Kadıköylü esnaf: Ölmek de batmak da istemiyoruz
Koronavirüs salgınına dair hükümetin aldığı yeni kararlar sonrasında Kadıköy'de esnaf ve işletmecilerle konuştuk.
Kadıköy Esnaf Dayanışma İnisiyatifinin duyurusu
Seçil SİNANOĞLU
Rojhat TURGUT
İstanbul
Koronavirüs tedbirleri kapsamında pek çok işletme devlet kararıyla tekrar kapatıldı. Milyonlarca insan gelir desteği almadı. Emekçiler ve işletme sahipleri şimdi gelirsiz yaşamakla karşı karşıya. Özellikle kafe, bar, lokanta gibi işyerlerinde çalışanlar kendilerini kötü günlerin beklediğini, gerekli destek sağlanmazsa bu sürecin atlatılamayağını dile getirdi. İstanbul’da bu tür işletmelerin en yoğun olduğu yerlerden birinde, Kadıköy’de esnafla konuştuk.
Küçük bir lokanta işleten Ekin Can Alıcı, yıllardır kafe işletmeciliği yapan Serdar Bal, Meyhane İşletmecisi Melih Karaman ve müzik yapmak yetmediği için bir kafe işleterek geçimlerini sağlamaya çalışan Cem Erdost İleri ile PeydaYurtsever Evrensel’e konuştu.
Çeşitli esnaf dernekleri ve inisiyatifler aracılığı ile bir eylem hazırlığında olan esnaf, taleplerinin karşılanması için bugün saat 20.30’da Kadıköy Boğa Meydanı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirecek.
Pandemi sürecinin ilk aşamasındaki yasaklar nasıl geçti? Destek aldınız mı?
Ekin Can Alıcı: Bir bankadan 25 bin kredi ve 25 bin liralık da kredi kartı aldık. Ödemeleri de eylülde başlamıştı. Vergi, sigorta indirimi görmedik. Çalıştırdığımız kurum itibariyle kısa çalışma ödeneği de alamadık, ücretsiz izne çıkarabildik. Bunun üzerine çalışanlarımız yanılmıyorsam 2 ay kadar 1100 lira gibi bir nakdi destek alabildiler. İşletmelerde dezenfektan, maske kullanma zorunluluğumuz var. Bu toplum sağlığı için çok doğru bir şey, normalde devletin “Bizim her sokağa dezenfektan üniteleri koymamız gerekirken koyamıyoruz. Bunu size yaptırıyoruz. Bu nedenle dezenfektandan KDV’yi kaldırıyoruz” demesini bekliyoruz ya da harcama oranında vergi indirimi bekliyoruz ama olmuyor. Bizim dükkanımız ufak ve günlük fazladan 50 TL dezenfektan masrafımız çıktı.
En son mikro işletme desteğine başvurduk. Bu destekğin de 2021 kasım ayına kadar olan başvuru süresi 4 günde sona erdirildi. Sonradan öğrendik, Kredi Garanti Fonu teminat olmaktan vazgeçmiş. Şu an bize ekstra bilgi verilmedi, herhangi bir teşvik de yok.
Serdar Bal: Herhangi bir destek almadık. Mal sahipleriyle gerilim yaşadık hatta. Mal sahipleriyle kiracı işletmeciler karşı karşıya geldi. Çalışanlarımız çok mağdur oldu. Hizmet sektöründe çalışanlar günlük yevmiyeli çalışıyor ve bir anda gelirleri bitti. Devletin vadettiği kredilerin birçoğu çıkmadı. İkinci dalgayla birlikte sorunlarımız çığ gibi büyümeye devam ediyor. Birçok esnaf battı, kapattı, devrediyor.
Melih Karaman: Çalışan arkadaşlar kısa çalışma ödeneği aldı, o da iki ay sonra başladı. Biz üzerini tamamlayabildik de arkadaşlarımız ancak geçimlerini sağlayabildi. Biz ise herhangi bir destek almadık. Kira, stopaj, vergi indirimi hiçbir destek almadık.
Cem Erdost İleri: İlk süreçte ne olacağını bilmiyorduk. ‘Dur açılır, şöyle açılır, böyle açılır’ diye düşündük. Ne kadar sürecek hiç bilgilendirilmedik. İlk kapanmada süreç kendini yönetti. İçinde olduğumuz bir süreçti.
