İktidar Türkiye gerçekliğine uzaklıkta her yere eşit mesafede!
Kazanılmış haklara iktidar tarafından yöneltilen bu saldırılar, aynı oranda örgütlü ve bilinçli meydan okumalara gereksinim duyuyor.

Fotoğraf: Evrensel
Bugün Adana’dan 514, İzmir’den 589, Kocaeli’nden 368 Diyarbakır’dan ise tam 10000 km yol alsak kendimizi bulacağımız yer; Ankara’dır. Bu farklı uzunluklar, bir uçtan bir uca sayabileceğimiz mesafelerde yer alan rakamlar değişebilir. Değişen uzaklıklar içerisinde değişmeden baki kalan tek şey ise “Ankara’nın” Türkiye gençliğinin gerçekliğine uzaklığıdır. Hâkim sınıf olan burjuvazinin devlet aygıtında bir temsilci olarak hareket eden iktidarın, bütün bir bürokratik süreçleri patronların lehine yönetenlerin en merkezileşmiş kurumlarının bulunduğu bu şehir, her dönemde olduğu gibi son aylarda da gençliğin yaşamını derinden etkileyecek bir kararı dayatma girişimlerinde bulunuyor. Gençlerin, bakanlıklardan yapılan açıklamalar, pandemi döneminde halka neredeyse hiçbir yararı dokunmayan paketler, Türkiye’de her üç gençten biri işsizken, online eğitim döneminde internet ve bilgisayar erişimi bulunmazken hükümet, abartılı bulduğu dertleri hiçe sayarak özellikle son dönemde torba yasa olarak gündeme gelen ve 25 yaş altı gençleri geleceksizliğe sürükleyen bir yasa tasarısına daha imza attı. Torba yasa ile birlikte sigortasız işçi çalıştıran patronu teşvik ederken işçinin sağlığını ve hayatını hiçe atmanın yanında, 10 gün süreyle farklı işverenle çalışan işçinin primine yansımayan iş günü ile emeklilik hakkını gasbederken, koşulsuz ve şartsız belirli süreli sözleşmelerle gençliği geleceksizliğe itiyor. Her kelimesiyle kazanılmış işçi haklarına saldıran torba yasa, patronların hayaliyken, Türkiye gençliğinin bu gününe ve yarınlarına saldırıyor.
SİGORTASIZ İŞÇİ ÇALIŞTIRAN PATRONA TEŞVİK
Daha önce kayıtsız işçi çalıştıran işverenlerin, kayıt dışı işçi çalıştırdığını bildirmesi halinde, geçmişe dönük cezai yaptırımlarının kaldırılmasıyla birlikte, 44 liraya varan sigorta teşvikini patrona sunan torba yasa, bu geliri ise İşsizlik Fonu’ndan karşılamayı öngörüyor. İşsizlik Sigortası Fonu (İSF) işsizlik, gelir ve istihdam kaybı durumlarında basitçe ifade etmek gerekirse işçilerin maddi olarak güvencesini sağlayan bir mekanizmadır. Temel çalışma prensibi işçi lehine olması gerekirken DİSK’in raporunda da ifade edildiği üzere patronlara teşvik fonuna dönüşmekle birlikte iktidar tarafından başka kaynaklara aktarmak istenilen sıcak para birikimi olarak değerlendirilmeye çalışılmaktadır. “Temel amacı işsizlik sigortası ödemeleri olan İSF’nin, giderleri içinde işsizlik sigortasının payı azalırken işveren teşvik ve destekleri ile aktif işgücü piyasası (AİP) programlarının payı artmaktadır. Böylece İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları işsizler yerine işverenlere destek olarak kullanılmaktadır. (…) İşverenler 2018 yılında Fona yaptıkları 9,2 milyar TL tutarındaki prim ödemesine karşılık 10,7 milyar TL teşvik ve destek almışlardır.”*
Pandemi ve ekonomik kriz şartlarında işsiz kalan milyonlarca gencin güvencesi olan İşsizlik Fonu’nun kayıt dışı çalışmayı bildiren patronlara sigorta teşviki olarak kullanılması, kayıt dışı çalışmanın yasallaşmasının önünü açıyor, bizim ödediğimiz vergilerle biriken kaynaklar yoluyla, yine biz gençliği kayıt dışı ve güvencesiz çalışmaya mahkûm ediyor. Resmi belgelere çalışma süresinin ve hak edilen ücretin eksik yansıtılmasını içeren kayıt dışı çalışmanın** sonuçları genç işçileri hastalık, yaşlılık, iş kazası gibi birçok kazanılmış haktan mahrum eder. Patronla verilmesi planlanan bu desteğin İSF’den karşılanarak aslen işçinin olan parayı sömürmesinin yanında, kayıt dışı işçi çalıştıran patrona uygulanacak cezai yaptırımların silinmesi ve mali yardım verilmesi yoluyla kayıt dışılığın özendirilmesi tehlikesi, genç işçiler açısından iki temel gaspı içeriyor.
