Ankara Gazeteciler Cemiyetinden rapor: İfade özgürlüğü mahkeme salonlarında
Ankara Gazeteciler Cemiyetinin 3 aylık medya izleme raporunda "Basın ve ifade özgürlüğü bu çeyrekte de mahkeme salonlarındaydı" denildi.
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Ankara Gazeteciler Cemiyeti, “Demokrasi için Medya, Medya için Demokrasi Projesi (M4D)” kapsamında Türkiye medyasının üç aylık izleme raporunu yayımladı.
2020’nin Temmuz-Ağustos-Eylül aylarını kapsayan üçüncü çeyrek medya izleme raporunda, sosyal medya düzenlemeleri, medya sahipliğindeki değişimler, gazeteci yargılamaları ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Basın İlan Kurumunun kestiği cezalara dikkat çekildi.
Basının tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de 2020’nin üçüncü çeyreğini Kovid-19 salgınının gölgesinde geçirdiği ifade edilen raporda şu bilgilere yer verildi:
SOSYAL MEDYA YASASI
"Bu çeyrekte Sağlık Bakanlığı verilerinin paylaşımındaki şeffaflık, rakamların yükselişle geçmesiyle birlikte yeniden sorgulanır hâle geldi. Sağlık Bakanı’nın çeyreğin son günündeki 'Her vaka hasta değildir' açıklaması hem basın organlarında hem de sosyal medyada tartışma konusu oldu.
Kovid-19 salgını dışında bu çeyreğin gündemini oluşturan başlıca konular kanundaki değişikliklerdi. 21 Temmuz 2020'de Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) sunulan 'İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Teklifi' çok geçmeden işlerlik kazandı ve 1 Ekim 2020'de yürürlüğe girmek üzere Meclis’ten geçti. Bir yanıyla dijital haber platformları ve sosyal medya özelinde sansür pratiklerini daha da ilerletecek bu değişiklik, öte yandan Google, Facebook vb. dijital devlerin vergilendirilmesi ve Türkiye’de temsilci bulundurma zorunluğuyla karşı karşıya kalmasını beraberinde getirdi."
GAZETECİLERİN ÖZLÜK HAKLARI
"Yasal düzenlemelerde değişikliğe yol açan diğer konular en geç Kasım 2020’de yürürlüğe girmesi zorunluğu bulunan gazetecilerin yıpranma payına ilişkin düzenleme ve Danıştay’ın 'basın kartı alabilmek için sigortalılık şartı getiren hükmün' yürütmesini durdurmasıydı. Ayrıca ikinci çeyrekte tartışmaya konu olan ve gazetecileri de yakından ilgilendiren kıdem tazminatının kaldırılması konusu da temmuzda meslek örgütlerinin gündemindeydi.
Bu üç önemli gelişmenin yanında, büyük yankı uyandırmasa da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının, Cumhurbaşkanlığının 18 Eylül 2020’de yayımlanan kararnamesiyle 'stratejik iletişim ve kriz yönetimine ilişkin politikaları belirlemek, bu kapsamda ulusal ve uluslararası alanda yürütülecek faaliyetlerde tüm kamu kurum ve kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak' görevlerini resmî olarak edinmesi propagandanın kurumsal hâle getirilmesi şeklinde yorumlandı. Zira kararname aslında hükümetin tüm organlarının söylemi tek odaktan oluşturması ve üst düzey kamu görevlilerinin demeçlerine Cumhurbaşkanlığı denetimi getirilmesinin resmî nitelik kazanmasını beraberinde getiriyor."
CEZALAR YİNE GÜNDEMDE
"Üçüncü çeyrekte, yılın diğer çeyrekleriyle de benzer şekilde RTÜK ve BİK eliyle basın organlarına kesilen cezalar gündemin üst sıralarındaydı. Bunun yanında, Pandemi nedeniyle ertelenen davaların büyük bölümü bu çeyrekte görüldü. Aynı zamanda Çoklu Baro Teklifi’nin yasalaşmasıyla avukatların mesleki birliğini zayıflatma çabaları işlerlik kazandı.
Basın ve ifade özgürlüğü bu çeyrekte de mahkeme salonlarındaydı. Can Dündar, Deniz Yücel, Müyesser Yıldız gibi ünlü gazetecilere dönük 'cadı avı' operasyonları sürdürüldü.
Temmuz-ağustos-eylül aylarında gazetecilere dönük davaların yanında, sansür ve engelleme pratikleri de önceki çeyreklerdekine benzer şekilde devam etti. Özellikle Eylül'de HDP hedef alınarak düzenlenen 'Kobanê Operasyonları' sonrası birçok siyasi gözaltına alınarak tutuklandı. HDP’nin RTÜK üyesi Ali Ürküt de gözaltına alınanlar arasındaydı. Hem öncesinde hem de sonrasında sürpriz olmayan bir şekilde muhalif kimliğiyle bilinen Özgürüz Radyo, Jinnews, Siyasi Haber, Yeni Yaşam Gazetesi, Sendika.org, Mezopotamya Ajansı gibi internet mecralarına engelleme getirildi. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün çeyreğin sonunda yayımladığı yazı da Türkiye’de son 3 ayda en az 347 haber içeriğinin engellendiğini gösteriyor."
GAZETECİLİĞİN İLKELERİ
"Yılın bu çeyreğinde hem simgesel öneme sahip hem de Türkiye’de kısa vadede basın özgürlüğünün durumuna ilişkin öngörü sağlayan önemli gelişmeler de yaşandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Adli Yıl Açılış Töreni’nde sarf ettiği 'İfade hürriyetinin bir parçası olan eleştiri ve haber verme hakkının mevzuatta daha güçlü bir temele sahip olmasını sağladık' sözleri, alandaki tüm uluslararası ve yerel raporları, gazetecilere dönük tutuklama ve sansür pratiklerini, medyada çoğulculuğun durumunu ve daha birçok olguyla çelişir nitelikteydi.
Hükümete yakın yayınlarda ve gazetelerde 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin yıldönümünde yazarların (aralarında RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in de bulunduğu) birçoğunun darbeyi lanetlemenin yanında basın özgürlüğünün 'sınırlarını' çizdiği de görüldü. Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarıyla bire bir örtüşen bu yazılar 'millî menfaat ve güvenlik' söylemini gazeteciliğin ilkelerinin ilk sırasına yerleştiren cümlelerden oluşuyor.”
Raporun tamamına buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. (MEDYA SERVİSİ)