"AYLIK ZARAR 20 BİN TL, MECBUR BORÇLANACAĞIZ"
Bu sürecin nasıl geçeceğini düşünüyorsunuz?
Ekin Can Alıcı: Aylık 20 bin lira zararımız olur muhtemelen ve borçlanarak çözeceğiz. Mart sürecinde yine öncesinde normal çalıştığımız için bir birikim vardı ve çalışanlarımıza destek oluyorduk. Ancak hazirandan bu yana bu kapatmayı karşılayacak şekilde çalışmadık ve kazanamadık. Bu süreçte ödemeleri ertelesinler, çalışanlara ve esnafa asgari geçim ücreti versinler, o zaman biz de evde otururuz.
Serdar Bal: Bu süreç uzarsa esnafın dayanabileceğini düşünmüyorum artık. Kira, elektrik, su, doğalgaz faturaları vergiden muaf olsun diyeceğiz. Stopaj vergisi alınmasın istiyoruz. Esnafa sıfır faizli, bir yıl sonra ödemeli kredi açmaları talebiyle bir çalışma yürüteceğiz.
Melih Karaman: Önceki süreçte dayanma gücümüz vardı. Çalışan arkadaşlarımızın birikimi vardı, bizim birikimimiz vardı. Bu zamana kadar onları da harcamış olduk. 1 Haziran’dan beri baktığımızda normal bir işleyişe geçemedik. Yarım kapasitenin bile altında çalışıyoruz çoğu zaman. Ekside götürmeye çalışıyorduk, şimdi daha da kötü oldu. Bizim 12-13 tane çalışanımız var. Muhtemelen kısa çalışma ödeneği de çıkmayacak. Bu süreç onlar için çok daha zor olacak. Bu da bizim sorumluluğumuzda olan bir şey .Ne kadar gücümüz var, ne kadar destek olabileceğiz belli değil.
Cem Erdost İleri: İlk kapatmalardaki tecrübelerimiz bizi korkutuyor. Geçen seferki kapatmada bizim üzerimizde olan maddi sorumluluğu bu kapatma döneminde de karşılıyor olmamız gerekiyor. Devlet buna bile bir çözüm bulamadı henüz. Geçen sefer kredi çektik, ayakta kalmak, çalışanlarımıza destek olmak için, şimdi bunlar yine var ve üstüne kredi borçlarımız da var. Önceki süreçten daha korkutucu bu, ilk seferde bize yardım eli uzatmayan veya borcu yardım gibi gören devletin üzerimizde yine hiçbir desteğinin olmayacağına adım gibi eminim. Bu süreç o zamanki gibi uzarsa, devletin sağladığı destek gelecekte de cebimizden çıkacağı için…
"KAPATTIK BİTTİ DEĞİL, ŞU DESTEK DE SAĞLANACAK" DENMESİ GEREKİYOR
Bu yasaklar ne kadar anlamlı üretim ve diğer alanların durumu açısından?
Ekin Can Alıcı: Bu yasakların tabii ki bir anlamı vardır, umuyorum pandemiyi rahatlatacaktır. Çalışırken biz de güvende hissetmiyorduk, hastalanmayı göze alarak çalışıyorduk. Ya batacağız ya da hastalanacağız korkusu yaşıyorduk. Bu son yasaklama kararı ve belirsizlikleriyle birlikte devlet de bu fikrimizi doğruladı.
Serdar Bal: Fabrikalar, atölyeler salgının asıl yayılma alanları. Buradaki işçiler ücretli izne çıkar, tam kapatma yapılırsa salgın önlenebilir. Ekonomik kriz var ve bu nedenle yeterli önlem alınmıyor, güvence verilmiyor, "-mış gibi" yapılıyor.
Melih Karaman: Bu kısıtlamaların da çok bir işe yarayacağını düşünmüyorum, sadece erteliyorlar. Tam kapama olmadan pandemi çözülmeyecektir, ileride daha ağır faturalarla karşılaşabiliriz.
