Ankara'da koronavirüsten ölenler artık birden fazla mezarlığa defnediliyor
Ankara'da salgının başında Kovid-19'dan ölenlerin defni için İl Hıfzıssıhha Kurulu tarafından belirlenen Ortaköy Mezarlığı'nın yanı sıra kentteki diğer mezarlıklara da artık bu tür definler gerçekleştirilebiliyor.
Fotoğraf: Pxhere
Fundanur Öztürk
BBC Türkçe, Ankara
Koronavirüs salgını başladığında Ankara'da Kovid-19 kaynaklı ölümlerin defni için İl Hıfzıssıhha Kurulu tarafından belirlenen Ortaköy Mezarlığı, artık zorunlu değil. Kentteki diğer mezarlıklara da artık bu tür definler gerçekleştirilmeye başladı. Kovid-19 sebebiyle kaybettikleri yakınlarının mezarı başında BBC Türkçe'ye konuşan kişiler, karantinada oldukları için yakınlarının cenazesine katılamadıklarını söyleyerek yas tutuyor.
Ankara İl Hıfzıssıhha Kurulu'nun salgın başında aldığı karara göre, Kovid-19 sebebiyle hayatını kaybedenlerin Ankara Ortaköy Mezarlığı'na defnedilmesi gerekiyor.
BBC Türkçe'nin Karşıyaka ve Ortaköy mezarlıklarında konuştuğu kaynaklar ise özellikle son iki aydır Kovid-19 defin işlerinde "esnekliğe" gidildiğini ve cenazelerin Ortaköy dışında diğer mezarlıklara da defnedilebildiğini söylüyor.
Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Valiliği yetkilileri de vatandaşların mükerrer defin ya da diğer talepleri halinde Kovid-19 kaynaklı cenazelerin kentteki herhangi bir mezarlığa defnedilebildiğini doğruluyor.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, kentte artan vaka ve ölüm sayısından dolayı yoğunluk yaşandığını ancak "ekip sayısı yeterli olduğu için" herhangi bir sorun yaşanmadığını aktarıyor.
Öte yandan Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından 1 Haziran tarihinde güncellenerek yeniden yayımlanan "COVID-19 Morg ve Defin Hizmetleri" rehberinde, Kovid-19 kaynaklı ölümlerde özel bir mezarlığa gerek duyulmadan, defin yerine kireç serpilmesi gibi bir tedbire gerek olmadan normal mezarlık alanına defin gerçekleştirilebileceği ifade ediliyor.
Rehbere göre cenazenin yıkandığı gasilhane çalışanlarına cenazenin bulaşıcı olduğuna dair bilgilendirme yapılması, çalışanların cenaze yıkama sırasında eldiven, tıbbi maske, siperlik ve sıvı geçirmez önlük kullanması gerekiyor.
Covid-19 sebebiyle hayatını kaybedenlerin cenazesine defin öncesi ya da sonrası dezenfeksiyon ihtiyacı bulunmuyor, normal bir şekilde kefenlenen cenazenin kabre yerleştirilmesi sırasında sadece eldiven kullanılmasının yeterli olduğu ifade ediliyor.
"ORTAKÖY MEZARLIĞI'NA KOVİD-19'DAN HAYATINI KAYBEDEN 950 KİŞİ DEFNEDİLDİ"
Ortaköy Mezarlığı'nda görev yapan ve kamu görevlisi olması sebebiyle haberde isminin gizli kalmasını isteyen bir yetkili, kasım ayı itibarıyla Ankara'da her gün yaklaşık 50 kişinin Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğini, bu sayının mart-nisan aylarının çok üstünde olduğunu belirterek, salgın başladığından bu yana Ortaköy Mezarlığı'na Kovid-19 kaynaklı hayatını kaybeden 950 kişinin defnedildiğini aktarıyor.
Ortaköy Mezarlığı'nda Kovid-19 kaynaklı ölümler için ayrılmış özel bir alan bulunuyor ancak yetkili, son iki aydır uygulamada "esnekliğe" gidildiğini ve isteyen vatandaşların cenazesini kentteki başka bir mezarlığa götürebildiğini anlatıyor.
Bir ay öncesine dek Ankara'da Kovid-19 kaynaklı hayatını kaybedenlerin tamamının sadece Ortaköy Mezarlığı'nda yıkandığını ifade eden yetkili, son bir aydır hastanelerde de yıkama işleminin yapıldığını söylüyor.
Yıkama işlemini yapan personellere ise düzenli olarak test verdiğini ve salgın başından bu yana hiçbir personelin pozitif olmadığını söylüyor.
Yetkili, hastanelerde ölüm sebebine "bulaşıcı hastalık" yazılmasının ise bir "kaçış noktası" olduğunu söylüyor:
"Vatandaşın ölüm sebebi belgesinde Kovid-19 değil bulaşıcı hastalık yazıyor ama ailesi gelip aslında Kovid-19'dan öldüğününü söylüyor. Böyle durumlarda burada cenazeyle ilgilenen personel riske atılmış alıyor ama biz aileden bu bilgiyi alır almaz ilgili personeli uyarıyoruz."
"EŞİMİN YANINDA OLAMADIM, CENAZESİNE GİDEMEDİM"
Kovid-19 sebebiyle yakınını kaybedenlerin çoğu, kendisi de pozitif olduğu ve karantinada bulunduğu için yakınının cenazesine gidemiyor.
Haberde gerçek isminin yer almasını istemeyen Hasan, yaşadıklarını Ortaköy Mezarlığı'na defnedilen karısının mezarı başında anlatıyor.
Hastaneye kaldırıldıktan beş gün sonra karısını kaybettiğini anlatan Hasan, onun ölümüne hala inanamadığını ve cenazesinde bile bulunmadığını söylüyor:
"Hastanede test yaptılar, Kovid dediler, ambulans çağırdılar. Her şey bir anda oldu, ne olduğumuzu anlayamadık. Beş gün içerisinde, 3 Ağustos'ta kaybettik. Bu süre içinde ona ulaşamadım, telefon edemedim, halini hatırını bile soramadım."
Hasan, "Oğlum ve ben, eşim hastaneye kaldırıldıktan hemen sonra karantinaya alındık. Eşimin zor anında yanında olamadım, en çok da bu zaten…" diyerek ağlamaya başlıyor:
"Cenazesine gelemedik. Eş dost beş altı kişi, karımı buraya koydular gittiler işte. Mezarının nerede olduğunu bile bilmiyordum. Karantina süresi bittikten sonra geldik, elimdeki mezar numarasından bulduk."
'SON GÜNLERİNDE İLETİŞİM KURAMADIK, ÖLDÜĞÜNE İNANAMADIK'
Kovid-19 sebebiyle Ekim ayında babasını kaybeden ve haberde gerçek isminin gizli kalmasını isteyen Hatice, babasının önce Kovid-19 kliniğine, ardından yoğun bakıma kaldırıldığını söylüyor.
49 yaşındaki babasının herhangi bir kronik rahatsızlığı bulunmadığını ve ölümünün kendileri için hiç beklenmedik olduğunu söylüyor.
Babasının hastaneye kaldırılmasından sonra annesi ve kardeşinin de semptom gösterdiğini söyleyen Hatice, babası hastanede tedavi görürken kendilerinin de evde karantinada olduğunu söylüyor:
"Ev içerisinde sık bir araya gelmiyorduk. Ben yemekleri hazırlıyordum ama ayrı ayrı yiyorduk. Koridorda karşılaşıyorduk, arkamı döndüğüm zaman kendimi balkona atıp ağlıyordum.
Babamın iyi olacağı inancı vardı içimizde. İyi habere inanmak istiyorduk. Karantinada olduğumuz için doğrudan ilgilenemiyorduk, amcam ilgileniyordu. Son günlerinde doğrudan iletişim kuramamak çok zor geldi, çünkü ölümünü hiç beklemiyorduk."
Hatice, karantina süresi bittiği için cenazeye katılabildiklerini anlatıyor:
"Saat 06:30'da vefat haberini aldık. Yakınlarımız haber vermeye evimize geldi. Gözlerine bakıyorsun, 'Öyle bir şey yok' desinler, 'Şaka' desinler, 'İyileşti' desinler... Olmadı. Ben hâlâ o kelimeyi kullanamıyorum. 'Babam gitti' diyebiliyorum sadece. Kimse desteğini esirgemedi ama normal yaşantıya döndüğünüzde, arabanın aküsü bitiyor, 'Babama sorayım' diyorsun ama babanı bulamıyorsun."
"Annem başlarda inkâr etti ama daha sonra 'Çocuklarım için ayakta durmalıyım' diye düşünmeye başladı. Ben de 17 yaşındaki kardeşim ve annem için ayakta durmalıyım diyorum. Başka hiçbir planım yok, hiçbir şeyin anlamı yok.
Hiçbir rahatsızlığı yokken, genç olduğu için atlatacağını düşünürken böyle bir kayıp bizi çok zorladı. Dün pazar kahvaltısında oturduk ağladık. Pazar kahvaltısını beraber yapardık."
Hatice, babasıyla en son yoğun bakıma nakledildiği gün konuşabildiğini şöyle anlatıyor:
"Yoğun bakımdan sonra iletişim güçleşti. Doktorlar sadece Pazartesi ve Cuma günleri bilgi verdi. İster istemez orada çalışan görevlilerden bilgi almaya çalıştık ama onlara da hastalarla ilgili bilgi paylaşırsanız hakkınızda işlem başlatırız demişler. Bilgi çıkışı kesinlikle yasaktı.
Babamın durumuyla ilgili her aradığımızda 'orta düzey, stabil' dediler ama durum öyle değilmiş, sonradan epikriz raporunda durumunun iyiden çok kötüye doğru kademeli olarak gittiği yazılmış. Bize sadece oksijen tedavisi uyguladıklarını söylediler ama pek çok takviye ilaç kullanılmış."
.Orijinal haberi okumak için tıklayın.