İskender Bayhan: Kovid-19'daki yükseliş ekonomik, sosyal, politik tutumdan kaynaklı
Gazeteci İskender Bayhan, koronavirüs vakalarının artmasını, açıklanan tedbirleri ve Alaattin Çakıcı'nın Kılıçdaroğlu'nu tehdit etmesini Gündem Özel'de değerlendirdi.
Gazeteci İskender Bayhan, koronavirüs vakalarının artmasını, açıklanan tedbirleri ve Alaattin Çakıcı'nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu tehdit etmesini Zeliş Irmak'ın sunumuyla Gündem Özel'de değerlendirdi.
İskender Bayhan'ın değerlendirmelerinden satır başları şöyle:
KORONAVİRÜSÜN YÜKSELİŞİ BAĞIRA BAĞIRA GELDİ
Virüs konusundaki bu yükseliş bağıra bağıra gelen bir yükselişti. Salgına ilişkin tehlikeyi anlattık hep. Sağlık emekçilerinin örgütleri uyarılarda bulunuyordu hep. Bu yükselişi önceden kesecek bir politika uygulamadı hükümet. Tedbir alma yoluna girmedi. Sadece eğitimde ve sağlıkta alınmayan tedbirler bile bugünlere gelinmesine sebep oldu.
SALGININ YAYILMA ALANI GENİŞLEDİ
Salgının bir tarafında halk sağlığı ve halkın ihtiyaçları ve virüs karşısında halkın sağlığı için alınması gereken tedbirler duruyor. Bir tarafta ise tek adam yönetimi ve sermayenin ihtiyaçları duruyor. Kefe hep tek adam yönetimi ve sermayenin ihtiyaçlarından yana ağır basıyor. Sermayenin çıkarları düşünüldükçe virüs kendine geniş alan buldu. Salgının yayılma alanı genişledi. Ekonomik, sosyal, politik tutumdan kaynaklı bir yükselişle yüz yüzeyiz.
SAĞLIK EMEKÇİLERİ ÖRGÜTLÜ TUTUM ALMALI
Hükümet sağlık emekçilerinin somut talepleri ya da somut ihtiyaçları temelinde bir yol izlemek yerine kampanya düzenlemek dışında adım atmadı. Sağlık emekçileri açısından bu noktadan sonra hükümetin tedbir alacağını düşünmüyorum. Sağlık emekçileri buna tepki göstereceklerdir. Daha örgütlü bir tutum olmadan hükümetin ek tedbir alması gibi bir beklenti boşa beklenti olacaktır. Sağlık emekçilerinin dile getirdiği gerçekler suç sayılıyor.
YETKİLİ VE ETKİLİ BİR BİLİM KURULU ÖRGÜTLENMESİ SAĞLANMALI
Mesele hükümet açısından da samimiyeti geçen bir noktaya geldi. Türkiye’de şu anda üretimin zorunlu olduğu sektörlerin dışındaki bütün sektörlerde üretime ara vermeden alınacak tedbirlerin her biri tedbir olmaktan öte ‘bir şey yapıyormuş’ gibi görünmenin dışına çıkmayacak. Bilim Kurulu da hükümetin oyuncağı haline geldi. Hiçbir yetkisi, etkisi olmayan ve yaptığı değerlendirmeler de hükümet açısından dolgu malzemesi haline gelerek kullanılan açıklamalar.
Gerçekten yetkili ve etkili bir Bilim Kurulu örgütlenmesi sağlanmadan tedbir alınması çok mümkün görünmüyor. Hükümet bu işle oynayacak. Önlem diye aldıkları tedbirler de virüs atı alıp Üsküdar’ı geçtikten sonra oluyor. Alınan tedbirle, halkın virüse karşı korunmasına karşı alınması gereken tedbirler değil, yönetilebilir salgın politikasının parçası. Cumhurbaşkanı alınan önlemleri açıklamadan önce ‘üretim devam etmeli’ diye başlıyor cümleye. Bu cümleyle başladıktan sonra, ‘ötesi hikaye’ demek gerekir.
BU TEDBİRLER BİR MANEVRA ALANI
Ford’ta bini geçkin pozitif vaka var. 7 işçiden biri pozitif. Kocaeli’ni düşünelim, Ford çalıştıktan sonra neyin tedbirini alacaksın? Bursa’yı düşünelim, 40 bin metal işçisi çalışacak ve Bursa’da tedbir almış olacaksın. İstanbul’da koca koca OSB’ler çalışacak, İstanbul’da tedbir almış olacaksın. Bu tedbirler halkın hoşnutsuzluğunun, baskıların karşısında bir manevra alanı.
Alınması gereken tedbirler alınmayınca, ciddi adımlar atılmayınca alınan tedbirler ‘yaşam tarzına müdahale’ şeklinde de yorumlanıyor. Hükümetin fikri bu olduğu için zikri de bu oluyor. En kolay en rahat sosyal hayatı kısıtlayabildiği için tedbir diye gündeme getiriyor.
SAĞLIK BAKANI KENDİ KADROSUNU KURUYOR
Sağlık Bakan Yardımcısı’nın görevden alınması belki önceden planlanıyordu da tepki alır diye başında yapalım diye düşündüler herhalde. Pandeminin başından beri güvenilirliği en çok düşen kişilerden birisi. Bu açıdan da sağlık alanındaki tedbirlerden çok kendi kadrosu için pandemiyi fırsata çevirdi olarak düşünülebilir görevden alma. Sağlık Bakanı’nın bu adımı ‘tüccar bakan’ özellikleriyle uyumlu. Böyle bir dönemde ciddi bir görev değişikliği yapılıyorsa nedenine dair ciddi açıklama yapılmalı. Bakan Koca’da virüsü kendi kadrolaşması açısından fırsata çeviriyor. Koşullar daha da ağırlaştığı için yarın çatlak sesler, aykırı sesler çıkabilir. Belki daha güvendiği bürokratları kritik noktalara yerleştirme hamlesi olarak düşünülebilir.
ERDOĞAN’IN BAHSETTİĞİ HUKUK REFORMU ‘ALAATTİN ÇAKICI’ REFORMU DEMEK
Alaattin Çakıcı’nın kendi el yazısıyla yazdığı açıklamasının yüzde birini herhangi bir vatandaş reise ya da Devlet Bahçeli’ye kullanmış olsa apar topar evi basılmış, göz altına alınmış ve tutuklanmış olurdu. Bu olayla, nasıl bir hükümet ve nasıl bir dava arkadaşıyla olduğumuzu görmüş oluyoruz. Tek adam yönetiminin; mafya olarak tarihe geçmiş, bu konuda kitaplar yazılmış, cezalar almış birisini sahiplenmesi, nasıl bir yönetim anlayışı olduğunun en çarpıcı göstergesi.
Çakıcı’nın doğrudan Kılıçdaroğlu’nu hedefe koyması, önümüzdeki dönem tek adam hükümetinin açık bir muhalefet karşısında daha saldırgan bir üslupla devam edeceğini, reformların da bir anlamı olmadığını ortaya koyuyor. Sermaye açısından bir hukuk reformundan söz edildiğini gösteriyor. Erdoğan’ın bahsettiği hukuk reformu ‘Alaattin Çakıcı’ reformu demek. Çakıcı’yı dışarı çıkaran zihniyet neyse oradan yoluna devam edeceğini gösteriyor. (WEB TV)