Amerikan Emek Partisi Sözcüsü: Seçim ‘Trumpizm’i yavaşlatır ama durdurmayacaktır
Amerikan Emek Partisi (APL) Ulusal Sözcüsü olan ve aynı zamanda Devry Üniversitesinde tarih dersleri veren Alfonso Casal, ABD’deki seçim sonrası süreci Evrensel'e değerlendirdi.
Amerikan Emek Partisi logosu (solda), Alfonso Casal (sağda) | Fotoğraf: Amerikan Emek Partisi
Amerikan Emek Partisi (APL) Ulusal Sözcüsü olan ve aynı zamanda Devry Üniversitesinde tarih dersleri veren Alfonso Casal, ABD’deki seçim sonrası süreci Evrensel'e değerlendirdi. Seçim sonuçlarının Trump politikalarının reddi anlamında önemli olduğuna dikkat çeken Casal, “Trumpizm” olarak adlandırılan faşistleşme sürecinin seçimle birlikte yavaşlayacağını ancak durdurulması için halk hareketinin devam etmesi gerektiğini belirtti. Casal, Biden-Harris yönetimi için ise “Biden-Harris yönetimi, Trump’ın kendine de zarar veren çılgınlığından kaçınacaktır; ancak, ABD kapitalist/emperyalist politikasında hem içeride hem de dışarıda esaslı bir değişime işaret etmeyecektir” dedi.
SEÇİMLER ÖLÜM-KALIM MESELESİNE DÖNÜŞTÜ
ABD’de seçim sonuçları neredeyse netleşti. ABD halkının tercihlerini nasıl okumak gerekiyor? Sonuçlar ne anlatıyor?
Seçim sonuçları, bir yandan, Trump’ın politikalarının ve irrasyonel, faşist yönetim tarzının reddedildiğini gösteriyor. Kontrolden çıkmış Kovid-19 krizi ve Trump’ın krizle mücadele için gerekli önlemleri almayı reddetmesi, bu seçimi birçok Amerikalı için ölüm kalım meselesi haline getirdi.
Aynı zamanda seçim, ister korku, ister cehalet, ister ırkçı ve gerici görüşlerin ısrarı aracılığıyla olsun, faşist mesajlara duyarlı bir kitlenin olduğunu da ortaya çıkardı.
Bununla birlikte, yükselen işçi hareketi ve polis şiddetine, ırkçı ve siyasi baskıya karşı protesto hareketlerinin kanıtladığı gibi, 2016’da Trump’ın ilk seçiminden bu yana ABD’de sınıf bilincinin yoğunlaştığı da belirtilmelidir.
TRUMP’IN TUTUMU YÖNETİCİ SINIFI DA ÖFKELENDİRDİ
Sayımlar resmen tamamlanmadı. Trump ve yönetiminin itirazları gündemde. Nasıl devam edecek görünüyor bu süreç?
Anayasal anlamda, Trump mağlup oldu. Ancak yenilgiyi ve seçim sonucu kabul etmeyi reddediyor. Sıfır kanıt sunmasına rağmen seçmen hilesi ve seçim suistimali hakkında çılgın suçlamalar yapıyor.
Ayrıca, yeni seçilen yönetimin geçiş sürecini engellemek için hükümet binalarını ve ofislerini, bilgisayarları ve bilgisayar veri tabanları gibi hükümet ekipmanlarını yöneten Genel Hizmetler İdaresi gibi çeşitli bürokratik kurumlara da talimat verdi.
Trump’ın kendisi de seçimleri kazandığına ve seçimin “Bitmekten çok uzak” olduğuna dair kamuoyuna açıklamalarda bulundu. Bu, yönetici sınıfın pek çok kesiminde de şok ve öfkeye neden oldu, Trump’ın kendi Cumhuriyetçi Partisi içindeki birçok kişi de buna dahil.
Hükümet çevrelerinde, tek bir adamın burjuva demokrasisinin mekanizmalarını ve prosedürlerini kendi bireysel amaçlarına uydurmak için altüst ederken her şeyi başlarına yıkacağı korkusu var.
Seçim sonrası dönem için öngörüleriniz var mı?
Birçok şey hâlâ havada. Önümüzdeki haftalar belirleyici olacak. Halk kitleleri, Trump’ın manevralarını aktif olarak reddetmek ve onlara karşı çıkmak için harekete geçebilir, bu aslında gerekli ve harekete geçilmelidir. Tezahürü Trumpizm olan faşistleşme süreci durdurulmalıdır. Bir seçim bu süreci yavaşlatabilir; ama onu tamamen sona erdiremez. Bunu ancak kitlesel hareket ve militan sınıf mücadelesi başarabilir.
KADIN BAŞKAN YARDIMCISI KÜLTÜREL AÇIDAN ÖNEMLİ
AMA POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİ GETİRMEZ
Biden-Harris yönetimi nasıl bir yönetim olacak? Biden’ın Trump’ın politikalarını tersine çevireceği varsayılıyor ve yine birçok kesim de kadın ve siyah-Hint asıllı olmasının altını çizerek Kamala Harris’in Amerikan politikasında bir fark yaratabileceğini düşünüyor...
Beyaz olmayan bir kadın olarak Harris’in başkan yardımcısı olarak seçilmesi kültürel ve sosyolojik açıdan kesinlikle önemli. Ancak politik olarak hiçbir fark yaratmıyor. Hem onun hem de Biden’ın geçmişleri açık. Bir Biden-Harris yönetimi, Trump’ın kendine de zarar veren çılgınlığından kaçınacaktır; ancak, ABD kapitalist/emperyalist politikasında hem içeride hem de dışarıda esaslı bir değişime işaret etmeyecektir. 1950’lerden beri devam eden bir süreç olan Amerikan siyasi hayatının artan militarizasyonunu ve faşistleşmesini de durdurmaz. (DIŞ HABERLER)