25 YAŞ ALTI GÜVENCESİZ ÇALIŞMA
Patronlara koşulsuz şartsız belirli bir süre iş sözleşmesi olanağının tanınması 25 yaş altını geleceksizliğe itiyor. 25 yaşının altında olan bir işçinin, 10 gün süreyle altında çalıştığını belgelediği işvereninin değişmesi halinde bu 10 gün emeklilik primine yansımayacak. Dolayısıyla 25 yaşını altındaki işçilerin 10’ar günlük iş günlerinde resmi işverenlerinin değiştirilmesi yoluyla sigorta primlerinin yansımaması söz konusu. “Bu ay işim var, peki yarın?” sorusunu her gün sormak zorunda bırakılan gençlerin, giderek ağırlaşan ekonomik kriz ortamında 25 yaşından önce de çalışmak zorunda kaldığı gerçeğini “görmeyen”, Elazığ’da yaşayan Ali’nin “Depremden dolayı işlerin olmadığı gerekçesiyle günlük yevmiyem %30 azaltıldı. Aldığım ücret temel ihtiyaçlarımı zaten karşılamıyordu depremden sonra daha da kötü oldu”*** deyişini, OSTİM’de bulunan 17-18 yaşındaki meslek liseli öğrencilerin “Ne dershaneye gidebiliriz ne de kaliteli eğitim alabiliriz. Bize düşen yine sanayi oluyor” sözlerini “işitmeyen” iktidar; yarı ve tam zamanlı olmak üzere henüz lise yıllarında çalışmaya başlayan gençleri belirli süreli iş sözleşmeleriyle güvencesiz bırakırken, patronlar iş güvencesi hükümlerine tabi olmadan, kıdem ihbar tazminatı ödemek zorunda kalmadan işçileri çalıştırma olanağı elde edecek. Görmemek ve duymamak, AKP iktidarın fiziki bir yetersizliğini betimleyen kelimeler olmaktan çok, doğrudan bilinçli bir politikanın, hâkim sınıf olan burjuvazinin işçi ve emekçi gençlik üzerindeki tasarrufuna işaret ediyor. Bu torba yasa ile birlikte emekçi gençlik kesimlerinin hayatlarındaki güvencesizliğin artacağı, bütün bir üretim mekanizmasında sömürü ve ucuz emek gücünün katlanacağı sonucu işitilmemesi imkânsız bir şiddette ve görülmemesi imkânsız bir hacimde olsa da iktidar “istihdam sorunu” adı altında bir bilinmezliği gençliğin önüne bırakıyor.
