12 Kasım 2020 23:15

Çevirmen Berna Kabacaoğlu: İnsanları bunaltan duygular Poe için birer esin kaynağı

Edgar Allan Poe’nun eserlerini Türkçeye çeviren Berna Kabacaoğlu, "Bence, o doğuştan bir melankolik. Diğer insanları bunaltan duygular, onun için birer esin kaynağı" diyor.

Çevirmen Berna Kabacaoğlu: İnsanları bunaltan duygular Poe için birer esin kaynağı

Edgar Allan Poe | Fotoğraf: Laurel L. Russwurm/Flickr

Özlem ERTAN

Edgar Allan Poe denince insan ruhunun derinlerindeki sisli vadi gelir benim aklıma. Bir de ölüm, gizem, doğaüstü ile kadim zamanların belirsiz ikliminden çıkıp gelen tuhaflıklar… Zira edebiyat tarihinde tüm bunları Poe kadar güzel anlatabilen pek az yazar var. Öykülerinde, şiirlerinde kalemini Kharon’un kayığı gibi ölümün sularında gezdiren Poe, henüz kırk yaşındayken hayata veda edip unutulmaz yazarlar, şairler arasındaki yerini aldı. Çünkü Poe hem öncü hem de iyi bir yazardı. Ustalıklı dilinin yanında zekasıyla da öne çıkarak gotik, polisiye, korku, bilim kurgu gibi türlerin öncülerinden oldu.

Edebiyat tarihinin ilk polisiye kurgusu olan “Morgue Sokağı Cinayetini” de o yazdı, “Usher Evinin Çöküşü”, “Kızıl Ölümün Maskesi”, “Ligeia”, “Berenice” gibi ölüm, yıkım, gizem dolu, efsaneleşmiş öyküleri de… Peki ya, gerilimli bir intikam öyküsü olan “Amontillado Fıçısı”na ne demeli. Pek çoğu edebiyatın unutulmazlarından olan daha nice öyküler ve şiirler çıktı Poe’nun kaleminden. Dili de kurguları gibi güzeldi.

Amerikan edebiyatının ustalarından Poe’nun uzun, derin anlamlar barındıran cümlelerini başka dillere çevirmek hiç kolay değil. Birikim, emek, dillere hakimiyet ve sabır istiyor. Berna Kabacaoğlu, Poe’nun öykülerini Zeplin Kitap’tan çıkan yeni Poe serisi için Türkçeye çevirdi. Hem de Poe’nun dilini, üslubunu muhafaza ederek ve sade bir dille... Şimdilik her biri üç-dört öyküden oluşan yedi kitap olarak yayımlanan Poe çevirilerine büyük ihtimalle yenileri de eklenecek. Çevirmen ve Editör Berna Kabacaoğlu ile Poe külliyatı ve çeviri üzerine konuştuk.

Berna Kabacaoğlu

Fotoğraf: Berna Kabacaoğlu'nun kişisel arşivinden alınmıştır

Amerikan kültürü ve edebiyatı eğitimi almış bir çevirmen olarak uzun zamandır Poe metinleri ile haşır neşirsin. Poe’nun edebiyatını birkaç cümleyle tanımlaman gerekse ne dersin?
Edgar Allan Poe’nun, Amerikan edebiyatının en etkili ve iz bırakan isimlerinden biri olduğunu düşünüyorum. Bence, Romantizm Akımı’nın alt türü olan Karanlık Romantizm’in en önemli temsilcilerinden biri. Korkuyu, aşkı, felsefeyi, düşlemsel ögeleri, polisiyeyi, bilim kurguyu, çağdaş bilimleri ve kökeni antik çağlara dayanan öğretileri bu kadar büyük bir ustalıkla harmanlayan bir yazar daha olduğunu düşünmüyorum.

