Önlemin adı kadın üniversiteleri olamaz
“Kadınlar üniversite içerisinde tacize uğradıkları durumda tek suçlu kadın ve sebebi de kadınların karma eğitimi tercih etmesi olacak.”
Fotoğraf: Pxhere
Dicle Üniversitesinden kadınlar
Kadın üniversitesi meselesi ilk kez geçen sene Erdoğan tarafından gündeme getirildi. Zaman zaman da “kadını daha güvenli konuma getirme” söylemleri üzerinden gündem oldu. Karma yurtların olmaması, kadınlara özel otobüs, kadınlara özel parklar, yollar vb. toplumda kadın ve erkeği ayrıştıran uygulamalar hakkında genç kadınların neler düşündüklerinin görüşlerini aldık.
“KADIN VE ERKEK BİRLİKTE TOPLUMU GÜÇLENDİRİR”
Esengül arkadaşımız, kadın ve erkeğin ayrıştırılarak değil birlikte toplumu güçlendirdiklerini dile getirdi, “Kadını erkek şiddetinden korumanın yolu yasal düzenlemeler ve ceza sistemindeki değişikliklerdir. Kadın ve erkek birlikte toplumu güçlendirir, ayrıştırılarak değil” Kadın üniversitesi konusunda ise üniversitelerin asıl önemine vurgu yaparak, “Kadın üniversitelerine değinecek olursak üniversiteler bilimin kapısıdır ve evrensel değerler barındırır. Bilimin evrenselliğine inanan biri olarak odaklanmamız gereken nokta üniversitelerin gençlerimizi olabildiğince iyiye doğruya ve düzgün insanlar yetiştirmek olmalıdır.”
“KADINLARIN, HAYVANLARIN, ÇOCUKLARIN SESİ SÖNMEMELİ”
Göknur Ayata ise zihniyetin değişmediği sürece bu uygulamaların pek bir anlam ifade etmediğine dikkat çekerek, “Şiddet eğilimi olan herkes uygun fırsatı kollar ve o şiddeti elbet uygular. Evet, belki ayırmak kadınlarımızı korumak için iyi olabilir ama bu da bir gerçek ki aynı ortamda er ya da geç bulunulur, o zaman kimse kadını koruyamaz. Alınan önlemler ne kadar artarsa artsın zihniyet değişmediği sürece anlam ifade etmeyecektir” Herkese inat bir şeylerin değişeceğine inanan Göknur, “Herkese inat kadınların, hayvanların, çocukların sesi sönmemeli” diyerek sözünü bitiriyor.
ZİHNİYET DEĞİŞMELİ
Berçem Geter ile konuşuyoruz. Kadınları izole etmek yerine daha farklı önlemler alınabileceğini savunan Berçem, “Erkek zihniyetinin değişmesi lazım. Kadının da erkeklerle bir arada bulunup kadına saygı duyulması aşılanması kadın haklarını savunan yasaların yaygınlaştırılması ve kadına yönelik işlerin suçların caydırıcı yaptırımlarının olması gerekiyor” diyerek taleplerini aktarıyor.
DAHA FARKLI ÖNLEMLER ALINMALI
Esma ise bize hemen hemen aynı düşüncelerden bahsediyor, iktidarın kadın üniversitelerine vereceği çabayı başka sorunlara vermesi gerektiğini söyleyen Esma, “Kadın otobüsü ve türevi şeylerin; kadın cinayetlerinin, kadına şiddetin önünü keseceğini düşünmüyorum. Kadına şiddet, kadın cinayetleri, kadını kısıtlayarak, ayırarak değil; bunları yapana caydırıcı cezalar uygulayarak önlenebilir/azaltılabilir” diyerek sözlerini bitiriyor.