HENÜZ 20’Lİ YAŞLARDA DA OLSA EMEKLİLİK KAYGISINDA
Sigorta primlerinin 10 günün altında başka işverenler altında çalışması halinde sayılmayacak olması, gençliğin emeklilik hakkının gasbedilmesinin de önünü açıyor. Genç işsizliğinin istatiksel olarak düşürmek amacı güdülüyor, gençliğin hayatını devam ettirebileceği istihdam politikaları yerine, dönemsel, kısa süreli, cep harçlığını karşılayabileceği güvencesiz işler gençliğe dayatılıyor. "Bu da şu anlama geliyor. Biz size tam zamanlı, sigortası yatan, en azından asgari ücret ödeyen iş bulamıyoruz. O zaman siz işlerinizi gönüllü olarak paylaşacaksınız. Bunun karşılığında gelir kaybına uğradığınız gibi bir de ek olarak bu çalışmış olduğunuz süreler emeklilikte de sayılmayacak, günü geldiği zaman, 60 yaşına vardığınız zaman, emeklilik talep ettiğiniz zaman da belki de prim ödeyememek, prim yetersiz kaldığı için ek prim ödemek gibi sorunlarla karşılaşacaksınız."****
25 yaş altı gençlerin Türkiye gerçekliğinde hangi yaşam koşullarına tabi olduğunu göremeyen AKP iktidarı henüz liseye gittiği yıllarda hem okumak hem çalışma zorunda kalan gençlerin iktidarı olmadığını bu torba yasa teklifiyle bir kez daha kanıtlıyor. [e2]
İKTİDARIN AĞZI TORBA DEĞİL Kİ BÜZESİN
Dayatılan istisnai bir çalışma biçimidir, Türkiye gençliğinin hayatı bir istisna değildir. Henüz tam zamanlı olarak istihdama katılmayan gençlik kesimleri de dâhil olmak üzere toplamda bütün gençlik kesimlerinin geleceğini ilgilendiren bu torba yasa yine ancak tüm bir gençlik kesimlerinin kendisine tayin etmek istediği yaşamın önüne geçme gayesi güdüyor. Ucuz, güvencesiz ve kalifiye olmayan emek gücü sömürüsünün gençliğin yaşamına olan tesiri gün geçtikçe artıyor. Kazanılmış haklara iktidar tarafından yöneltilen bu saldırılar, aynı oranda örgütlü ve bilinçli meydan okumalara gereksinim duyuyor. Çalışma koşullarını bizzat emek üretimini gerçekleştiren öznelerin belirlediği, talepleri ve geleceği için mücadele eden işçi ve emekçi gençlik kesimlerini yaratmak, bütün üretim alanlarında bu yasayı tartıştırarak somut planlar ve gruplar halinde birleşmekten geçiyor. Gençlerin bütün yaşantısı ev ve iş arasında mekik dokumakla geçerken, güvencesiz ve ensek çalışmayla hayatın bütününe, bugüne ve geleceğe etki edecek kararlar, orada kimi kilometrelerce uzaklıkta verilirken, onların verdiği kararlarla her gün yaşamak zorunda olanlar ise, gençler.
Çalıştığımız alanlarda, geleceğimize sahip çıkmak için, birleşelim, torba yasayı, biz büzelim!
25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlar için belirli süreli ve esnek çalışma getirilecek ve belirli süreli çalışanlar için emeklilik hayal olacak,
Kayıt dışı çalışma meşrulaştırılarak, patronlara kayıt dışı çalışma için ceza bile verilmeyecek,
Esnek ve güvencesiz çalışma kamu dâhil olmak üzere tüm iş kollarında yasallaştırılacak
Çalışama hayatına dair tüm çözüm önerilerinin ve tasarrufların ekonomik kaynağı olarak işsizlik fonun kullanılarak alenen yağmanın önü açılacak.
İSTİHDAM ARTACAK DEDİLER, DOĞRU MU BU?
Torba’da bizlik bi’şey yok!
Torbadan işsizlik çıkıyor
Torbadan geleceksizlik çıkıyor
*http://disk.org.tr/wp-content/uploads/2019/02/ISF-Nas%C4%B1l-Yag%CC%86malan%C4%B1yor.pdf
**https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1004625#:~:text=Kay%C4%B1t%20d%C4%B1%C5%9F%C4%B1%20istihdam%2C%20istihdam%20faaliyetlerinin,miktar%C4%B1n%C4%B1n%20resmi%20makamlara%20eksik%20bildirilmesidir.
***https://www.evrensel.net/haber/406718/yorgunlugu-gozlerinden-okunanlar
****0https://www.dw.com/tr/torba-yasa-tart%C4%B1%C5%9Fmas%C4%B1-k%C4%B1dem-tazminat%C4%B1-ve-emeklilik-hakk%C4%B1-tehlikede/a-55455034
Evrensel'i Takip Et