24 Kasım 2020 22:51

Müzisyen Sercan Öztürk: Eskiye kulak veriyorum

Hasret Gültekin KOZAN
Kocaeli

Küçük yaşta saza ve geleneksel Alevi deyişlerine olan ilgisiyle müzik hayatına başlayan Sercan Öztürk, bu kültürü yaşatmaya çalışıyor. “Eskiye kulak veriyorum, eskiyi seviyorum. Onlar zamanının da eskisiydi” diyen Öztürk, şimdilerde ise, Anadolu’da yaşamış olan kadın aşıkları incelediği “Güruh-u Naciye” çalışmasına yoğunlaşmış durumda.  “Makam-ı Vahdet” ve “Hece” single albümlerinin yanı sıra Hüseyin Korkankorkmaz’la beraber “Pir ile Talip” albümlerini çıkartan Sercan Öztürk ile müzik anlayışına ve yeni çalışmalarına dair konuştuk.

Öncelikle seni tanıyalım biraz, kimdir Sercan Öztürk? Neler yapar, bağlama ile nasıl tanıştı, müzikal olarak nelerden beslenir?

Aslen Sivas’lıyım, İstanbul’da doğdum. Bağlamayla buluşmamızı şöyle hatırlıyorum. Anadolu Alevi-Bektaşi kültürünü benimsemiş hemen hemen her evde olduğu gibi bir saz asılıydı evin duvarında “Bir bakayım” dedim, halen bakmaya devam ediyorum. Gördüğüm zamanı tanışmışlık olarak kabul ediyorum. Bu tanışmışlık sürüyor. Şu an muhabbetim daha çok “İki telli Nesimi düzeni cura” iledir.

Köylerde, muhabbetlerde, cemlerde kayıt edilmiş ses kayıtlarından oluşan küçük bir arşivim var. Dedeleri dinlemeyi seviyorum, hepsi birer virtüöz. Kayıtların bir bölümü hışırtılı, eski, zamanla bozulmuş, anlaşılır gibi değil. Bir kısmı sonradan temizlenmiş olan kayıtlar da var. Her İkisi de mevcut ise ben genelde hışırtılı, eski olan kaydı dinlemeyi tercih ediyorum. Eskiyi seviyorum, onlar zamanının da eskisiydi.

Pir İle Talip ve en son dinleyicilerine duyurduğun “Hece” albümlerinde Hüseyin Korkankorkmaz ile beraber çalıp söylüyorsun. “Makam-ı Vahdet” albümünde ise yalnızdın. Hüseyin Korkankorkmaz ile yurt dışı dinletileriniz de oluyordu pandemi sürecine kadar. Bu birlikteliği nasıl tanımlarsın?

“Pir ile Talip” albümünde, “Hece” albümünde ve konserlerde, dinletilerde, evde, mutfakta Hüseyin Korkankorkmaz ile birlikte çaldık, söyledik. Bahçesinden çok çok meyve yemişliğim var. Tanışmadan evvel de kendisini severek dinliyordum, severek dinlediğim için tanışmak istedim, kısmet oldu, muhabbet ettik... Hüseyin Korkankorkmaz müziği güzel düşünüyor.

Yurt dışı dinletilerimiz Alevi kültür merkezlerinde oluyordu genelde, onun dışında konser salonlarında da etkinlikler yaptık. Pandemiden evvel son 3 yıldır Avrupa’nın birçok ülkesine, trenle, otobüsle aylarca gittik, ‘Her gidiş kendinedir’ misali, gerçek. Orada insanlarla, dostlarla, canlarla buluşup deyişler, türküler, çaldık söyledik, o anda bir an kendimize gelmiş olduk.

Peki, günümüz halk müziğini nasıl değerlendiriyor, nasıl görüyorsun? Senin de içinde bulunduğun kuşağı nasıl değerlendiriyorsun?

Günümüz halk müziğine pek bir ilgim yok. Eskiye kulak veriyorum, bu konuda eskiciyim. Kantarmalı Büyük Tacim Bakır Dede ile başladım deyişleri dinlemeye, sözden sonra vermiş olduğu cevapları vardır, gerçekten de eşsiz. Davut Sulari üstadı dinlemeyi seviyorum, özellikle de iç ritmini.

Tokat Zile’nin Çakırçalı köyünden Aşık Kâtîbî’nin oğlu Aşık Murtaza Kurt’u ve Murtaza Kurt’un oğlu Aşık Ali Kurt’u dinliyorum. Deli Derviş’in has halini Murtaza Dede’den ve Ali Dede’den dinlemek şahane. Muharrem Ertaş, Nesimi Çimen... Her bir zat, deryalara dalmışlar. Muhabbetleri bir cemdir.

BB King dinlemeyi seviyorum. Bluesin dedesidir benim için. Bob Marley ve Reggae ritimler... Bunlar da kulak verdiğim muhabbetlerdendir.

Bundan sonrası için ne gibi planların var, biraz onlardan konuşalım. Bildiğim kadarıyla kadın aşıklar üzerine bir proje çalışman var, nasıl bir çalışma bu, biraz açar mısın?

“Güruh-u Naciye” 1500-1900’ler arası Anadolu’da yaşamış olan kadın aşıkların, ‘Hakperest’ aşıkların yazmış olduğu dörtlükler, yedi deyişten oluşacak olan bir proje. Albüm Güzide Ana, Münire Bacı, Gülsüm Bacı, Şahsanem Bacı ve Sanem Bacı’nın mahlaslarının geçtiği deyişlerden oluşacak. Dilerim 2021’e.

Evrensel'i Takip Et