17 Kasım 2020 07:21
Son Güncellenme Tarihi: 17 Kasım 2020 12:13

Kemal Kurkut’u öldürmekle yargılanan polise delil yetersizliğinden beraat verildi

2017'de Diyarbakır Newroz'unda vurularak öldürülen Kemal Kurkut'un katil zanlısı polis Y.Ş. hakkında delil yetersizliği gerekçe gösterilerek beraat kararı verildi.

Fotoğraf: Abdurrahman Gök/dihaber

Paylaş

Fırat TOPAL
Diyarbakır

Diyarbakır 2017 Newrozu’nda polis kurşunu ile yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Kemal Kurkut için açılan davada karar çıktı. Mahkeme delil yetersizliğini gerekçe göstererek, Kurkut'u vurararak ölümüne neden olan Y.Ş. hakkında beraat verdi. Mahkeme asıl faillerin bulunması için suç duyurusunda bulundu.

Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya Kurkut’un ağabeyi Cihan Kurkut, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş  HDP Şırnak Milletvekili Nuran İmir, HDP Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy’ın yanısıra avukatlar katıldı. Sanık Y.Ş.’nin de duruşmada hazır olduğu görüldü.

SAVCI SUÇ VASFINI DEĞİŞTİRDİ

Duruşma savcısı, daha önce verdiği mütalaayı tekrarladı. Ancak suç vasfını “olası kastla öldürme” suçundan “bilinçli taksire” çevirdi.

Duruşmada konuşan Kemal Kurkut’un ağabeyi Cihan Kurkut, “Adil yargılama istiyorum, deliller ortada” dedi.

AVUKAT MÜTALAAYA KATILMADI

Kurkut’un avukatlarından Mehmet Emin Aktar mütalaaya katılmadıklarını belirterek, “Savcı ‘bir kaza oldu’ diyor. Bunu kabul etmiyoruz” dedi. Duruşmaya gelen bilirkişi raporlarına dikkat çeken Aktar, “Abdurrahman Gök’ün fotoğrafları olmazsaydı bu yargılama da olmayacaktı. Vali ‘canlı bomba’ dedi. Gök’ün fotoğrafları ile mızrağın çuvala sığmadığı görüldü” dedi.

"İLK RAPORDA KASTEN ÖLDÜRME VAR"

 Aktar, savcı mütalaasına karşın Ulusal Kriminal Büro’nun ilk raporundaki tespitler ile Kurkut’un öldüğü anda yaşananlara dikkat çekerek, “Bilirkişi ‘Sanık silahı doğrultuyor. 5-6 metrede vurmak istiyorsanız ayağından vurursunuz, havaya ateş edersiniz öldürücü bir yerden vuruyorsunuz, kasten bir cinayet ve öldürme var’ diyor. Bilirkişi olayın vahametini o kadar çok düşünmüş ki sonuç kısmında kamera görüntüsünü dikkatle izlenmiş. Hareketli kamera kayıtlarında fotoğraflarda kalite düşük olacağından deşifre klibi izlenmeli demiş. Mahkemede izledik mi? Hayır. Seken bir mermiyle değil direk ateş açıldı. Ulusal Kriminal bu çalışmasında ‘şayet tutuklu bulunan sanık’demiş. Bilirkişi raporunda herhalde fail tutukludur demiş öldürme olayına bakınca” diye konuştu.

"UMARIM BUGÜN CEZASIZLIK SON BULUR"

Aktar, “Sanık taksirle değil kasten hareket etmiştir. Adli Tıp ‘yerden sekti’ diyor.

Adli Tıp buna inanmamızı istiyor. Bir kişi bile tutuklu değil 22 yaşında gencin hayatının değeri bir günlük bir tutuluk bile olmadı. Umarım bugün verilecek kararla cezasızlık son bulur” dedi.

"KEMAL ELİNDEN GELENİ YAPIYOR AMA ÖLDÜRÜLMEKTEN KURTULAMIYOR"

Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın , Kemal Kurkut’un öldürülmemesi için elinden geleni yaptığını fakat yine de öldürülmekten kendisini kurtaramadığını belirterek, “Kemal Kurkut ilk kapıdan giriş yaptı. Ve oraya geçince şüpheli şahıs anonsu yapılıyor. Sanık diyor ki, ‘telsiz grup amirimde olduğu için ben o anonsu duymadım.’ Kemal üstünü çıkarıyor, çantasını bırakıyor. Eline bir bıçak alıp geliyor 4 No’lu kapıya. Burada ihmaller açık. Olay anı ve sonrasında delilleri karartmak hakkında soruşturma açılan polisler için takipsizlik kararı veriliyor. Dosya kapanıyor. Yine bir patlayıcı olmadığını göstermek için aslında Kemal elinden geleni yapıyor ama bu cinayetten öldürülmekten kurtulamıyor” dedi.

"SANIK BAŞKA BİR SİLAH TESLİM EDİYOR"

Olay sonrasına dair konuşan Aydın,  “Valilik açıklaması canlı bomba olduğuna dairdi ama o açıklamasını valilik sitesinde görmedim. Herhalde kaldırmışlar. Bu soruşturma başından sonuna sanırım mesai arkadaşları olan TEM tarafından yürütüldü bu soruşturma.

Sanık olaydan 25 gün sonra silahıyla Emniyet Müdürlüğüne saat 11:40 da teslim oldu. Aynı gün garip bir şekilde sanık akşam saatlerinde başka seri numaralı bir silah teslim ediyor. Buna ilişkin bir şey konuşuldu mu? Bu silah soruldu mu? Bilmiyoruz” dedi

"BARİZ ŞEKİLDE KEMAL HEDEF ALINIYOR"

Olay anındaki görüntülere dair konuşan Aydın, “Görüntülerde 24 polis saydım. Oradaki polislerin durdurma çabası yok. Hepsi silahına sarılıyor. Sanık soğuk kanlı bir şekilde aradaki hendeğin içine giriyor silahını çekiyor, hiç bir heyecan belirtisi olmaksızın iki el ateş ediyor. Son derece profesyonelce yapıyor. Hikaye taksir falan değil, çok bariz bir şekilde sanık Kemal’i hedef alarak ateş ediyor” dedi. Aydın, “Bir polis memuru Diyarbakır’da sokak ortasında öldürüldü. Evler basıldı, fail gözaltına alındı, işkence gördü. Bizim dramımız, hikayemiz, cezasızlık dediğimiz bu. Polis yurttaşın canına kastetmiş ise soruşturma bu. Eğer bir vatandaş polis tarafından işkence görmüş öldürmüşse karşılaştığımız manzara bu” diye konuştu.

"FOTOĞRAFLANMASIYDI, YARGILAMAYI KONUŞMAYACAKTIK"

Söz alan avukat Serdar Çelebi ise, yargılama süresince tek korkularının cezasızlık ile sonuçlanan bir mütalaa ile karşıya kalmak olduğunu belirterek, “Mütalaaya iştirak etmek mümkün değil. Yargılama boyunca aslında böyle bir mütalaa ile karşı karşıya kalmaktan kokuyorduk. Aslında cezasızlıktan korkuyorduk. Yarın bununla karşı karşıya kalan benim çocuğum da olabilirdi sizin çocuğunuz da olabilirdi. Gazeteci bu olayı fotoğraflamasaydı yarın bu duruşmayı, yargılamayı konuşmayacaktık. Roboskî olayı ortada” diye konuştu.  

"CİNAYET DOSYASINDA ASLOLAN TUTUKLULUKTUR"

Olay anına ve yargılama sürecine dikkat çeken Çelebi, “ Olay yerinde. En az 24 polis var ve hepsi ateş açıyor. Neredeyse hiçbir polisin elinde atış artığına rastlanmadı. Deliller toplanmadı. Kaç araç vardı, kaçında kamera vardı bunlar toplanmadı. Soruşturma TEM şube tarafından yapıldı. Dosyaya kısıtlık kararı verildi. Neden dosyaya ulaşmamız engellendi. Kasten öldürme var ve ne savcı ne hakim bir tutuklama kararı vermedi. Cinayet dosyasında aslolan tutukluluktur. Tutuklanmamış olması da kaygımızın nedenini de gösteriyor. Mahkeme de cezasızlığı engellemek için bir çaba sarf etmedi” dedi.