Poe’nun ağırlıklı temaları ölüm ve yıkım. Sence bunun tek nedeni yazarın tüm sevdiklerini kaybetmesi mi?
Bunda yazarın tüm sevdiklerini kaybetmiş olmasının payı yadsınamaz. Fakat asıl etkenin, Edgar Allan Poe’nun kişilik yapısı olduğunu düşünüyorum. Bence, o doğuştan bir melankolik. Diğer insanları bunaltan duygular, onun için birer esin kaynağı. Yaklaşık bir buçuk yıldır her günümü Edgar Allan Poe ile geçiriyorum. Bir yazarın zihninin dehlizlerinde bu kadar uzun süre gezinirseniz, onu bir insan olarak da çözümlemeye başlıyorsunuz. Onun dünyanın tüm karanlığını, kasvetini ve acılarını özümleyerek sözcüklere aktarmasını sağlayan çok özel bir yeteneği var. Fakat onu ruhen ve bedenen çürüterek yalnızca kırk yaşında ölmesinin temel nedeninin de bu özel yeteneği olduğunu düşünüyorum. Gerçek ölüm nedeni hâlâ gizemini korusa da benim fikrim bu yönde. Gözlerindeki ifadeye dikkatle bakarsanız, beni daha iyi anlarsınız. Poe’nun gözleri, tüm resimlerinde aynı ifadeyi taşır.

Edgar Allan Poe çevirmenin en zor ve keyifli yanları neler?
Edgar Allan Poe çevirmenin benim için en keyifli yanı, ergenlik yıllarımdan beri hayranlık duyduğum bir edebiyat dehasının eserlerini Türkçeleştirmekti. Çeviri sürecinde daraldığım, metnin bir türlü akmadığı, tıkandığım anlarda da en büyük motivasyon kaynağım bu oldu: Hayranlık duyduğum bir yazarın çevirmeni olmak. En zor tarafı ise, Poe’nun yaptığı sözcük cambazlıkları. O, Fransızcaya düşkün biri; öykülerinde Fransızca sözcükler kullanıyor ama onların genleriyle oynayarak İngilizce-Fransızca melezi yeni sözcükler türetiyor. Bu, bir çevirmen için kabus olsa da müthiş bir edebi şölen. Bazen her biri bir paragraf süren, tam sonuna geldiğini düşünürken tekrar filizlenen, metaforlarla dolu cümlelere ise hiç girmeyeyim. Kaç kez bilgisayarın başından kalkıp yüzüme su çarptığımı bilirim.

Poe hem doğaüstü korkunun hem de akıl ve mantıkla ilerleyen polisiye ile bilim kurgunun öncülerinden. Bunu nasıl yorumlarsın?
Poe, gerçek bir entelektüel. Gerek pozitif bilimler gerekse okültizm alanında engin bir bilgiye sahip ve bu bilgileri birleştirerek müthiş olağanüstü metinler yaratıyor. Kafası hem rasyonel hem de soyut biçimde tıkır tıkır işliyor. Bu konudaki başarısı, özellikle ‘Morgue Sokağı Cinayeti’, ‘Marie Rogêt’nin Sırrı’ ve ‘Kara Kedi’ adlı öykülerinde ışıl ışıl parlıyor. Yaptığı çözümlemeler, değindiği ayrıntılar inanılmaz.

Genel anlamda çeviri sürecinden bahseder misin? Bir kitabı çevirirken hangi aşamalardan geçer bir çevirmen? Neler yapar? Nasıl bir metot izler?
Her meslektaşımın bu soruya farklı yanıtlar vereceğini düşünüyorum ama kişiden kişiye değişmeyecek bazı kurallar var. Bunlardan en önemlisi, çeviri yaparken yalnızca işinize odaklanmalı ve dikkatinizi dağıtacak her şeyden olabildiğince soyutlanmalısınız. Mesleğim nedeniyle dış seslere karşı aşırı duyarlı biri haline geldim. Kulak tıkaçlarıyla yakın bir dostluğum var. Bunun yanı sıra, disiplinli çalışmak çok önemli. Günlük bir hedef belirleyerek işe başlamanın çok faydasını gördüm.

Evrensel'i Takip Et