Cem Erdost İleri: Bu dönem yasağı öyle ki, sanki dükkânın hasta olmasından korkuyorlar. "Dükkanı kapatalım, insanlar başının çaresine bakar" gibi düşünmüşler. Bu yeni genelgeyi ben detaylı okudum. Hatta Bakanlığın Twitter hesabından 25 tane soru-cevap yapmışlar ve inşaatlarla alakalı maddede hafta sonu yasaklarında dahi inşaat sektörünün çalışabileceği söyleniyor. Ben bir müzisyen olarak söylüyorum, gecenin bir vakti inşaatın sesini duyabilirim ama müziğin sesini duyamam. Bu ne kadar samimi olabilir ki? Dükkana kimseyi almayacağız ama kredi çekmek için bankaya gideceğiz. Herkesin dışarı çıkması gerekiyor ve bu kısım asla çözülmüyor. Bu tedbirler pandemiyi hedeflemiyor, sanki biraz ortamı rahatlatmak için yapılıyor. Kapattık bitti değil, şu destek de sağlanacak demek gerekiyor.
Peyda Yurtsever: Bir şeyin tedbiri alınıyor, evet. Bu herkesin ilk defa deneyimlediği bir şey. Bu nedenle bir sonuç üzerinden konuşamıyoruz. Pandemi sebebiyle tedbir alınıyor olabilir, peki yaşamımızdaki diğer şeylerin tedbiri ne olacak? Devlet sağlığımı düşünüyor, tedbir alıyor. Ben Kovid olmak istemem elbette. Hastalanmayacağım ama açlıktan mı öleceğim? Bu kısmın da tedbiri alınırsa o zaman mantıksız da olsa peki deriz. Ancak diğerinde de mantık yok ki. Hastalığın kendisi zaten tam olarak bildiğimiz bir şey değil. Yarın başka fikirle doğruydu, yanlıştı deriz ama şu an devletin yaşamın her alanında azami tedbir almasını bekliyoruz.
İşletmelere paket servisi yapması söyleniyor, buna uygun alt yapınız var mı?
Ekin Can Alıcı: Paket servise geçtik, bugün 8 paket aldık. Yarın 16 olsun. Bizim çalışanların yevmiyeleriyle beraber her gün dükkanı açmamız 1000 lira 1500 lira. Burada sadece devlet değil belediye de borçları ertelemeli. Su, elektrik, doğalgaz faturaları borçlandırılsın ya da esnaf bir süre faturalarını vergiden muaf ödesin. Biz kira için dükkan sahibiyle anlaştık diyelim ama bir sürü esnaf icralık oldu. Açılmayan dükkana stopaj vergisi geliyor hâlâ.
Serdar Bal: Paket servis yapabilmemiz için ayrıca başka yatırımlar yapmak gerekiyor. Motosikletiniz olması lazım, bir elemanın daha çalışması lazım. Böyle bir imkânımız yok. Kafe ve barlarda bunun bir karşılığı yok zaten. Küçük ve orta ölçekli işletmeler bunu zor yapabilir. Bu alanda tekelleşen uygulamalar ve sitelerden yararlanacak çoğu. Bunların da komisyonları var tabii. Nereden bakarsak bir çıkmaza sürükleniyoruz.
Peyda Yurtsever: Bunları yapacağız ama bu zaten bütün esnafın hayali. Bunu yapalım kesin çözülür, bu olmazsa bu var dediğimiz bir noktada değil. Ayrıca bu bizim daha önce deneyimlediğimiz bir şey değil, paket servisi yapan bir yer değiliz ve şu an buna mecbur kaldık. Zamanla ne olacağını göreceğiz. Bir sonuç beklemiyoruz, o nedenle aslında kapalıyız. Servis yaptığımızda bir şey elde edemeyeceğimizi biliyoruz ama kapatmıyorlar da. Biz de "olur mu" fikriyle çabalamaya çalışacağız.
Cem Erdost İleri: Bunu da bir oyun gibi algılıyorum. Bizi tam kapatmıyorlar, paket yap diyorlar. Biz sokaktaki insana talip bir işyeri değiliz zaten. Burası belli bir kitlesi olan, insanların güler yüze, sohbete geldiği bir yer. Ne kadar insan ne kadar esnaftan sipariş verebilir? Ben zannetmiyorum açık zamanlarımızdaki gibi olacağını. Açıkken yerine getireceğimiz şartlar çoktu, kapattığımızda da eleştirilerimiz çok oluyor. Bu haliyle ise konuşamayacağımız bir alan yarattılar bize.