"BU DOSYA CEZASIZLIKLA SONUÇLANAN DAVALAR GİBİ OLMASIN"

Çelebi, Ulusal Kriminal Bürosu’nun raporuna dikkat çekerek, sanığın kasten ateş ettiğini söyledi. Çelebi, “Müdahale olmadan önceki Ulusal Kriminal Büro raporu ‘direk ateş açtı’ diyor. Sanığın Kurkut’u etkisiz hale getirmek için ateş ettiği sabit. Herhangi bir taksirle olası kasttan bahsetmek cezasızlığın devamı niteliğinde bir karar olacak. Burada verilecek karar tüm toplumu ilgilendirecek bir karar olacak. Cezasızlıkla sonuçlanan davalar gibi olmasın bu dosya, sanığın kasten öldürmeden cezalandırılması ve tutuklanmasını istiyoruz” dedi.

Avukat Sidar Avşar ise “Sanıklara gayri resmi dokunulmazlık sağlamayın, bizim için de sizin için de bir ilk olsun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilsin” dedi.

SANIK, KURKUT’U KENDİSİNİN VURMADIĞINI SÖYLEDİ

Duruşmada konuşan Sanık Y.Ş, seken bir mermi bile olmadığını kendisinin Kurkut’un vurmadığını söyledi. Y.Ş.  “Ben bu dosyanın en alakasız sanığıyım. Maddi deliller ışığında beraatimi talep ediyorum. Görüntülerle maddi delillerin uyuşmadığı bir dosyada tek ben yargılanmaktayım. Diğer ateş açan polisler de dosyada olsaydı benim suçsuz olduğum görülecekti. Bu dosyada hedef olarak gösterildim. Ulusal Kriminal iki farklı rapor sundu.

İkincisinde  ‘seken kurşun’ dedi. Farklı iki raporla Ulusal Kriminal ucuz kahramanlıkla bir suçlu bulmaya çalıştı. Asıl kusuru olan polisler yargılansaydı benim masum olduğum ortaya çıkardı. Beraatımı talep ediyorum” dedi. Hedef yapıldığını belirten Y.Ş. asıl suçlunun diğer polislerin arasında olduğunu belirterek, tespit edilmesini istedi.

Sanık Avukatı ise “Tüm savunmalarımızı tekrar ediyoruz. Yapılan yargılamanın benim müvekkilim üzerinden yapılmasını anlamış değiliz . Mevcut dosya kapsamında müvekkilimin beraatine karar verilmesini talep ediyoruz” dedi.

KORKULAN OLDU, DAVA CEZASIZLIKLA SON BULDU

Mahkeme karar vermek için duruşmaya ara verdi.

Kararını açıklayan  mahkeme, delil yetersizliğini gerekçe göstererek, Sanık Y.Ş hakkında beraat kararı verdi. Mahkeme olay anında bulunan polisler hakkında failin bulunması için suç duyurusunda bulundu.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ: KÜRTLER ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ İSPATLAYAMIYOR

Duruşmanın ardından Kurkut’un ağabeyi Cihan Kurkut ile HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, milletvekilleri Nuran İmir, Hişyar Özsoy ve Fatma Kurtalan’ın da aralarında bulunduğu heyet, Diyarbakır Adliyesi önünde açıklama yaptı. 

HDP’li Meral Danış Beştaş, cezasızlık politikasına bir davanın daha eklendiğini söyledi. Beştaş, "Bu adliyelerde her zaman adaletsizlik çıkıyor. Her zaman Kürde karşı işlenen cinayetleri aklama kararı çıkıyor. Kürt halkı yüz yıldır bu ülkede haksız bir şekilde, hukuksuz bir şekilde öldürüldüğünü ispatlamaya çalışıyor. Ama öldürüldüğünü ispatlayamıyor. Kameralar önünde, üst tarafı çıplak bir vaziyette, herkesin canlı tanıklığıyla işlenen bir cinayette de Kemal Kurkut öldürüldüğünü ispatlayamadı" ifadelerini kullandı.

