İzmir depreminin ardından
İzmir’in her sorununda canla başla çaba gösteren Emek Demokrasi Güçleri çadır alanlarına sokulmuyor. Valilikçe alınan kararla STK’lara yasak getirildi. Ancak hangi STK’lar? Yandaş olmayanlar.
İLGİLİ HABERLER
Göztepe taraftarları: Acının rengi olmaz, dayanışmaya devam
Belediye işçileri, depremzedelere hizmet götürmek için mesai saatleriyle yetinmiyor
Depremin görünür kıldığı: İşsizlik, yoksulluk, açlık, adaletsizlik…
İşsiz depremzededen tepki: Türkiye’de bir kaşık yer almak kolay mı?
30 Ekim saat 14.51’de yaşadığımız; Kandilli rasathanesine göre 6.9 şiddetindeki depremin artçı sarsıntıları her açıdan devam ediyor. Bayraklı’da yıkılan 17 apartman, 114 yurttaşımıza mezar oldu. Binin üzerinde yurttaşımız yaralandı. Onbinlerce yurttaşımız da evsiz kaldı.
Yakınını kaybeden yurttaşlarımız hala olayın şoku içinde. Ne yapacaklarını, acılarını nasıl hafifleteceklerini bilemiyorlar. Anılarını bile yıkıntıların arasından alamadılar. Can’larını o yıkıntıların altından kurtarılmasını bekleyenler, üzerine bir kuşun bile konmasını istemedikleri o enkazların üzerinde kimler yoktu ki!
Hepimizi kahreden görüntüleri şöyle bir hatırlayalım; O enkazların üstünde iki grup insan vardı, olması gerekenler ve olmaması gerekenler. Olması gerekenler; yerel yönetimin konu ile ilgili birimi yani İzmir İtfaiyesi/AKS ile merkezi yönetimin ilgili birimi yani AFAD. Olmaması gerekenler ise ilgili bakan dahil, diğer hepsi. Bir gsm operatörünün acil kurtarma ekibinden tutun da, tarikatlarla birlikte anılan gruplara kadar. Tabii ki bu canhıraş caba içinde herkes olmalı. Ancak, bu yukarda saydığım, olması gerekenlerin koordinasyonu altında. Yoksa televizyonlarda, sırtına geçirdiği yelek ile herkesi o enkazın üzerinde görürsünüz. Hatta bu yetmez, bakanı aradığı için öne çıkartılan depremzedeyi ve onu arayan bakanları seyredersiniz öncelikle ekranda. Ve o bakanı seyredersiniz yıkıntının en tepesinde.
Bir hekim olarak yüreğiniz acır, depremin yıkıntıları içinde bile şovu eksik etmeyenleri gördüğünüzde. Depremin ardından gelen binlerce artçı sarsıntı, insanların evine girmesine engel oluyor. İnsanlar gecesini geçirmek için, başlarını sokacak çadır aradılar. En yakın parka, boş alana çadır kurmaya çalıştılar. Kızılay, AFAD, İzmir Büyükşehir Belediyesinin oluşturduğu çadır alanlarına yerleştiler. Çevre illerden yardım, çadırlar geldi. Gıda ve giyecek yardımları yağdı tüm Türkiye’den. Buraya kadar her şey çok doğru ve güzel. Fakat o yardım ve çadırların nereden geldiği önemliydi. İktidar yanlıları öne çıkarılırken, diğerleri arka plana atılmaya çalışıldı.
İktidar yanlısı her türlü hareket enkazların tepesinde, çadırların içinde her türlü serbestlik içinde hareket ederken, İzmir’in her sorununda canla başla çaba gösteren Emek Demokrasi Güçleri çadır alanlarına sokulmuyor. Valilikçe alınan kararla STK’lara yasak getirildi. Ancak hangi STK’lar? Yandaş olmayanlar.
Depremden zarar gören binaların incelenmesine TMMOB temsilcileri alınmazken, pandemi kuruluna bile alınmayan İzmir Tabip Odası deprem ve sonrasında da yok sayılmaya çalışıldı.
İktidara da, temsilcilerine de şunu hatırlatmak gerek; deprem de bir halk sağlığı sorunudur. Özellikle de pandemi koşullarında yaşanmışsa. Tıpkı savaş gibi. Siz kabul etmeseniz de!
Ve tüm bu koşullarda halkın yanında bizler olmaya devam edeceğiz. Biz, yani; İzmir Tabip Odası, TMMOB, Emek Demokrasi Güçleri. Çünkü, biz halkız. Çünkü biz kalıcıyız, siz geçicisiniz. Çünkü biz, halk için kendimizi severek feda ederken; siz, çıkarlarınız için sevinerek halkı feda edersiniz.
Önümüzdeki günlerde de, maalesef ki depremde evi hasar görmüş yurttaşlarımızın nasıl mağdur edileceğini göreceğiz. Yine halkımız mağdur, yandaş müteahhitler zengin olacak.
Ama hepimiz biliyoruz ki, artık mızrak çuvala sığmıyor. Her deprem, her felaket iktidarın yüzünü biraz daha ortaya çıkarıyor. Karanlıkların biteceği günler yakındır.
Sağlıkla kalın..
Evrensel'i Takip Et