Ben şimdi bir devlet yetkilisine bizi kapattınız desem “Yoo kapatmadık” der. Belediye için de söylüyorum. Bizden işgaliye parası istedikleri diğer aylarda "kapalıydık" diyebildik ama şimdi “Yoo açıksınız, ödeyin” diyebilir. Zaten bu süreçte belediyeden de bir destek görmedik. Herkes bize açıkmışız gibi muamele yapıyor.
Esnafın talepleri neler?
Ekin Can Alıcı: Kadıköy’de 3 esnaf derneği, bir de inisiyatifi var. Bugün basın açıklaması yapacağız birlikte. Çalışanlarımızın hakkının verilmesini, faturaları vergisiz ödemeyi, stopaj vergisinin bu süreçte kaldırılmasını isteyeceğiz.
Serdar Bal: Bütün esnaf derneklerinin bir çabası var ama yeterli olmuyor. Bir araya gelmekte zorlanılabiliyor. Bunlar ağırlıkla öznel sebepler tabii ki. Yöneticilerin birbiriyle anlaşamama durumu vs. etkili oluyor. Ancak bugün birlikte taleplerimiz, stopajların alınmaması, elektrik, su, doğalgaz faturalarının vergiden muaf tutulması, esnafa sıfır faizli ve bir yıl sonra ödemeli kredi ve pandemi boyunca oluşan her türlü vergi borcunun silinmesi.
Dayanışmanın elzem olduğu bir süreçteyiz. Küçük esnafıyla, çalışanıyla, işçisiyle emekçisiyle bütün ezilenlerin birleşik mücadele platformu oluşturması gerektiğini, bu dönemden başka türlü çıkamayacağımızı düşünüyoruz.
Melih Karaman: Hükümet esnafın kirasına ve çalışan personele destek vermeli. Yerel belediyeler ertelemeye gittiğinde de açtığımız il ay direkt uygulamaya koyacaktık. Bunu ödeyin baskısı olacaktır. Kaçma şansımız da yok, belediye el koyabilir. Esnaf şimdi birlik olmalı ve ses çıkarmalı. Aklı başında herkes bu kısıtlamanın böyle yapılmayacağını bilir.
“ÇUKURUN DİBİNDEYDİK ZATEN, ŞİMDİ İSE ÇUKUR YÜKSELİYOR”
Sizin kendinizi tanımladığınız asıl yer müzik. Peki bu alan nasıl etkilendi?
Peyda Yurtsever: Bu sorun müzisyenler için pandemiyle başlamadı, çok uzun süredir var. Pandemi bu sorunları büyüttü tabii ki. Müzisyenlerin herhangi bir güvencesi olmadığı için, konserler vs. ile para kazanabildikleri için çok zor geçti bu süreç. Ben de zaten müzik yapabileyim diye kafe işletiyordum mesela. Bir iş yapalım, onunla yaşayalım, müzik yapabilelim demiştik. Bu kaygı hep vardı zaten, iyice büyüdü. Müzikle yaşamak gerçekten zor şu süreçte. Vazgeçen, intihar eden çok müzisyen oldu.
Aslında sanat alanında temelden, işleyişten kaynaklı sorunlar olduğu için, bu dönemde pandemiyi görünce sorun sadece pandemiden sanıyoruz. Pandemi bu sorunları imledi sadece, şikâyetimiz sadece bugün değil dün de vardı.
Cem Erdost İleri: Mesela pandemi sürecinde birçok müzisyen arkadaşımız saat 22.00 yasaklarını çıkış noktası aldılar ve karşı çıktılar. “Biz ekmeğimizden oluyoruz, 22.00’de kapanmasın” dediler. Ben buna katılmıyorum. Gece 00.00 değil isterse sabah 04.00 olsun, ben mutlu değilim. Sektör olarak beni tanımıyor ki. Merak ediyorum, hangi işletme müzisyenine sigorta yapmış? Açıkken tanımamış, çalışanı olarak görmemiş, haklarını vermemiş, pandemide böyle görür mü? Müzisyenler de bunları dert etmiyorlar, haklarını bilmiyor, talep etmiyorlar. Ben biliyorum ki bu ülkede kimse sanatçı olduğum için bana bakmaz. Böyle bir umudum olmadığı için burası var. Hayallerimizi burası üzerinde kurmuyoruz ama burası müzikle ilgili hayal kurmamıza sebep oluyor. Burada Hamit Hoca’nın çok güzel bir lafı var: “Biz çukurun içindeydik zaten, şimdi çukur yükseliyor.”