19 Kasım 2020 11:45

Aşı eşit ve adaletli dağıtılmazsa hiç bir ülke güvende olmayacak

Ülkelerin Kovid-19 aşılarına erişim olanaklarını değerlendiren uzmanlar, salgının tüm dünyada eşit biçimde alt edilmesi söz konusu olmadan hiçbir ülkenin güvende olmayacağını vurguladı.

Fotoğraf: Rawpixel

Paylaş

Koronavirüse karşı geliştirilen aşılardan umut verici haberler gelse de fiyatları, patent tartışmaları, üretim kapasitesi ve lojistik gibi sebeplerle bu aşıların ne kadar ulaşılabilir olacağı da tartışma konusu. Kovid-19 aşıları ve bunlara erişim olanaklarını Viroloji Uzmanı ve İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Badur ile Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık ile konuştuk. Gelişmiş ülkelerin daha nisan-mayıs aylarında aşı siparişleri vermeye başladığını hatırlatan Selim Badur, kısıtlı üretim, maddi olanaksızlıklar, altyapı ve lojistik gibi nedenlerle aşıların adaletli bir şekilde dağıtılmayacağına vurgu yaptı. Ahmet Saltık ise biyoteknolojik çalışmaların tekelleşmiş durumda olduğunu ve patent korumalarının fiyatı yükselttiğini belirtip sosyal devletin bu yaşamsal ürünlerde yeterli desteği ve adaletli bir dağılımı sağlamak zorunda olduğunu vurguladı.

“PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALACAKTIR”

Prof. Dr. Selim Badur, gelişmiş ülkelerin daha aşı üretimin ilk konuşulduğu nisan-mayıs aylarında aşı siparişlerini vermeye ve aşı kontratlarını imzalamaya başladığını söyledi. Kısıtlı üretim koşullarını hatırlatan Badur, “Bu konuda da ‘parayı veren, düdüğü çalacaktır!’ Konu ile ilgili olarak her ne kadar Dünya Sağlık Örgütünün 'adaletli dağıtım' çağrısı bulunsa bile, sonuçta gelişmekte olan ülkelere aşının ulaşımı, hem parasal olanaksızlıklar, hem de alt-yapı ve lojistik nedenlerle kısa sürede gerçekleşmeyecektir diye düşünüyorum. Umarım ve dilerim ki, gelişmeler beni yalancı çıkartır” dedi.

Patent politikalarının neoliberal dünyada sağlık alanında da geçerliğini korumakta olduğunu ve bu nedenle “aşı ücretsiz ve eşit dağıtılmalıdır” çağrılarının karşılık bulacağını düşünmediğini söyleyen Badur, salgının tüm dünyada eşit biçimde alt edilmesi söz konusu olmadan hiçbir ülkenin güvenlik içinde olmayacağı gerçeğini vurguladı ve bu gerçekten hareketle, daha önce görmediğimiz bir takım gelişmelerin patent politikası engelinin aşılmasını belki sağlayabileceğini söyledi.

"AŞI TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL"

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) sürekli “aşıların eşit dağıtımı” çağrısında bulunduğunu ancak bir yaptırım gücü olmadığını belirten Badur, devletlerin bir plan çerçevesinde yurttaşlarının ihtiyacı olan aşı siparişlerini vermeleri gerektiğini ve ücretsiz aşı uygulamasına geçilmesi gerektiğini vurguladı.

Aşının pandemi ile mücadelede önemli ancak tek başına soruna mutlak çözüm getirmesi mümkün olmayan bir uygulama olduğunu belirten Badur, “Aşının ne oranda koruyucu olduğu, ne kadar süreyle etkili olacağı, ülkelerde aşılama oranlarının nasıl seyredeceği, aşının yarar oranını etkileyecektir. Bu bağlamda alınacak tıbbi olmayan maske, fiziksel mesafe, el hijyeni gibi önlemler geçerliğini ve önemini uzun süre koruyacaktır” dedi.

"SALGINLA MÜCADELEYE YETERLİ BÜTÇE AYRILMALI"

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık da aşı konusunda önemli engellerden birinin fiyat olduğuna dikkat çekerek ABD’de Moderna’nın geliştirdiği aşının tek dozunun 32-37 dolar olduğunu, 2 doz yapılacak aşının maliyetinin 60 dolar olacağını belirtti. Türkiye’de en az 20 milyon kişiye aşı yapılırsa bunun için 1,2 milyar dolar gerektiğini söyleyen Saltık, AKP iktidarının bu kaynağı bulması gerektiğini ifade etti. Saltık, 2021 yılından başlayarak bütçe kaynaklarının büyük ölçüde salgınla savaşa ayrılması, zorunlu olmayan bütün projelerin ertelenmesi, kısılması gerektiğini, servet-varlık vergisinin ciddi biçimde düşünülmesi gerektiğini vurguladı.

Bir başka engel veya zorluğun ise soğuk zincirin kurulması olduğunu anlatan Saltık, Almanya Biontech-Pfizer’in aşısının laboratuvardan çıkmasından stok depolarına dek eksi 70-80 santigrat derece arasında bir soğuk zincirin kurulması gerektirdiğini dile getirdi. Bunun için ciddi bir teknolojiye ihtiyaç olduğunu ifade eden Saltık, “Böyle yaygın bir teknoloji yok. Bu önemli bir yatırım ve zaman gerektiriyor. Bu aşı, depodan çıkarıldıktan sonra vatandaşın koluna ulaşmasına dek buzdolabı koşullarında 1 haftaya yakın korunabiliyor. Moderna’nın aşısı da buzdolabı koşullarında 4-5 güne dek saklanabiliyor. Aile hekimliklerinde, toplum sağlığı merkezlerinde saklanma olanağı olabilir. Bu aşının derin dondurucuda eksi 21santigrat derecede soğuk zincir olanağı var ve bu ortamda yaklaşık bir ay saklanabiliyor” dedi.

"BİYOTEKNOLOJİK ÇALIŞMALAR TEKELLEŞMİŞ DURUMDA"

Saltık, en yakın iki aşı adayından Moderna’nın ABD’nin Kovid-19 aşı programından 955 milyon dolar katkı aldığını, Pfizer’in federal fon almadığını, BionTech’in Alman hükümetinden 444 milyon dolarlık destek aldığını belirtti. ABD, Pfizer’dan 2 milyar dolarlık aşı sipariş ederken, Moderna ile ABD arasındaki anlaşmanın şimdilik 1.53 milyar dolar tutarında olduğunu aktaran Saltık, şöyle devam etti:

“Bu biyoteknolojik çalışmalar çok pahalı ve tekelleşmiş durumda. Kamu da mali destek veriyor sözü edilen örneklerde görüldüğü üzere... Şirketler, biyolojik ürünleri için 20 yıllık patent koruması ve ek olarak 5-6 yıl veri koruma ayrıcalığı alıyor; o teknoloji için harcadıklarını geri kazanmak üzere. Başka firmalar o ürünü üretemiyor ve bu bedel ürün fiyatlarına yansıyor. Ancak ilaçlar, aşılar, kimi biyololojik ürünler aynı zamanda kamu yararı için kullanılmak zorunda. Sosyal devlet, bu yaşamsal ürünlerde yeterli desteği ve herkesin hakkaniyetle erişim hakkını sağlamak zorunda."

"TÜRKİYE AŞIDA ÖN SİPARİŞ VERMELİ"

Dünya Sağlık Örgütü'nün salgın nedeniyle hızla aşı geliştirilmesi için olağan süreçleri hızlandırdığını belirten Saltık, “Ülkelerin aşıya erişimi için adil özgüleme (tahsis) kotaları önermekte. Hangi toplum kesimleri öncelikli olacak, bu konuda ölçütler öneriliyor. Ancak serbest pazarda çok acımasız bir rekabet, ticaret savaşları var. Etik ilkelerin korunabilmesi çok güç. Türkiye de zamanında ön siparişler vererek ülkemizin aşı gereksinimini mutlaka karşılamalı ve tıbben gerekli olan toplum kesimlerine ulaşmasını mutlaka ve zamanında sağlamalı” dedi.

"AŞIDAN SONRA HER ŞEY BİTECEK GİBİ DÜŞÜNÜLMEMELİ"

Her iki aşı için de deneysel koruma oranlarının yüzde 90’ın üzerinde açıklandığına ama yaygın kullanımın ardından gerçek etkilerinin zamanla görüleceğine dikkat çeken Saltık, “Ayrıca hastalıktan korunmada ne ölçüde etkili olduğu konusunda yanılgıya düşmemeliyiz. Bu aşılar bulaştırıcılığı kırmıyor, yalnızca hastalığın hafif geçirilmesini sağlıyor. Aşı olduktan sonra her şey bitecek gibi düşünülmemeli” dedi.

"EN AZ BİR YIL BOYUNCA SIKI SALGIN DENETİMİNE GEREKSİNİM VAR"

7.8 milyar dünya nüfusunun dörtte biri aşı olsa, ikişer dozdan 4 milyar doz gerektiğini, Biontech’in 2021 için üretebileceği toplam dozu 1.3 milyar olarak açıkladığını belirten Saltık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye açısından ise finansal zorluk var. Bir milyar doları aşan aşı bedeli nasıl karşılanacak? Türkiye’de en az 20 milyon kişiye aşı yapılmak istense, bunca aşıyı kısa sürede elde etmek de olanaklı değil. En iyimser senaryolar gerçekleşse bile en az bir yıl boyunca sıkı bir salgın denetimine gereksinim var. Umarım ülkeyi yönetenler salgınla mücadele ediyormuş gibi davranmayı bırakıp, sosyal devlete yakışan bir biçimde, halkın sağlığını en öne koyan politikalar izlerler.” (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

15 yaşında evin tek çalışanı

SONRAKİ HABER

Prof. Serdar Değirmencioğlu: Dünyayı yönetenler çocukların düşlerine engel

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa