Demokrasi İçin Birlik: Sağlık Bakanlığı bütçesinde şirketlerin çıkarları gözetiliyor
Kovid-19'un sağlık hizmetlerinin kamusal yükümlülük olduğunu hatırlattığını belirten Demokrasi İçin Birlik, Sağlık Bakanlığı bütçesinde şirketlerin çıkarlarına öncelik verildiğine dikkat çekti.
Demokrasi İçin Birlik logosu
Sağlık Bakanlığı Bütçesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldüğünü hatırlatan Demokrasi İçin Birlik, pandemiden çıkarılması gereken derslerin çıkarılmadığına, bütçede koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın düşük olduğuna dikkat çekti.
"SAĞLIK HİZMETLERİ KAMUSAL BİR YÜKÜMLÜLÜKTÜR"
Kovid-19 salgınının koruyucu sağlık hizmetlerinin ne kadar önemli olduğunu, neoliberalizmin dayattığı kâr ve rant odaklı sağlık hizmeti anlayışından vaz geçilmesi gerekliliğini tüm dünyaya net bir biçimde gösterdiği belirtilen açıklamada, "Bu durumun bizim ülkemizdeki karşılığı; AKP iktidarının 2003 yılından buyana kamu yararını, halk sağlığını değil, sermaye ve iktidar ilişkilerini öncelikli kılan Sağlıkta Dönüşüm Programı‘nın iflas ettiğidir" denildi. Pandeminin, sağlık hizmetlerinin kamusal bir sosyal devlet yükümlülüğü olduğunu hatırlattığının altı çizildi.
BÜTÇE "SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM" PROGRAMININ SÜRECEĞİNİ GÖSTERİYOR
Sağlık Bakanlığına öngörülen 2021 yılı bütçesine bakıldığında, koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın yine gerilerde bırakıldığı belirtilen açıklamada, bu durumun halkı koruyan değil, şirketlerin kârını gözeten bir politikanın sonucu olduğu ifade edildi.
Açıklamada şöyle denildi:
"2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinde Sağlık Bakanlığı’na öngörülen bütçenin 77 milyar 615 milyon 519 bin TL olduğunu, bütçenin kullanım tercihlerine baktığımızda Sağlık Bakanlığı’nın pandemiye rağmen salgınla mücadelenin en önemli kısmı olan koruyucu sağlık hizmetlerine 19 milyar 48 milyon 950 TL ödenek ayırırken tedavi edici sağlık hizmetlerine 54 milyar 633 milyon 632 bin TL ile en fazla ödeneği ayırdığını görüyoruz. Koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan ödenek ile, tedavi edici sağlık hizmetlerine ayrılan ödenek arasındaki bu çarpıcı fark pandemi deneyimine rağmen Sağlık Bakanlığı‘nın kamu yararını, işçiyi, emekçiyi, işsizi, emekliyi koruyan değil, küresel sermayenin, iktidar yanlısı şirketlerin çıkarlarını gözeten neoliberal sağlık politikalarını özetle Sağlıkta Dönüşüm Programını sürdüreceğini göstermektedir."
AŞI ÜRETEN POZİSYONDAN SIRA BEKLEYEN HALE GELİNDİ
Koronavirüs salgını sürecinde grip aşısı temininde yaşanan krizin Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın iflas ettiğini gösteren bir başka olgu olduğu belirtilen açıklamada, bir zamanlar ülkenin her türlü aşı gereksinimini karşılayan Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsünün 2 Kasım 2011 tarihinde sağlıkta dönüşüm programları çerçevesinde kapatıldığı hatırlatıldı. Açıklamada "Kendi aşımızı üretebilecek durumdan aşı için sıra bekler duruma gelmiş olmamız çok acıdır" denildi.
SAĞLIK HAKKI İÇİN BİRLİKTE MÜCADELEYE
Açıklamada pandeminin yönetilememesi nedeniyle sağlık çalışanlarının tükenme noktasına geldiğ, salgınla ilgili gerçek vaka ve ölüm sayılarının açıklananın yaklaşık 3 katı olduğuna değinildi. Salgının durdurulması için tabip odalarının acil taleplerine öncelik verilmesi gerektiğine dikkat çeken Demokrasi İçin Birlik, demokrasi güçlerini ve tüm yurttaşları şu ifadelerle mücadeleye çağırdı:
"2021 bütçesinde de rakamlara dökülen siyasal tercihin; geniş halk kesimleri için insanca bir yaşamın öncülleri olan sağlıklı beslenme, barınma, ısınma ve ihtiyaç duyduğunda eşit, nitelikli, ulaşılabilir, ücretsiz ve anadilinde sağlık hizmetini bir hak olarak görmekten çok uzak olduğu açıktır. Mücadelenin önemli bir başlığı da herkesin her hangi bir piyasa sınırlamasına tabi olmadan sağlık hakkına erişebilmesi talebi olmalıdır.
Bütün yurttaşları ve demokrasi güçlerini bu talepleri gerçekleştirmek üzere birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz."
Açıklamanın tamamına buradan erişilebilir.
(HABER MERKEZİ)