Beştaş, devamla şunları söyledi: “Bu kararı imza atanların peşini bırakmayacağız. Ve er geç bu adalet sağlanacaktır. Bir ülkede adalet ölmüşse, kıyamet o zaman kopar.”


NE OLMUŞTU?

İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü öğrencisi Kemal Kurkut, 21 Mart 2017’de Diyarbakır Newrozu’nda, Newroz Parkı’na giden Evrim Alataş Caddesi üzerindeki polis kontrol noktasında polis kurşunuyla katledildi. Olay sonrası Diyarbakır Valiliği, "'Çantamda bomba var hepinizi öldüreceğim' diyerek elindeki bıçakla alana koştuğu için canlı bomba olma ihtimali değerlendirildiğinden müdahale edilmiştir" açıklaması yaptı. Ancak dihaber’den Abdurrahman Gök’ün çektiği fotoğraflar, Valiliğin açıklamasının gerçeği yansıtmadığını ortaya çıkardı.

Fotoğraflar üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan soruşturma kapsamında iki polis gözaltına alındı, polislerden Y.Ş.’ye “olası kastla öldürmek” suçundan müebbet hapis istemiyle dava açıldı. Kurkut’un aile avukatları, Y.Ş.’nin tutuklanması talebinde bulundu. Ancak mahkeme bu talebi reddetti. Mahkeme, şu gerekçeyi öne sürdü: “Sanığın soruşturma aşamasındaki beyanlarında kendisinin de ateş ettiğini belirtmesi ve dosya kapsamına yansıyan davranışları itibariyle kaçacağı ya da suç delilerini yok etme, gizleme veya değiştirme yönünde bir eylemde bulunacağı yönünde dosyaya yansıyan herhangi bir emare bulunmaması…”

Jandarma Kriminal Laboratuvarı, Kurkut’un ölümüne neden olan kurşunun sanık polisin silahından çıktığına dair rapor hazırladı. Mahkemenin istemi doğrultusunda rapor hazırlayan Adli Tıp Kurumu (ATK) ise kurşunun yerden sekerek Kurkut’un vücuduna girdiğini yönünde rapor verdi.

ATK’nin raporunun ardından avukatların itirazıyla Ulusal Kriminal Bürosu’ndan (UKB), Kurkut’un nasıl ve kimin ateşiyle öldürüldüğüne ilişkin rapor istendi. UKB, Kurkut’un sanık polis Y.Ş.’nin kuşkuya yer bırakmayacak şekildeki doğrudan ateşiyle öldürüldüğü yönünde rapor verdi.

Ancak mahkeme, bu raporun eksiklik içerdiğini ve UKB’ye eksikliklerin giderilmesi için geri gönderdi. Gelen ikinci raporda, UKB ilk rapordaki iddiasının aksine, bu sefer merminin yerden sekerek Kurkut’un ölümüne neden olduğu yönünde rapor verdi.

Mahkeme, UKB ve Jandarma Kriminal Büro’da gelen raporlarda çelişkilerin ortadan kaldırılması istemiyle bir kez daha ATK’den yeni rapor hazırlamasını istedi. ATK, raporlar arası çelişkiyi açıklamak yerine, verdiği ilk raporda ısrar etti.

Davada, 22 Eylül’deki duruşmada karar beklenirken, mahkeme heyetinin değişmesi nedeniyle 5 dakika süren duruşma bugüne ertelenmişti. 

ÖNCEKİ HABER

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Fener Rum Patrikhanesi’ni ziyaret etti

SONRAKİ HABER

Galatasaray'da Arda Turan'ın da aralarında bulunduğu 5 futbolcu Kovid-19'a yakalandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa