Af Örgütü’nden G20’ye çağrı: Suudi yetkilileri aklamak yerine aktivistleri savunun
Uluslararası Af Örgütü, Suudi yetkililerin kadın hakları konusunda “ikiyüzlülük” sergilediğini belirterek G20'ye katılacak olan liderlere "kadın haklarını masaya gerçek anlamda taşıyın" dedi.
Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) logosu
G20 zirvesi 21-22 Kasım’da, Suudi Arabistan’ın ev sahipliğinde düzenleniyor. Pandemi nedeniyle online yapılacak zirvenin önemli gündem başlıklarından biri olarak "kadınların güçlendirilmesi" zirve programında yer aldı.
Uluslararası Af Örgütü ise bir açıklama yayımlayarak Suudi yetkililerin kadın hakları konusunda “utanmazca ikiyüzlülük” sergilediğini belirterek zirveye katılacak olan liderlere, G20’de kadın haklarını “gerçek anlamda masaya taşıma çağrısı” yaptı. Açıklamada, Riyad tarafından G20 gündeminde kadınların güçlendirilmesi başlığı sunulurken, kadın hakları kampanyalarına öncülük eden aktivistlerin cezaevinde tutulduğu veya kovuşturmaya uğradığı hatırlatıldı.
Uluslararası Af Örgütü, G20 liderlerini, 2018’de insan hakları çalışmaları nedeniyle tutuklanan Luceyn Haslul, Nesime el-Seda, Samar Bedevi, Nouf Abdülaziz ve Maya el-Zahrani’nin derhal ve koşulsuz serbest bırakılması çağrısına katılmaya davet etti.
Örgütün Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Direktör Yardımcısı Lynn Maalouf da konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Suudi yetkililer için G20 Zirvesi son derece kritik. Bu zirveyi reform gündemlerini dünyaya tanıtmak ve ülkenin ticarete açık olduğunu göstermek için bir vesile olarak değerlendiriyorlar. Diğer yandan, gerçek reformcular parmaklıklar ardında tutuluyor” dedi.
Maalouf, sözlerini şöyle sürdürdü: “G20 liderleri Suudi Arabistan hükümetinin kendini aklama anlatısına katılmak yerine, bu zirveyi, kadınların güçlendirilmesine olan bağlılıkları nedeniyle özgürlüklerini kaybeden cesur aktivistleri savunmak için bir fırsat olarak kullanmalıdır.”
Af Örgütü’nün açıklamasında son yıllarda Suudi yetkililerin, Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ı bir reformcu gibi tanıtarak, dünyadaki imajlarını pahalı PR kampanyalarıyla yeniden şekillendirmeye çalıştığına dikkat çekildi. Haziran 2018’de, ülkedeki gelişmelerin kanıtı olarak sunulan ve yaygın şekilde reklamı yapılan bir adımla, kadınların araç kullanma yasağı resmen kaldırıldığına dikkat çekilen açıklamada, “Ancak yasağın kaldırılmasından önceki haftalarda, Suudi Arabistan’da kadınların araç sürme hakkını savunan birçok aktivist gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı” denildi.
Açıklama şöyle devam etti:
“Suudi Arabistan’da kadınların araç sürme hakkını savunan aktivistler arasında en bilinenlerden biri olan Luceyn Haslul, kadın hakları savunucularına yönelik Mayıs 2018’de başlatılan baskılar kapsamında gözaltına alındı. Haslul 2014’te de tutuklanmış ve 73 gün cezaevinde tutulmuştu. Serbest bırakılmasının ardından araç sürme yasağına ve erkek vasi sistemine karşı mücadele etmeyi sürdüren Haslul, Mayıs 2018’de diğer kadın aktivistlerle birlikte tekrar tutuklandı. Haslul o tarihten beri cezaevinde tutulurken, diğer aktivistler hakkındaki soruşturmalar devam ediyor.”
“Luceyn Haslul, yetkililerin ailesiyle düzenli iletişim kurmasına izin vermemesini protesto etmek için 26 Ekim’den beri açlık grevinde. Kendisini güçsüz ve yorgun hissettiği bildirilen Haslul’un sağlığına ilişkin kaygılar giderek artıyor.
Nesime el-Seda ve Samar Bedevi Ağustos 2018’de tutuklandı. Samar Bedevi, kadınların araç sürme yasağına ve insan hakları avukatı olan eski eşi Velid Ebu El Kair ile blog yazarı olan kardeşi Raif Bedevi’nin cezaevinde tutulmasına karşı güçlü bir mücadele yürüttü. Nesime el-Seda yıllarca medeni ve siyasal haklar, kadın hakları ve Suudi Arabistan’ın Doğu vilayetindeki Şii azınlığın hakları için mücadele etti.”
“Blog yazarı ve gazeteci Nouf Abdülaziz, Haziran 2018’de tutuklanana kadar insan haklarıyla ilgili birçok konuda yazılar yazdı. Tutuklanmasından kısa bir süre onunla dayanışma gösteren diğer bir aktivist, Maya el-Zahrani, Abdülaziz’in serbest bırakılması çağrısında bulunan bir blog yazısı yazdı ve birkaç gün sonra o da tutuklandı.
Beş kadın aktivist de halen cezaevinde; bazıları işkenceye maruz kaldı, kötü muameleye uğradı ve hücre hapsinde tutuldu.”
"SUUDİ ARABİSTAN PR ÇALIŞMASI YAPIYOR"
Suudi yetkililer ise Suudi Arabistan’ın G20 Dönem Başkanlığı açıklandığından bu yana kadınların istihdam imkanlarıyla ilgili yeni girişimlerin reklamını yapıyor ve Başkanlık gündeminin kadınlar ve kız çocukların güçlendirilmesine “sıkı sıkıya bağlı” olduğunu öne sürüyor.
Suudi Arabistan’ın Birleşik Krallık Büyükelçisi 10 Kasım’da yetkililerin zirve öncesinde aktivistler için bir özel af çıkarmayı düşündüklerini belirtti; ancak Luceyn Haslul’un kız kardeşi bu açıklamayı bir ‘PR çalışması’ olarak değerlendirdi. Lynn Maalouf, “Bu kadın aktivistler için ‘özel af’ gerekmemeli; çünkü haklarını barışçıl biçimde kullanmak dışında bir şey yapmadılar” dedi.
"VİZYON’DA İNSAN HAKLARI EKSİK"
Suudi Arabistan 2017’de ekonomisini çeşitlendirmeyi, kadınlar ve gençler için daha geniş imkanlar yaratmayı hedefleyen 2030 Vizyonu’nu açıklamıştı.
Bu haftaki zirve öncesinde Suudi Arabistanlı bir grup aktivist ise “Halkın Reform Vizyonu” olarak adlandırdıkları bir video yayınladı. Aktivistler videoda yetkililere adım atma çağrısında bulundukları 13 insan hakları sorununu ele alıyor. Girişimin öncülerinden Abdullah Alaoudh videoyu, “Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonunda eksik olduğunu düşündüğümüz bölüm” olarak tanımladı.
“Halkın Vizyonu,” tüm düşünce mahkumlarının serbest bırakılması, kadınların ve göçmenlerin haklarına saygı gösterilmesi, ölüm cezasının kaldırılması ve Yemen’deki uluslararası hukuk ihlallerine son verilmesi için çağrı yapıyor.
“Bu hafta sonu Suudi yetkililer, iş fırsatları yakalamak ve siyasi takdir kazanmak için cezaevindeki aktivistlerin savunduğu reformlar hakkında konuşacak” diyen Af Örgütü’nden Lynn Maalouf ise sözlerini şöyle sonlandırıyor: “G20 liderlerini, utanmazca sergilenen bu ikiyüzlülüğe karşı çıkmaya çağırıyoruz. Suudi Arabistan’da insan hakları için mücadele etmeyi sürdüren aktivistler reformların gerçek sesidir. Yetkililer aktivistleri kilit altına almak yerine seslerine kulak vermelidir.” (DIŞ HABERLER)