13 Kasım 2020 12:50

Polisin vurduğu Suriyeli Mülteci Ali el Hemdan davasında müşteki koltuğu boş kaldı

Adana'da polisin öldürdüğü Suriyeli Ali El Hemdan’ın davasında, Ali El Hemdan’ın ailesi avukatsız kaldı, duruşmaya aileden de katılan olmadı. Hemdan’ın ailesinin baskı altına alındığı iddia ediliyor.

Fotoğraf, Ali El Hemdan'ın Facebook sayfasından alınmıştır.

Paylaş

Volkan PEKAL
Adana

Adana'da Suriyeli mülteci Ali El Hemdan’ın polis tarafından öldürülmesine dair açılan davanın ikinci duruşması Adana 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Tanıkların beyanları ile devam edilen 2’inci duruşmada da Ali El Hemdan’ın ailesi avukatsız kaldı. Duruşmaya aileden de katılan olmadı. Ali El Hemdan’ın ailesinin avukatlarla davayı takip etmemesi için baskı altına alındığını ifade eden Av. Tugay Bek, ‘sendeledim’ ifadeleri tanıklar ve görüntülerle yalanlanınca beyanı alınan polislerin meslektaşlarını korumaya yargılama aşamasında da ifadelerini değişip devam ettiğini dile getirdi. Bek, “Böyle bir davada müşteki koltuğu boş kaldığı sürece yargılamadan bahsedilemez” dedi. 

POLİSLER GÜNEY MAHALLELERİNDE MERMİ SİLAHA SÜRÜLÜ GEZİYORLARMIŞ

Adana ve İzmir baroları, İHD ve ÇHD’nin mültecilere yönelik hak ihlallerinde cezasızlık politikalarına dikkat çekerek yaptığı davaya katılma talebi reddedildi.  

Önceki duruşmada ifade vermek için ek süre isteyen sanık polis memuru F.K., bu duruşmada ifade verdi. Soruşturma aşamasındaki ifadesinde sendelediği için silahın ateş aldığı şeklindeki ifadesi tanık anlatımları ve kamera görüntüleri ile yalanlanan F.K. ifadesini değiştirerek sendelemediğini, havaya ateş edeceği sırada silahı yanlışlıkla ateşlemiş olabileceğini söyledi.  Olaydan önce caddede F.K. ile birlikte pandemi önlemleri kapsamında denetim yapan diğer üç polis daha dinlendi. Polis memurlarından biri mahkeme heyetinin “Siz silahın emniyeti açık, mermi sürülmüş şekilde mi gezerdiniz?​” şeklinki sorusuna Adana’nın Çukurova İlçesi’nde takipleri silahla yapmadıklarını güney mahallelerinde, bölge tekinsiz olduğu gerekçesi ile kaçanların ardından silahla gittiklerini söyledi. 

Duruşma, 18 Şubat 2021'e ertelendi. 

“BU BAKIŞ AÇISI BAŞKA ALİ EL HEMDANLARI DA TEHLİKEYE SOKAR”

Duruşmayı değerlendiren ÇHD üyesi avukatlardan Tugay Bek, tanık olarak beyanı dinlenen polis memurunun üst ve orta gelir grubunun yaşadığı kuzey mahallelerinde silah kullanmazken düşük gelir grubunun, Kürtlerin, Suriyelilerin yaşadığ güney mahallelerinde şüphelilerin silahla kovalandığını söylemiş olduğunu ifade etti. 

Meseleye bu şekilde yaklaşan bir emniyet teşkilatının başka Ali El Hemdanlara karşı da benzer şekilde silaha başvurabileceğini ifade eden Bek, “Beyanlara bakıldığında bölgenin yapısından kaynaklı silahın emniyetinin açık gezildiğinden bahsediyor. Ancak polisin gündüz 12 civarında pandemi tedbirinin denetlenmesi açısından 4 polis memuru ile rahatça uygulama yapabildiği bir bölgede bu uygulamadan kurtulmak isteyen mülteciyi kovalarken silah kullanma gerekçesinin bögenin tekin olmamasına bağlaması inandırıcı değil. Çünkü iki tane polis ekibi rahatça bölgeden geçenlere kimlik kontrolü yapıyor. Tedbie bakınca panzerlerle, ağır silahlarla yapılan bir uygulama değil. Meslektaşlarını korumaya yönelik beyanlarda bulunduklarına tanık olduk” dedi. 

“ALİ EL HEMDAN’IN AİLESİ BASKI ALTINDA”

Olayın hemen ertesinde Ali El Hemdan’ın ailesine vatandaşlık hakkı verildiğini dile getiren Bek, şunları ifade etti: 

“Ailede, davayı avukatlarla takip etmesi halinde bu hakkın kendisinden alınabileceğini, ailenin zarar görebileceği konusunda bir kaygı söz konusu. Kendileri ile görüşen yakınlarından edidiğimiz izlenim bu. Ailenin avukat seçmesi konusunda da polisin bir baskısı olduğunu biliyoruz. İsim verilerek bazı avukatların bu dosyaya girmemesi için ailenin uyarılması konusnda duyumlarımız söz konusu. Hayatın olağan akışı içerisinde ailenin ücretsiz, gönüllü hukuki yardımda bulunan baroların, hukuk derneklerinin yardımını istememesi söz konusu olamaz. Bu baskıyı daha da katmerli hale getirmek için Ali El Hemdan’ın ailesinin dahil olduğu aşiret liderlerinin de Adana’ya getirildiği duyumu bize ulaştı. Aşiretler üzerinden de aile üzeride bir baskı olduğu ve bu davayı avukatlar vasıtası ile takip etmemesi yönünde yoğun bir basınçla karşılaşması söz konusu”  

Özgür iradesini sergileyemeyen müştekinin olduğu bir durumda baroların, insan hakları örgütlerinin, avukatların bu davayı takip etmesinin daha da hayati bir önem kazandığını dile getiren Bek, “Bu mahkemede aslında tek kale bir maç oynanıyor. Devletin polisi yargılanıyor, devletin savcısı, devletin yargısı siyasallşmış bir yargı... Davanın gidişatını etkileyebilecek olan müşteki koltuğu boş. Kamuyunun ilgisini kısmaya çalıştıkları için bu dosyada da sanık polis memurunun az bir ceza ile kurtulabilmesi için davanı takibi engellenmek isteniyor. Tam anlamıyla bir yargılamanın sağlanması için müdahil taraf olarak avukatların, baro ve insan hakları örgütlerinin davada yer almasına mahkemenin izin vermesi gerekiyor” dedi.  

“TANIK POLİSLERİN BEYANLARI DA YALAN ÇIKTI”

Olayın tanık sıfatyla dinlenen polis memurlarının beyanlarında ve tutanaklarda meslektaşlarını korumak isteyen polis memurlarının da yalan söylediğinin ortaya çıktığını dile getiren Bek,” Bizim hukuk sistemimizde sanık yalan söyleyebilir. Ama kamu görevlisi olaya tank olduğunda yalan söyleme hakkı yok. ‘Sanık polis memuru düştü, silah o şekilde ateş almış olabilir’ şeklinde beyanda bulunan polis memuru bugünkü duruşmada öyle bir düşme olayının olmadığı şeklinde beyanda bulundu” dedi.

ÖNCEKİ HABER

CHP Milletvekili Ünal Demirtaş: TTK’de işçi açığı giderilsin

SONRAKİ HABER

Boris Johnson’ın danışmanları teker teker dökülüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa