11 Kasım 2020 11:06

Tokat Erbaalılar altın madenine karşı ayakta

Yeşil Erbaa Çevre Platformu, Tokat’ın Erbaa ilçesisinde bölgenin kalbi sayılacak alanda altın ve bakır madeni kurulmasına izin vermeyeceklerini belirtti.

Fotoğraf: Yeşil Erbaa Çevre Platformu

Paylaş

Özer AKDEMİR
İzmir

Tokat’ın Erbaa ilçesi yakınlarındaki Sakarat ve Boğalı Yaylaları’nda altın madeni arama faaliyetlerinin başlaması yöre köylülerini tedirgin ediyor. Altın işletmeciliğinin Bergama’dan, Kışladağ’a, Ordu Fatsa’dan, Gümüşhane’ye kadar doğada nasıl bir yıkıma yol açtığını bildiklerini belirten Yeşil Erbaa Çevre Platformu topraklarında bir altın madeni işletilmesine izin vermeyeceklerini açıkladılar.

Erbaa Zilhor köyü doğumlu olan Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü ve Kazdağı Doğal Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan bir süredir ailesinin sağlık sorunları nedeniyle memleketinde bulunuyor. Kaz Dağı’nda ikamet eden ve buradaki altın madenine karşı mücadele süreçlerinde epey deneyim kazanan Doğan, doğduğu topraklarda bir altın madeni işletilmesi için çalışmaların başladığı haberleri üzerine Erbaa’daki yaşam savunucuları ile köy köy gezerek madenin zararları konusunda bilgilendirmeler yapmaya başlamış. Erbaa’daki altın madeni projesi ve buna karşı yürütülen mücadeleler konusunda görüştüğümüz Doğan, proje ile ilgili henüz hiçbir kamu kurumundan bir açıklama yapılmadığını belirterek, sadece madeni işletmek isteyen Verusa Holdingin internet sayfasında altın madeni kurulması çalışmalarının holdinge bağlı Galata Altın İşletmeleri AŞ tarafından yürütüleceği bilgisinin yer aldığını aktardı.

MADEN KURULMAK İSTENEN ALAN, BÖLGENİN TAM KALBİNDE

Yirmi bin dönümlük bir ruhsat alanında altın ve bakır madeninin arandığını ifade eden Doğan, “Maden kurulmak istenen alan bölgenin tam kalbi sayılır. Ladin, gürgen, çam ormanları ile yemyeşil bir vahada, çok çeşitli yaban hayatı var. Çerkezfındıcak köyü ile Tanoba beldesi arasında açılacak siyanürlü-sülfürik asitli bir altın-bakır madeninin yaratacağı zararların neler olacağını anlamak için Ordu-Fatsa ormanlarında 5 yıl önce açılan siyanürlü altın madenine bakmak yeterli” dedi.

ALAN BİRİNCİ DERECE DEPREM BÖLGESİNDE

Altın-bakır madeninin üretime başlaması durumunda bölge için çok kıymetli olan kayın ve meşe ormanlarının kesileceğini, meraların yok olacağını, patlatmalar yapılarak büyük cehennem çukurları açılacağını belirten Doğan endişelerini şu sözlerle dile getirdi: “Kazılan ve öğütülen toprak günlerce siyanürlü su ile yıkanacak, siyanürlü atık havuzları olacak, pasa dağları yığılacaktır. Sular patlatmalarla yer değiştirecek ve yok olacak. Altın-bakır madeninin çok su kullandığını biliyoruz. Zaten giderek azalmakta olan su kaynakları madenci şirket tarafından kullanılacak, sular daha da azalacak ve kirlenecek.” Bölgenin birinci derece deprem bölgesi olduğunu ve yörenin geçmişte depremin acılarını çokça çektiğine işaret eden Doğan, “Deprem bölgesinde siyanürlü atık barajları olan böylesi tesislerin yapılması ayrı bir risk taşıyacaktır” dedi.  

KÖYLÜLER: MADENİN VERECEĞİ İŞE İHTİYACIMIZ YOK

Bölge halkının yıllardır geçimlerini ormandan ve bölgedeki meralarda hayvancılık yaparak sağladığını kaydeden Doğan, “Köylüler, ekmek kapıları olan ormanın, meraların ve tarlalarının altın-bakır madenciliği ile yok olmasını ve kirlenmesini istemiyor. Köylüler ‘Bizim köyümüzde nüfus iyice yaşlandı. Bizler bir yere gidemeyiz, köyümüzü bırakamayız. Madende çalışacak gencimiz yok, madenin bize sağlayacağı 3-5 yıllık işe de ihtiyacımız yok. Bizim sahip olduğumuz altın kıymetinde etimiz, sütümüz, peynirimiz, meyvemiz, sebzemiz var. Bizler bu elimizdeki altın değerinde ürünlerimizden mahrum olacağız ve açlığa mahkum olacağız’ diyorlar” ifadelerini kullandı. “Boğalı” ve “Sakarat” Yaylalarının tescilli mera alanlarına sahip olduğunu ve bölgedeki içme suyu kaynaklarının da bu yaylalardan doğduğunu kaydeden Doğan, “Erbaa Belediyesi, içme suyunun yüzde 60’ını projenin yapıldığı alanda bulunan Alacabal, Bostanlık ve Beyra Mahallelerinden almaktadır. Bu bölge, çevresindeki Tokat ve Amasya illerinin, Erbaa ve Taşova ilçelerinin ve çevresindeki onlarca köyün can damarıdır” diye konuştu. Doğan, maden alanına yakın Çerkes köyleri bulunduğunu ve bu köylerin maden çalışmalarına tepki gösterdiklerini de söyledi: “Çerkes köylüleri ‘Çerkesler olarak tarihimiz boyunca zorluklarla mücadele etmek zorunda kaldık. Tüm zorluklara rağmen kültürümüzü ve varlığımızı sürdürmeye çalıştık. Kurucu unsuru olduğumuz bu memlekette altın-bakır madeni yüzünden sermaye ve para uğruna yine zorunlu bir göçe ve baskıya uğramak istemiyoruz’ diyorlar.”

ÖNCEKİ HABER

Hollanda’da 'kısmi karantina'dan sonra Kovid-19 vaka sayısı yüzde 32 düştü

SONRAKİ HABER

Çukurova Üniversitesi Emek Gençliği: Sınav kararına karşı birlikte mücadele edelim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa