Çocukların haklarını koruyan bir yayıncılık nasıl olmalı?
Doç. Dr. Aybike Serttaş, çocuk hakları ve çocuk istismarı konularını değerlendirdi, medyada çocuklarla ilgili haber yapılırken nelere dikkat etmek gerektiğini anlattı.
Adana'da tarım işçilerinin yaşadığı yerler
Fotoğraf: Evrensel
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nün önemine dikkat çeken İstinye Üniversitesi İİSBF Radyo, Sinema ve Televizyon Bölümü Başkanı Doç. Dr. Aybike Serttaş, birçok boyutta ortaya çıkan, kitlelere aktarılırken doğru bilinen yanlışlara sebep olabilen ve medya tarafından işlenirken oluşturduğu toplumsal algıyla kamuoyunun en güncel tartışma konuları arasında yer alan çocuk hakları ve çocuk istismarı konusunu değerlendirdi.
“Çocuklar da bireydir ve haklara sahiptir.” diyen Serttaş, çocukların, yetişkin bireyler gibi haklara sahip olduklarını ve geniş kitlelere ulaşan medyada doğru bir şekilde temsil edilmeleri gerektiğini aktardı. Serttaş “Medya bir aracı rolünden çıkıp toplumu şekillendiren bir baş aktöre dönüşebilir. Bu sebeple çocuk hakları konusunda en az değinilen konulardan biri olan çocukların medyada temsilini konuşmamız gerekiyor. Ebeveynlerin sosyal medyada yaptıkları paylaşımlardan, çocukların rol aldığı dizi, film ve reklamlara, çocuk oyuncuların ailelerinin bu çocuklara dair tasarruflarına kadar pek çok konu da mercek altına alınmalı.” dedi.
Haberlerde çocukların görüntülerinin sıklıkla savaş, kıtlık gibi yetişkinlerin dikkatini uyandırmak için kullanıldığını, sansasyonel veya trajik unsurlar taşıyan haberlerde çoğunlukla mağdur ve talihsiz olarak resmedilen çocukların, mağdur ya da duygusal çekiciliğin nesneleri olarak temsil edildiğini belirten Aybike Serttaş “Haber medyası çocukları yetişkinler arasındaki güç ilişkilerine işaret eden küçük, korumasız ve bağımlı canlılar olarak etiketler.” dedi.
"ÇOCUKLARIN HAKLARI VAR"
Çocuk hakları meselesinin temelde iki ana başlık altında şekillendiğini belirten Serttaş, bunları “Çocukların, yetişkin bireyler gibi haklara sahip oldukları gerçeği” ve “Çocukların geniş kitlelere ulaşan medyada doğru bir şekilde temsil edilmesi gerekliliği” olarak tanımladı.
“Çocuklar da bireydir ve haklara sahiptir.” diyen Aybike Serttaş şöyle devam etti: “İstismarın; çocuğa fiziksel veya psikolojik olarak kötü davranma, ihmal, cinsel istismar ve ticari çıkarlar için çocuğu kullanmak gibi geniş bir kapsamı vardır. Aslında, çocuğun yetişkin dünyasında herhangi bir şeye alet edilmesi de istismara girer. Bu noktada ebeveynlerin sosyal medyada yaptıkları paylaşımlardan, çocukların rol aldığı dizi film ve reklamlara, çocuk oyuncuların ailelerinin bu çocuklara dair tasarruflarına kadar pek çok konu da mercek altına alınmalıdır.”
HABERLER NASIL VERİLMELİ?
İstismar ve şiddet haberlerinin aktarımının, kamuoyu oluşturmak, konu hakkında medya kullanıcılarını bilinçlendirmek, konuyu bilimsel ve hukuki verilerle tartışıp yapıcı çözümler üretmek, kamu vicdanını mümkün olan en az şekilde zedelemek açısından hassasiyet gerektirdiğini aktaran Serttaş, haber hazırlanırken şiddetin haz duyulan bir öge gibi tasvir edilmesinin önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı.
Medyanın çocuğa yönelik istismar ve şiddet haberlerindeki rolünün çok önemli olduğunu vurgulayan Serttaş, medyanın neler yapması gerektiğini şöyle sıraladı:
- Medyanın bu haberlerdeki işlevi, bilgilendirme ve eğitme üzerine kurulmalıdır.
- Medya metinlerini üreten kişiler, popüler ve sansasyonel söylemlerden kaçınmalıdır.
- Yayınların içeriği sadece delillere dayanmalı ve uzman görüşleri ile çerçevelenmelidir.
- Bu tür yayınlarda bir diğer önemli konu mahremiyettir. Verilen pek çok bilgi ve kullanılan görseller için ailenin onayı alınmalı, mümkün olduğu kadar aileyi görsel olarak tanıtmaktan kaçınılmalıdır.
- İstismar ve şiddet haberlerinde medyanın bir diğer asli görevi, yasa yapıcılarla toplum arasında köprü vazifesi görmek, çözüm önerilerinin tartışılmasını sağlamak, kişi ve kurumları sorumluluk almaya ve sistemle yüzleşmeye teşvik etmektir.
- Haberde fail yerine istismar edilene odaklanan görsellerden kaçınılmalıdır. Bunlar; dramatik görseller, dur işareti yapan çocuk, oyuncağını tutan çocuk, kınalı eller, korkan, ağlayan, utanan çocuk tasviri, gelinlikli çocuk gibi sıralanabilir.
- Kurban, mağdur gibi kelimeler, kurbanın iddiası gibi ifadeler mümkün olduğunca kullanılmamalıdır. İstismara ilişkin her türlü yayın faile odaklanmalıdır.
- Haber içerisinde ‘alçakça, korkunç, iğrenç’ gibi aşırı duygu içeren, tiksinti uyandıran sıfatlardan uzak durulmalıdır.
- Mahkeme kararı, tutanak, otopsi raporu gibi belgeler kamu yararı olmadıkça açıklanmamalıdır.
“ÇOCUK, ‘HAYIR’ DEMEYİ BİLMELİ”
Yapılan araştırmalara göre şiddet gören ya da şiddet eylemlerine tanık olan bireylerin, yetişkinlikte şiddet uygulama eğilimlerinin sekiz kat fazla olduğunu aktaran Serttaş şöyle devam etti: “Medya, eğitmenler ve yakın çevre kadar, ailenin rolünün de ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kanıtlamaktadır. Çocuğun bedenine önce aile içerisinde saygı duyulmalı, çocuğun kıyafetleri, çamaşırları ya da bezi kamusal alanda değiştirilmemelidir. Çocuk hem ‘hayır’ demeyi hem de kendisine ‘hayır’ dendiğinde bunun ne anlama geldiğini bilmelidir. Çocuğun internet kullanımı takip edilmelidir. Her yetişkin, istismar olabileceğini düşündüğü olayları ihbar etmelidir.” (HABER MERKEZİ)