Devlet başkanının görevden alındığı Peru’da neler oluyor?
Yönetici sınıfın uzun süredir kriz yaşadığı Peru'da halkın kitlesel tepkisinin “Devlet başkanına destek verme”nin yanı sıra da nedenleri var.
Arşiv | Fotoğraf: Johnattan Rupire/Wikimedia Commons (CC BY-SA 4.0)
Latin Amerika ülkesi Peru geçtiğimiz haftadan bu yana kitlesel protestolara sahne oldu. Polisin saldırılarıyla iki genç yaşamını yitirdi, çok sayıda yaralı var.
Protestoların öne çıkan nedeni Devlet Başkanı Martin Vizcarra’nın rüşvet iddiasıyla meclis tarafından görevden alınarak yerine Manuel Merino’nun geçici devlet başkanı olarak atanması. Bu arada protestolar sonucu Merino istifa etmek zorunda kaldı ve geçici devlet başkanlığı görevine bu kez Francisco Sagasti getirildi.
Ancak yönetici sınıfın uzun süredir kriz yaşadığı ülkede halkın kitlesel tepkisinin “Devlet başkanına destek verme”nin yanı sıra da nedenleri var.
ÜST ÜSTE GELEN YÖNETİM KRİZLERİ
Peru’da 2016 yılında seçilen Devlet Başkanı Pedro Pablo Kuczynski (PPK) 2018 yılında görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle hakkında soruşturma başlatılınca istifa etti. Yerine, başkan yardımcısı olan Martin Vizcarra geçici başkan olarak atandı.
PPK’nin avukatının başkana destek karşılığı kimi isimlere kamu sözleşmesi vaadi verdiği video görüntüleri ortaya çıkmıştı. Bir başka suçlama ise Brezilya merkezli inşaat devi Odebrecht şirketinden rüşvet aldığıydı. Odebrecht yöneticileri, haklarında açılan davada Latin Amerika’daki hükümet yetkililerine nasıl rüşvet dağıttıklarını birer birer itiraf ettiler ve birçok ülkede siyasi sarsıntılara neden oldular. PPK’nin istifasından birkaç hafta önce de, Peru’da iki defa başkanlık yapan Alan García, tutuklanacağını anlayınca intihar etmişti.
PPK’nin yerine geçen Martin Vizcarra, ekim 2019’da Anayasa Mahkemesi üyeliği seçiminde usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle meclisi (Peru’da resmi adı Kongre) feshetti ve erken seçim çağrısı yaptı. Vizcarra’nın kararı ardından ise bu kez meclis Vizcarra’nın geçici azledilmesine karar verdi. Yerine bir başkası atandı. Ancak hiçbir kurum tarafından tanınmayınca istifa etti. Vizcarra geri döndü. Erken parlamento seçimleri yapıldı. Ocak 2020’de seçilen yeni meclisteki muhalefet partileri ise 9 Kasım’da Martin Vizcarra’yı rüşvet suçlamasıyla görevden aldı.
KİTLESEL PROTESTOLAR
Uzun zamandır iş ve yaşam koşullarının kötüleştiği, koronavirüs salgınıyla ciddi bir sağlık krizinin yaşandığı, 35 binin üzerinde insanın öldüğü Peru’da halk bu noktadan sonra devreye girdi, sokağa çıktı. 6 gün soran protestoların ardından önce kabinedeki 18 bakandan 13’ü istifa etti. Ardından Geçici Başkan Manuel Merino istifasını sunmak zorunda kaldı.
Merino’nun ardından meclis, Partido Morado (Mor Parti) Milletvekili Francisco Sagasti’yi tek aday olarak girdiği seçimde 60 oyla ülkenin geçici yeni devlet başkanı seçti. Devlet başkanlığı görevini 28 Temmuz 2021’e kadar sürdürecek olan Sagasti, Peru’da 2016’dan bu yana bu göreve getirilen 4. devlet başkanı oldu.
"HEPSİ GİDENE KADAR MÜCADELE" ÇAĞRISI
Peru’da yaşananlara dair Peru Komünist Partisi (Marksist-Leninist) Merkez Komitesinin önceki gün yayımladığı deklarasyon sürece dair ayrıntılı bilgiler içeriyor. Açıklamaya göre sokaktaki halk kesimlerinin ana sloganı “Hepiniz defolun!”. Özellikle pandemiyle büyüyen sağlık krizinin bu öfkenin örgütlenmesine katkısı da büyük. Açıklamada öne çıkan bölümler ise şöyle:
“Yolsuzluk skandallarına karışan neoliberal Martin Vizcarra hükümeti dünya çapında sağlık krizini en kötü yöneten hükümet oldu ve bunun sonucunda şu ana kadar 35 bin 106’dan fazla Perulu kardeşimizi kaybettik. 1993 Siyasi Anayasa’sını destekleyen neoliberal dinamikte yer alan devlet başkanı görevinden alındı. (Vizcarra’nın) Bugün demokrat ve işçi hakları savunucu olarak anılmasına neden olacak etik bir duruşu bulunmamaktadır; pandeminin başlarında sağlık sistemindeki güvencesizliği eleştiren hekimleri ve hemşireleri kovuşturdu; Cusco kentindeki maden şirketlerinin üretim alanlarında gerçekleştirdiği yıkımı desteklemek için polisleri kullandı. Aynı şekilde, karantina sırasında Martin Vizcarra ve Ekonomi Bakanı Maria Antonieta Alva Luperdi, ulusal bütçenin yüzde 13’den fazlasından faydalanan bankaların ve ülkenin büyük şirketlerinin çıkarlarının savunulmasını üstlendiler. İstihdamı askıya alan kararnamenin süresini uzatarak kayıt dışı çalışmayı toplam PEA’nın (ekonomik olarak aktif nüfus) yüzde 85’ine kadar yükselttiler. Yoksul kesimlerin ve halkın ekonomisini yeniden canlandırmaya yönelik hiçbir plan yapılmadı, bu kesimler istihdamdan, sağlık hizmetine erişiminden, eğitimden maruz bırakılmaya, aç kalmaya devam ediyorlar, terk edildiler.”
"MECLİS 2 GENCİN ÖLDÜĞÜ YENİ KRİZİ YARATTI"
“Meclis genel oturumunda devlet başkanlığı koltuğunun boşaltılması ve masa altından yapılan anlaşmalarla Manuel Merino’nun yükselişinin desteklenmesiyle, halk yolsuzluğun iktidara getirilmesi için alınan ilk önlemleri görebildi: Polis ve askerlerin sokağa çıkan halka karşı kullandığı, yasal olarak öldürme izni veren Yeni bir Polis Koruma Yasası. Bu yeni yasa Merino tarafından Meclis Başkanı sıfatıyla ve (Pedro Pablo Kuczynski hükümeti döneminin) Eski Meclis Başkanı Pedro Olaechea Álvarez ve (Fujimori destekçisi) Eski Meclis Başkan Yardımcısı Karina Beteta Rubín tarafından yönetilen Meclis Birinci Başkan Yardımcısı Luis Valdez Farias tarafından imzalandı. Öte yandan, maden şirketlerinin ekonomik canlandırma desteklerinin sona ermesiyle, ulusal çevresel etki sisteminin zaten zayıf olan düzenlemelerinin daha da zayıflatılmasını öneren Milletvekili Omar Karim Chehade Moya’nın yasa tasarısı var. Bu, köylü ve yerli toplulukları ile karantina sırasında terk edilen genel nüfusun zararına aleyhine şirketlerine yeni faydalar sağlayacak.
Yeni Devlet Başkanı'nın lehine oy veren toplam 105 miletvekili 2 gencin öldürülmesine, 100’den fazla gencin polis tarafından atılan plastik mermiler ve ateşli silahlarla yaralanmasıyla sonuçlanan yeni bir krize yol açtı.”
"HALKIN ÖFKESİ TÜM NEOLİBERAL POLİTİKACILARA"
“Halkın öfkesi sokağa taştı, pandemi nedeniyle 7 aylık kapanma boyunca halk, ulusal siyasi panoramayı yakından takip etmiş ve ülkede olup bitenlere dair siyasi okuması açısından olgunlaşmıştı. Aileler, gençler, işçiler, yeni seçilen meclisin tavizlerini ve genel olarak salgının başladığı mart ayının ilk iki haftasından bugüne kadar zamanı, halk için istihdam, sağlığa ve eğitime erişim gibi sorunları çözmek yerine önemsiz konuları tartışarak boşa harcayan neoliberal politikacıların manevralarını reddetmek için sokaklara döküldü. ‘Hepiniz defolun!’, ‘Yeni bir anayasa!’, ‘Kurucu meclis, şimdi!’ sloganlarıyla birlikte sokaklarda tekrarlandı.
