Türlerin kökenini bilmeden pandemiyle mücadele edilemez
Koronavirüsün hayvandan insana geçebiliyor olması, geçiş sırasında ve sonrasında uğradığı değişiklikler Darwin’in Türlerin Kökeni’nde anlattığı Doğal Seçilim’in mekanizmalarından başka bir şey değil.
Fotoğraf: duncan c/Flickr (CC BY-NC 2.0)
Mehmet ÖZER
İstanbul
Charles Darwin tarafından 24 Kasım 1859’da yayımlanan Türlerin Kökeni, 161 yaşında. Yayımlandığı ilk andan itibaren bilim dünyasını derinden etkileyen bu eser ve Darwin tarafından temelleri atılan Evrim Kuramı’nın önemini bu yıl her zamankinden daha derinden hissediyoruz.
Peki, Evrim Kuramı ya da Türlerin Kökeni ile kovid-19 salgını arasında nasıl bir bağ olabilir? Evrim Kuramı’nı inkar ederek ya da evrimin mekanizmalarını dikkate almadan da bu salgınla baş edemez mi insanlık?
‘EVRİMİ CANLI OLARAK İZLİYORUZ’
İlk sorunun yanıtı bir yıl önce bir kez daha verildi ve bu yanıtı bütün dünya acı bir şekilde deneyimlemiş oldu. Koronavirüsün bir hayvandan insana geçebiliyor olması, bu geçiş öncesinde, geçiş sırasında ve sonrasında uğradığı değişiklikler ve her insanda aynı şekilde etki etmiyor oluşu, Darwin’in Türlerin Kökeni’nde anlattığı Doğal Seçilim’in mekanizmalarından başka bir şey değil. Kısacası, son bir yıldır dünyamız, evrimi canlı olarak izlediğimiz açık hava sineması gibi.
KORONAVİRÜS 2019’DA ORTAK ATADAN AYRILMIŞ
Eğer virüsler, zamanın başlangıcında bir kez oluşmuş ve yenileri ortaya çıkmayacak varlıklar olsaydı, bugün koronavirüs salgınından bahsediyor olmazdık. Örneğin, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan insanlarda tespit edilen koronavirüslerin genleri incelendiğinde, virüsün 2019 yılının sonunda ortak atadan ayrıldığı ve yayıldığı görülmüş. Bu tarihten önce insanda barınamayan virüsün bazı mutasyonlar sonucu ile yarasa ya da muhtemelen bir başka ara konaktan, belki pangolinden, insanlara sıçramış olduğuna dair kanıtlar var. Bugün, kelimenin gerçek anlamıyla “Can alıcı” bir şekilde gördüğümüz üzere, virüsler değişikliğe uğruyor ve yeni virüs türleri ortaya çıkıyor. Bu virüsler arasındaki genetik farklara bakarak çıkarılan evrimsel soy ağaçları, Darwin’in Türlerin Kökeni’nin modern bir uyarlamasından başka bir şey değil.
‘15 İLAÇTAN 11’İ EVRİM SAYESİNDE ÜRETİLİYOR’
İkinci sorunun yanıtını ise, 2018 yılında Nobel Kimya Ödülü’ne layık görülen 3 kişiden biri olan Greg Winter’dan dinleyelim. Eczanelerde en çok satılan 15 ilaçtan 11’inin, evrimin ilaç sektöründeki uygulamaları sayesinde üretildiğini söylüyor Winter. Yani, evrim olmasaydı veya evrimin mekanizmalarını bilmiyor olsaydık bu ilaçlar da olmayacaktı.
Bir yıldır bütün dünyanın baş etmeye çalıştığı kovid-19 karşısında etkili bir ilaç ya da aşı bulunabilmesi de yine evrimin mekanizmalarına uygun çalışmalar sayesinde mümkün olabilecek.
Örneğin, aşılar öldürülmüş virüs parçacıklarını içerdikleri için bağışıklık sistemimiz bunları tanır ve ona göre savunma oluşturur. Aşıları düşmanla karşılaşmanın provası olarak düşünebiliriz. Böylece vücudumuz savaşa hazırlanır ve zafere ulaşma şansı yükselir. Ancak mücadele ettiğimiz virüsün, bugün için bunun koronavirüs olduğunu düşünürsek, yapısında meydana gelecek bir değişiklik provamızı boşa çıkarabilir. Bu değişikliğin nedeni de bir yıldır artık herkesin duyduğu mutasyondan başka bir şey değil. Mutasyon ise evrimin ham maddelerinden biridir. Türlerin kökeni ve bu kökenin oluşturduğu hayat ağacının dalları arasındaki farklar ya da benzerliklerin nedeni de bu mutasyonların sıklığından ya da çeşitliliğinden başka bir şey değildir.
Bugün yaşadığımız salgın hastalıklara neden olan virüslerden insanın hayat fonksiyonlarına kadar dünyadaki tüm canlıları ve bu canlıların birbiriyle olan ilişkilerini anlamak, evrimin mantığını anlamaktan geçer. Virüslerin var olmak ve aslında kendi nesillerini sürdürmek için geçirdikleri değişimleri ya da sahip oldukları silahları ve zayıf yanlarını ne kadar iyi anlarsak onlara karşı daha etkili mücadele edebiliriz.