KADINLARIN BÖYLE ÜNİVERSİTELERE İHTİYACI YOK
Nihal Apaydın ise şiddete uğrayan kadınlara karşı önlemlerin alınmadığını söylüyor, “Bir kadın olarak söylemek istiyorum, kadınlarımızı korumanın en önemli adımı tacizciye, tecavüzcüye, istismarcılara caydırıcı cezalar vermektir. Kadın üniversitelerini açmak, kadınları toplumdan uzaklaştırmak değildir! Katillerine, onları taciz edenlere uyguladığınız iyi hal indirimleri onlara ödül kadınlara kâbus oluyor.” Kadın üniversitelerinin muhafazakar aileler tarafından kullanılacak bir üniversiteye dönüşeceğini düşünen Nihal, “Kadın üniversiteleri açılınca kendi iradesiyle gidecek çok sayıda kadınımız olabilir. Ama bununla beraber karma sistemde okumak istediği halde aileleri tarafından öne sürülen tek şart olacak. Belki de ailesi ‘Kadın üniversitesine gitmezsen okuyamazsın!’ diyecek ve sırf okumak için istemediği bir yerde eğitim alacak” diyerek kadın üniversitelerinin evrileceği noktadan korkarak bahsediyor. Kadınların üniversite içerisinde tacize uğradıkları durumlarda tek suçlunun kadın olacağını, bunun sebebinin karma eğitimi tercih etmesi olacağı belirtiyor.
KADIN VE ERKEK HAYATIN HER ALANINDA BİRLİKTE YÜRÜMELİDİR
Meyra Çoban ise kadın üniversiteleri hakkında görüş verirken açılması planlan kadın üniversitelerinin gereksiz olduğunu düşünüyor, “Kadın üniversiteleri fikrinin çıkmış olması bile bir rezalettir. Kesinlikle bu üniversitelere karşıyım. Kapsamlı eğitim verilecek ve bizi sosyal hayata katacak meslek sahibi olmamızı sağlayacak bir kurumda kadını ve erkeği ayırmak son derece akıl dışı.” Aynı zamanda eğitimde ayrıştırmanın ne gibi zararlar verebileceğini söyleyen Meyra, “Ayrı yerlerde eğitim görmüş kadın ve erkeğin sosyal hayatı da bu durumdan etkilenecektir, özgüven problemi kendini gösterecektir. Kadın ve erkek hayatın her alanında birlikte yürümelidir, aksi akıl ve çağ dışıdır.”
KADIN KISITLANAMAZ
Dilara Efecioğlu arkadaşımız ise bu durumun cinsiyetçi bir yaklaşım olduğunu düşünmekle birlikte kadın erkek ayrımını hiçbir alanda savunmadığı gibi bu alanda da savunmadığını söylüyor, “Özellikle konu eğitim olunca herkesin eşit haklara sahip olması gerekir. Bu plan, kadınları kamusal alandan uzaklaştırmak için bir yoldur.” Kendisine bu konuda önerilerini sorduğumuzda ise, “Kadınların mağduriyetlerini gidermek isteniyorsa buna toplumun ‘kadın’ algısını değiştirerek başlamak gerekir diye düşünüyorum. Bu da eğitimden başlar. Örneğin ders kitaplarındaki kadın erkek ayrımını vurgulayan yerleri çıkarabilir, erkeklerin zihniyetini değiştirmeye yönelik çalışmalar yapılabilir. Fakat mağdur olan kadın iken kısıtlanan da kadın olamaz” diyor.
HER ALANDA AYRIŞTIRMA
Zilan Demirkıran arkadaşımız sözüne şu şekilde başlıyor, “Öncelikle bu toplumda yaşayan genç bir kadın olarak beni ve diğer hemcinslerimi karşı cinsten ayıran bu uygulamalara ve yönetmeliklere hayatım boyunca karşı oldum. Biz kadınlar olarak maalesef ama maalesef üzülerek söylüyorum tek ve en büyük isteğimiz bu toplumda katil, sapık ve tecavüzcü erkeklerle aynı ortamda yaşamamak. Onlar hakkettikleri yerde oldukları sürece biz kadınlar olarak bu toplumda rahat bir şekilde nefes alıp hayatımızı yaşayabiliriz.” Ayrıştırmanın sonu olmadığına şu sözlerle dikkat çekiyor: “Önce okullar ayrıştırılır sonra parklar, kütüphaneler, alışveriş merkezleri vs. sonra bakmışsınız ki ülke, yönetim şeklinden tutun da ta yaşam tarzına kadar değişip farklı bir boyut almıştır. Kadınları karşı cinsten ayrıştırarak bize hakkımız olan can güvenliğimizi bu şekilde sağlayamazlar.”