"GENÇLERİN ÖLÜMÜNDEN SORUMLU HERKES HESAP VERMELİ"
“Halkın reddettiği Devlet Başkanı Manuel Merino ve Başbakan Antero Flores Araoz’un izniyle gerçekleşen polis baskısının neden olduğu ölümlere yol açan polislerin, ve gençlerin işçilerin kanı pahasına çıkarlarını dayatmaya çalışan tüm Bakanlar Kurulu hakkında derhal cezai kovuşturma talep ediyoruz. Ulusal haysiyetin kahramanlarına ise saygılarımızı sunuyoruz: Inti Sotelo Camargo (24) ve Jack Pintado Sánchez (22). Onlar için bir dakikalık sessizlik değil, bir ömür boyu mücadele!”
"GERİ ADIM ATMAYALIM" ÇAĞRISI
“İşçileri, gençliği ve halkları geri adım atmamaya çağırıyoruz. Eylemlere devam etmeliyiz. Kurucu bir meclis toplanmalıdır ve geniş halk katılımı sağlanmalıdır ki şunlar garanti altına alınabilsin: Her seviyedeki eğitime özgür erişim ve eğitimden kâr elde etmenin sona erdirilmesi. Örgütlenme, protesto ve sendikalaşma haklarının güvenceye alınması. Devletin ikincil rolünün sona ermesi; devletin, doğal kaynakların kullanımını merkezileştiren ve ülkenin sanayileşmesine geri dönen bir yatırımcı ve girişimci olarak konumlandırılması. Ülkenin, gerçek bir ademi merkeziyetçiliğin temelleri üzerine oturacak özerk ve bütüncül kalkınmasına öncelik veren bir ulusal kalkınma planıyla iş istikrarının ve konut hakkının sağlanması. Aynı şekilde, yalnızca ikamete göre temsil değil ülkedeki sayılı üretim birimleri de göz önünde bulundurularak Mecliste Peruluların demokratik temsiliyetinin güvence altına alınması.
"MECLİS BİR SUÇLULAR YUVASI, DOKUNULMAZLIKLAR KALDIRILSIN"
“Kamu Bakanlığı tarafından soruşturulan 68 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasını talep ediyoruz. Şu anki Meclis Başkanı Luis Valdez hakkında açılmış 52 soruşturma, Humberto Acuña hakkında 33 soruşturma ve verilmiş bir ceza bulunuyor. Manuel Merino, zor kullanma suçundan mahkum edilmiş durumda.
Genel olarak Cumhuriyet Meclisi ülkedeki en kokuşmuş suçluları bir araya getirmeyi başarmış durumda. Nitelikli soygun, dolandırıcılık, yolsuzluk, fiziksel ve psikolojik taciz, zimmete para geçirmek, yasa dışı el koyma, nafaka ihmali, kara para aklama ve görevin kötüye kullanılması bu suçlular yuvasının tanıtım kartları.
Bir adım geri atmak yok, sokak protestoları ve ulusal öfke Peru’nun yeni tarihinin ilk sayfalarını yazıyor!”
Komünist Partinin açıklaması, “Halkın demokratik cumhuriyetinin temellerini atacak, ulusal ekonomiyi planlayacak ve doğal kaynakların halkın çıkarına kullanılmasını ve sağlığa ve eğitime her düzeyde erişim sağlayacak yeni bir anayasa” ihtiyacına vurguyla sona eriyor.
Yeni anayasa meselesinde, Peru halkının Şili’de olduğu gibi öfkesini örgütlü bir mücadaleye dönüştürüp dönüştürmeyeceği belirleyici olacak.
Peru burjuvazisinin sağdan sola siyasi temsilcileri, yeni bir başkan atayarak bu öfkeyi dindirmeye çalışsa da, hem yönetim krizinin hem de halkın biriken sorunlarının yarattığı sosyal sonuçların kalıcı çözümü yakın görünmüyor. (DIŞ HABERLER)