbest bırakıldığı, böylelikle hukuksuzluğun doruk noktaya ulaştığını ifade eden Yılmaz, “Diğer JİTEM dosyaları gibi bunlar da bir şekilde kurtarmaya çalışılıyor. Ya da mevcut yasal aflarla birlikte bunların yatarını göz önüne alarak salınacağını düşünüyorum. Bu olaya ilişkin hukuki mücadelemizi sonuna kadar taşıyacağız” dedi.
Halkın hukuksal anlamda beklentisinin olduğunu vurgulayan Yılmaz, “ İnsanlar hukuksuzluk durumunda sisteme ve yaşananlara büyük güvensizlik duyacaklar. Hukukun tesis edilmediği bir yerde, demokrasinin inşa edilmesi mümkün değildir. Herkese eşit bir hukuk uygulanırsa demokrasi uygulanır. Biz halk olarak, bu olayın mağdurları olarak, hukukun sadece bu 3 kişi ile sınırlı değil, ilgili kim varsa yargılanmasını istiyoruz. Demokratik bir ortam sağlanırsa hukuka saygı atılırsa, müdahale edilmezse gerçek bir yargılama olursa hak yerini bulur. Mevcut şartlarda çok umutlu değiliz” ifadelerini kullandı. (HABER MERKEZİ)