10 Kasım 2020 07:47

İki avukatı ağır hasarlı binada mahsur bıraktılar

İzmir'de dava dosyalarını almaları için on dakikalığına ofislerine girme izni verilen avukatlar ikinci kez travma yaşadı. Avukatlar "süreniz doldu" denilerek binada bir süre mahsur bırakıldı.

Fotoğraf: Arif Ali Cangı

Paylaş

Özer AKDEMİR
İZMİR

Türkiye Ççevre hukukunun önde gelen isimlerinden Avukat Arif Ali Cangı, İzmir depreminde ağır hasar gören ofisinden dava dosyalarını almaya çabalıyor. Geçtiğimiz günlerde bir tutanakla yarım saat zaman içerisinde ağır hasarlı binalarına girerek ofisteki dosyalarını almalarına izin verilmiş ama bu süre on dakikaya düşürülünce olanlar olmuş!..

OTUZ DAKİKA DİYE İMZALATIP ON DAKİKA SÜRE TANIDILAR

27 yıllık avukatlık yaşamı sürecinde Bergama, Kışladağ ve Efemçukuru altın madenleri davalarına, Aliağa termik santral mücadelesinden, Gaziemir nükleer atıkları ve Allianoi antik kenti davasına kadar onlarca çevre davasının avukatlığını yapan Arif Ali Cangı'nın ofisinin bulunduğu apartman 30 Ekim İzmir depreminde ağır hasar gördü. Cangı'nın, Av. Murat Obay'la homeofis olarak kullandıkları Mansuroğlu Mahallesi 288/9 Sokak Çamlık Apartmanında dairenin içinde bir hasar olmamasına rağmen, binadaki taşıyıcı kolonlarda kırık olduğu için bina ağır hasarlı olarak sınıflandırıldı. Depremin ardından yapılan incelemelerde binanın "1 hafta içinde 30 dakikalık süre içinde tahliye edilecek" binaların içinde sınıflandırıldığını belirten Cangı, apartman yönetiminin bu süreyi on dakikaya indirme kararını deprem bölgesini gezen Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'a ve kaymakama da anlatarak 10 dakikada evraklarını almalarının mümkün olmadığını dile getirmiş. Cangı Bakan Kurum'a "ofiste 2 avukat olduğumuzu, bizim derdimizin eşya kurtarmak değil, mesleğimizle ilgili evrakı kurtarmak olduğunu, hiç olmazsa her avukat için 10'ar dakika süre tanınmasını" anlatmış, onlar da bu gibi özel durumlar için hoşgörü gösterilebileceğini söylemişler.

AĞIR HASARLI BİNADA MAHSUR BIRAKTILAR!

Cangı 7 Kasım günü binanı tahliyesi sırasında yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Görevlilere durumumuzu izah ettim, onlarda 'tolerans tanınır' dediler. Saat 14 civarında sıra bize geldiğinde, okumamıza fırsat kalmadan bir tutanak imzalattılar ve ısrarla 10 dakikada inmememizi söylediler. Bu arada o saate kadar yapılan tahliyelerde yarım saati geçen tahliyeler de oldu ve hatta insanlar perdesini, çiçeğini dahi indirdiler. Av. Murat Obay, ben ve vinçteki pencereyi kıran kişi ile dairenin batı tarafındaki balkonundan levhanın üstünden daireye girdik. Üç kişi çok hızla dosyaları aşağıya gönderdik, gönderilen dosyaları aşağıda stajyerim ve arkadaşlarım aldılar. Kısa bir süre sonra aşağıdan süreniz doldu, inin diye bağırmaya başladılar, telaşla elimizdekilerle balkona çıktığımızda vinçte görevli olan kişinin sepetle aşağıya indiğini, sepetin yukarıya gönderilmediğini  gördük. Ne oluyor diye bağırdığımızda, aşağıdaki görevli jandarma Başçavuş 'geç kaldınız, sizin süreniz doldu, aşağı daireye geçiyoruz, siz nereden inerseniz inin' diye bağırdı. Hemen ardından vincin asansör demiri bizim kattan kalktı, aşağı daireye dayandı".

"İZMİR BARO BAŞKANININ ARAYA GİRMESİYLE CANIMIZI KURTARDIK"

Av. Murat Obay ile birlikte ofislerinde mahsur bırakıldıklarını belirten Cangı, şunları dile getirdi: "Biz yukarıdan, arkadaşlar aşağıdan bu duruma itiraz ettik, merdivenler güvensiz, mal kurtarırken canımızı mı feda ediyorsunuz diye tepki gösterdik. O arada Baro başkanımız Av.Özkan Yücel'i arayarak, durumu anlattım, olaya müdahale etmesini istedim. Bir süre sonra tekrar vincin asansör demirini yeniden bizim balkona dayadılar, bu şekilde canımız kurtarabildik".

VALİLİĞE DİLEKÇE VERDİ

Depremin travmasının üzerine böylesi bir olayla karşılaştıklarını aktaran Cangı, on dakika içinde dosyalarının bir kısmını kurtarabildiklerini belirtti. Kendilerine imzalatılan tutanağı sonradan okuduğunu ve orada dairenin boşaltılması için "1 hafta içinde 30 dakika" süre tanındığının yazdığını kaydeden Cangı, "O anki zaafiyetimizden yararlanıp 30 dakikalık tutanak imzalatılıp kandırıldık, sonra 10 dakika ile iki ayağımızı bir pabuca sokuldu, üstelik geç kaldık diye ağır hasarlı binada mahsur bırakılarak can güvenliğimiz tehlikeye atıldı. Bu arada bizim için çok değerli olan, müvekkillerimizin ve bizim hafızamız olan devam eden bir kısım dava dosyalarımız ile dava ve muhasebe arşivimizi almamıza izin verilmedi" dedi. Yaşadıklarını İzmir Valiliğine bir dilekçe ile aktaran Cangı, valilikten binanın yıkımına başlanmadan kalan dosya ve evrakları almalarına izin verilmesini ve travmalarını derinleştiren uygulama ile ilgili gerekli incelemenin yapılarak soruşturma açılmasını talep etti.

ÖNCEKİ HABER

SES: Personel eksikliği hakların engellenmesiyle çözülmez

SONRAKİ HABER

Kıdem tazminatına göz dikilen işçiler eylemde: Genel grev genel direniş!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa