11 Kasım 2020 09:32

Tsunaminin sebepleri ve sonuçları

Bilimsel olarak doğal afetler engellenemez fakat önlem almak hayat kurtarır.

Kaynak:Todd Turner/ Unsplash

Paylaş

Tsunami; depremler, volkanik patlamalar ve diğer(su altı patlamaları, meteor düşmesi)  afetlerin etkisiyle çok miktarda suyun yer değiştirmesi sonucu okyanus, deniz ve büyük göllerde meydana gelebilen, normalin üstünde yükseklikteki ve uzunluktaki dalgalara verilen isimdir. En genel tabiriyle de tsunami, deniz tabanının düşey hareketinden kaynaklanan uzun okyanus dalgalarıdır. Heyelan ve volkan patlaması, bunlara bağlı taban çökmesi, zemin kaymaları gibi olaylar sonucu denize geçen büyük enerjiyle de oluşmaktadırlar. Tsunamiler, dalga boyu çok uzun olan dalgalardır. Tsunamileri, rüzgârların oluşturduğu dalgalar ve gel git hareketi gibi su üzerindeki hareketlerden ayıran en önemli şey aralarındaki dalga boyudur. Öyle ki bir tsunami bir bina yüksekliğine ulaşabilir. Tsunaminin şiddetini belirleyen de gerçekleşmesini sağlayan olaylardaki niceliksel değişimlerdir.

TSUNAMİNİN HAREKETİ

Dalga önündeki suyun ritmik olarak geri çekilmesi; tsunami kıyıya vurmadan önce, gelgit benzeri bir şekilde suların geri çekilip sonrasında hızla kıyıya hücum etmesinin ardındaki ana sebeptir. Olası bir doğal afet halinde bu olay, çok kısa bir süre içinde kıyıya tsunami vuracağının en önemli işaretidir. Depremlerin tsunamiye yol açmasındaki olay ise depremlerin ardından su sütunlarının bir anda olduğu gibi yer değiştirmesidir. Depremlere bağlı olarak su tabanının aniden zıplayıp geri inmesiyle, üzerindeki su sütunu da hızla zıplar ve sarsılır. Su, bu durumda en düşük potansiyel enerjiye ulaşarak dengesini bulmaya çalıştıkça, etrafa dalgalar saçılır. Depremlerden sonra oluşan tsunamilerin de sebebi bu şekildedir. Tsunamiler; %88 oranında denizde oluşan depremler sonrası meydana gelse de; kıyılarda yaşanan büyük heyelanlar, kaya düşmeleri, buzul parçalanmaları gibi olaylar da tsunami oluşumuna sebep olur. Tsunaminin önemli özelliklerinden bir diğeri ise kıyıya ilk çarpan dalganın en büyük dalga olmamasıdır. Bu durum değişkenlik göstermekte ve en büyük dalga, ilk dalganın ardından gelebilmektedir.

TSUNAMİ VE TÜRKİYE

Türkiye'nin 8333 kilometrelik kıyı şeridinde tarihsel dönemde son 3000 yılda 80'in üzerinde tsunami olmuştur. Marmara Denizi, İstanbul, İzmit Körfezi, İzmir ve çevresi, Fethiye ve İskenderun Körfezleri tsunamilerin yoğunlaştığı bölgelerdir. Geçmiş dönem afetleri incelendiğinde Türkiye etrafında istatistiksel olarak her 41 yılda 1 tsunami olmuştur. Özellikle Akdeniz kıyılarında meydana gelen tsunamiler tarih boyunca birçok insanın hayatını kaybetmesine sebep olmuş, yerleşim yerlerini alt üst etmiştir. Bir diğer yandan Karadeniz kıyı şeridinde ise tarihte önemli olarak nitelendirilebilecek 2 büyük tsunami olduğu belirlenmiştir. Tüm bunları incelediğimizde Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu da göz önünde bulundurduğumuz vakit, buraya dönük ne gibi çalışmalar ve önlemler alındığını inceleme ihtiyacı da doğuyor fakat yerel belediyelerin dağıttığı bilgilendirme kitapçıklarından başka bir şey görebilmek pek mümkün değil. Özellikle kıyı kesimlerinde hayati önem taşıyabilecek yapı tasarımında kullanılan şartnamelerin hiçbirinde tsunami ile ilgili yükler göz önüne alınmamakta. Bunun nedeni ise Türkiye kıyılarında gerçekleşecek bir tsunaminin yerleşik alanlara yetişemeyeceği düşüncesi. Bunun böyle olmadığını Ege Denizi’nde gerçekleşen depremin ardından görmüş olduk. 5-6 metre yüksekliğindeki dalgaların Sığacık’ta kıyıdan 1,3 km içeri girmesiyle 86 yaşında bir vatandaş hayatını kaybetti.

TSUNAMİ ENGELLENEBİLİR Mİ?

Doğal afetlerin kendisinin oluşumu önleyemeyeceğiz olayken, bu afetlere dair yapacağız planlamalar, tedbirler ve önlemlerle kayıpları azaltmak bilimin gösterdiği bir seçenek olarak önümüzde duruyor. Sanılanın aksine kıyı yapılarının tasarımında tsunami etkisinin göz önüne alınması oldukça gereklidir. Özellikle koruduğu alan itibariyle, yıkılması veya hasar alması durumunda ciddi can ve mal kaybına yol açacak kıyı yapılarının da tsunami etkisi altındaki performanslarının incelenmesi, muhtemel bir afet durumu için önem taşımaktadır. Özellikle kıyı şeritlerinde rant uğruna ihalelere açılan bölgelerin halk için oluşturduğu tehlike göz önünde bulundurularak, doldurma kıyı alanları ihalelere açılmamalıdır. Güvenli barınma ihtiyacını karşılayacak iyi bir yapılaşma sistemi, afetlerin yıkıcı etkisi karşısında çok önemli bir yerde durmaktadır.

ÖNCEKİ HABER

Yönetmen Erdem Tepegöz: Sosyal gerçekçi temalara ilgi duyuyorum

SONRAKİ HABER

CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen: İktidar deprem vergilerinin hesabını vermiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa